Rıca Çeviri İngilizce
5,507 parallel translation
Evet ve ayrıca duygu değişimlerini görmeyi severim iki taraftan da kıstırılınca.
Yeah and besides. I do like seeing the expression change... when they know they've just been double-crossed.
"Şeritler ayrıca satıIır"
"Fabric strips sold separately"
Ayrıca, Albay Kim serserisi insan ilişkilerinde zayıftır.
And that Colonel Kim fellow... is weak at human relations.
Onlar ayrıca insanlarla birçok bezerlik taşır, ki bu nedenle bilimsel deneylerde kullanılırlar.
They also share many similarities to humans, Which is why they're used in scientific experiments.
Ayrıca köyde de hatırı sayılır bir kişilik.
And he's a considerable figure in the village.
Ayrıca Soldados ya da Tainos kardeşler bizi yıkmak isteseydiler bütün adamlarımıza saldırırlardı.
Still, the Soldados or Hermanos Tainos wanted to take us down, they'd hit all our people, all at once.
Ayrıca kaynaklarıma göre, hatırı sayılır bir yasadışı uyuşturucu ticareti örgütünün kadın reisisiniz.
You're one of the city's leading philanthropists. And according to my sources, you're the matriarch to a rather sizeable drug trafficking empire.
Ayrıca annen de hazır.
And your mom is ready.
Ayrıca Gibbs ve Hollis yukarıda yetki alanı hakkında tartışıyorlardır.
Besides, Gibbs and Hollis are probably up there arguing over jurisdiction.
- Hayır'ı cevap olarak kabul etmiyorum ayrıca senden başka kimse figürlerimi beğenmiyor.
- Lukas... - I'm not taking no for an answer ; and besides, no one appreciates my smooth moves like you.
Ayrıca onlar tam bir baş belasıdır.
And, you know, they're pests.
İşi bitince geri dönecek. Ayrıca kimse R katına inmeyecek. Kimse girmeyecek, kimse çıkmayacak.
He'll be back when he's finished, and no one is going down to Level R no one in, no one out.
Ve ayrıca, eve geldiğimizde ev pırıl pırıl oluyor.
And, plus, when we come home, the house is just... spotless. She's perfect.
Ayrıca hayır işlerini desteklemek sevaptır.
And it'd be nice to support his charity.
Ayrıca görünüşe göre uzun zamandır bu mücadeleyi veriyorsun.
AND FROM THE LOOKS OF IT, YOU'VE BEEN STRUGGLING FOR QUITE SOME TIME NOW.
Ayrıca, fındık çok sağlıklıdır.
Besides, nuts are super healthy.
Hayır, bak, temiz hava almaya ihtiyacım var ayrıca burası şu anda biraz fazla kalabalık oldu.
No. Look, I need some air, and it's a little crowded in here right now.
Değil, ayrıca şu Rahip'le de ilgili. Bizi buraya kandırıp getirdi.
No, it's also about the priest who lured us here.
Ayrıca annene gelince geldiğinden beri her şeye burun kıvırıyor.
And your mummy she's been making faces over everything since she's come...
Hayır ama bana kimliğinizi gösterirseniz kartınızı hemen etkinleştirebiliriz. Ayrıca görüşme ücreti olan 5 dolar dışında başka bir şey ödemeyeceksiniz.
No, but if you'll show me your ID, we can reactivate your card right away and you're not responsible for anything but the five-dollar teller charge.
Ayrıca filmin adı da hazır. - "Vam-parkur".
Plus, there's your title - - "Vam-par-kour."
Evet, ayrıca çatıda solar paneller var ve mikrodalga fırınım var... Burada da tuvalet var.
Yes, but there's also solar panels on the roof and a microwave and a bathroom right here.
Ayrıca dayanıklılığı hızından daha önemli sanırım.
Although I guess reliability is more important than speed.
Ayrıca bu bir özür değildi. Hayır.
And that wasn't an apology, no.
Ayrıca biliyorsun, muhtemelen aşırı coşkuyu tecrübe edinmeye ihtiyacı vardı.
And you know, he probably does need to experience total exuberance.
Ayrıca kazanın etkilerini bir termit kokteyli ile... nasıl arttırılacağını gösteren kaynaklar da var.
There's also references to enhancing the effects of the accident with a thermite cocktail- - ka-boom!
Ayrıca, hala kim saç köpüğü kullanır ki?
Second of all, who uses mousse still?
Ayrıca altı yıldır burada çalışıyor ve senden çok şey öğrendi.
He's also been working here for six years, and he's learned a lot from you.
Ayrıca Hail Mary bir mabette yazılıdır.
And the Hail Mary is inscribed on the shrine.
Ayrıca, sanırım o biraz telaşlandı.
Besides, I think he's become a little alarmed.
Ayrıca, bu politik teorilerin dayandığı husular da mercek altına alınmalıdır,
We should ask, what these political theories are based,
Ayrıca, bu filmin okullarda ve televizyonlarda gösterilmesi için herşeyi yaparlar. Ama, gerçek olan şu ki, her savaş, para için yapılır.
They ensure that the film will be shown in schools and television, but actually went there in every war for money,
- Ayrıca, Alex ısırıyor.
- Oh, and Alex is a biter!
Ayrıca, karşılaştırıldığında, diğerleri kadar başımı ağrıtmıyor.
Also, pound for pound, don't give me nearly as bad a hangover.
Ben. Evet, ben ve ayrıca dünyalı fahişesi küçük kardeşini de öldürmek durumunda kalırım...
Me, that's who, and, yeah, maybe I'll have to kill your grounder-pounding little sister...
Semih onunla sadece bir seans yaptı. İşle özel hayatı karıştırıyor. Ayrıca benden de nefret ediyor.
Sameh only had one sitting with him and he mixes work with personal life and above all, he loathes me.
Ayrıca araba frenlerinden, L.E.D. ışıklara kadar pek çok şeyin yapımında da kullanılır.
It's also used for making everything from car brakes to L.E.D. lights. That's why they pay us.
Ayrıca koyunların içeri girmesini sağladılar ve koyunlar yabani otlara bayılır.
They also let the sheep in, and sheep love broadgrass.
Ayrıca sol köprücük kemiğinde kominütif kırıklar var.
Also a comminuted fracture on the left clavicle. Which...
- Ayrıca kırığın düzgün iyileşmesi için vida takıldığını fark ettin mi?
Did you also note that it appears a pin was inserted to help the fracture set properly?
Kızınıza hafif ağrı kesiciler vermek istiyorum böylece biraz dinlenebilir ve ayrıca canlandırıcı bir ilaç da yazacağım.
I'd like to give your daughter mild painkillers so she can get some rest, and I'd also prescribe a restorative.
Ayrıca nasıl bir logo seveceğinizi sanırım biliyorum.
I like looking at it. And plus, I think I know what kind of logo you white boys might like.
- Kıçını kaldır körolasıca!
Move your ass, god damn it!
Bilim insanları olarak içgüdümüz ileriye doğru gitmek hızlıca gelişmek, sınırları zorlamaktır.
Our instinct as scientists is to move forward, advance quickly, push the envelope.
Saldırı etraflıca planlanmış.
A well-planned attack.
Hususi olarak SSCB'nin, siyasi ve askeri ilişkileri hakkındaki gizli ve özel bilgilerinin başlıca düşmanımız ABD'nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı'na gizli istihbaratın toplanması ve gönderilmesi. Bu suçlamaları anlıyor musun?
You are charged with espionage... in particular, the clandestine intelligence gathering and delivery of secret and confidential information in regard to the political and military dealings of the U.S.S.R. to our primary enemy, the Central Intelligence Agency of the United States of America.
Sana sonra detaylıca anlatırım ama bu sana verdiğim sözü değiştirebilir.
I'll tell you more about it later, but... it could change the promise that I made to you.
Hayır, onlara bir tusunaminin donmuş kıçında sıkıca kilitlenmiş bazı sürtükler bıraktık.
we got them some bitches locked up tightly in a froze ass in a tsunami.
Şu anda, kalbinin sıkıştığını hissediyorsun sanırım, bu da bizi başlangıca götürüyor.
well put us all in a start.
Yani, minivanı alabilirsen hızlıca gidip alırız... Taşınmak için bana ihtiyacın var.
So, if you could take the minivan machine and we could just do a quick- you also need me to move.
İffetsizlik diğer bir çok günahı meydana getiren, çağımızın başlıca günahıdır.
Impurity is the major sin of our time, from which many other sins ensue.