Saçmalık Çeviri İngilizce
18,680 parallel translation
Hey, rastgele arama tam bir saçmalık.
Yo, the stop-and-frisk is bullshit.
- Bu saçmalık...
- This is ridiculous.
Bu saçmalık.
That's bullshit.
- Saçmalık!
- Bullshit!
- Bunların hepsi saçmalık.
- It's all nonsense.
Bana saçmalık gibi geliyor.
It all smells like bullshit to me.
Saçmalık.
Nonsense.
Saçmalık!
Nonsense!
- Saçmalık!
- Bollocks!
Hayatımda epey saçmalık gördüğümü sanırdım bir de.
I thought I'd seen some pretty weird shit in my life.
Biraz önce söylediklerinin tamamen saçmalık olduğunu bildiğin için üzülüyorsun.
It only hurts because you know what you just said is total bullshit.
Saçmalık bu.
- That's a laugh.
Saçmalık bu!
Bullshit!
- Saçmalık, Axel şifreleri bilen bir sürü adam var.
Bullshit, Axel... a bunch of people here had the codes.
Saçmalık.
Horse shit.
Saçmalık.
Bullshit.
Yeter bu kadar saçmalık!
Enough bullshit!
Saçmalık!
Bullshit!
Bu saçmalık.
This is bullshit.
İlk önce kaza sonra saçmalık.
First as tragedy and then as farce.
Ve bu saçmalık.
And that's bullshit.
Ben sadece... saçmalık saçıyorum geceleri yatağımda uyurken ağlıyorum
I just... spew bullshit and cry myself to sleep at night.
- Saçmalık.
- Bullshit.
Bu yaptığın koca bir saçmalık.
Well, this is some grade-A stupidity.
Saçmalık.
That's crazy.
- Peki. Çünkü bu saçmalık.
Uh... because this is bullshit.
Hız sınırı yok, polis yok para yok, iş yok, fatura yok, hiçbir saçmalık yok.
We got no speed limits, no cops, no money, no work, no bills, no bullshit.
Saçmalık bu.
This is bullshit.
- Saçmalık olmuş
- Pretty fuckin'lame.
Saçmalık bu. Herkes görebilir, aptal!
It's available to everyone, stupid!
Bu saçmalık.
That's ridiculous.
- Saçmalık.
That's preposterous.
Tüm bu saçmalık da ne?
What's all this nonsense?
Bu saçmalık nedir?
What is this bullshit?
Saçmalık bu.
That's insane.
Bu saçmalık.
This is dumb.
Bunun saçmalık olduğunu bildiğim halde beni ikna etmene göz yumdum. Ama bu kadarı yetti artık.
I knew it was bullshit, and I let you convince me, but now I've had enough.
İcatların mantıklı olmaktan çıkıp, saçmalık olmaya başladı.
Your inventions have drowned out sense and turned it into nonsense.
Saçmalık bu.
This is ridiculous.
Hiçbir saçmalık kapı yüzdeleri, Hiçbir kazan-ikramiye ve ı ön nakit istiyorum.
No bullshit gate percentages, no win-bonuses, and I want the cash up front.
Bu saçmalık, Aldrich olduğunu.
This is bullshit, Aldrich.
Bu saçmalık.
I mean, God, it's insane.
- Sensin saçmalık.
You're ridiculous.
Ben en mutlusu olacağım. Ne? Saçmalık.
Well, I'm going to be the happiest.
Tam bir saçmalık.
What a load of bollocks.
Saçmalık lan bu!
This is nonsense!
Günlük hayatın dünyevi gerçekleri kuledeki güzel kız-aşağıdaki prens peri masalı saçmalığına müdahil olduğunda paramparça olacaksınız.
And it's gonna shatter into a million pieces when the mundane realities of day-to-day life intrude on your maiden-in-a-tower, prince-down-below fairy-tale bullshit.
Kancık saçmalığından sonra hak etmiyorsun da değil hani.
It's not like you wouldn't deserve it after that chitlin'mess.
Saçmalık.
That's preposterous.
Saçmalık bu...
That's bullshit.
Saçmalık.
That's ridiculous.
saçmalık bu 191
saçmalık mı 20
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyorum 21
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçmalık mı 20
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyorum 21
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22