Sorumu cevaplamadın Çeviri İngilizce
166 parallel translation
Sorumu cevaplamadın.
You haven't answered my question.
- Sorumu cevaplamadın.
- You didn't answer my question, mister.
Ben senin sorunu cevapladım ama sen benim sorumu cevaplamadın.
I've answered your question, but you haven't answered mine.
Ray, sorumu cevaplamadın... beyin hasarı var mı?
Look, Ray, you didn't answer my question... about the brain damage.
Sorumu cevaplamadın.
You didn't answer my question.
- Sorumu cevaplamadın.
- You didn't answer my question.
Hala sorumu cevaplamadın.
You haven't answered my question.
Hala sorumu cevaplamadın.
You still haven't answered my question.
Hâlâ sorumu cevaplamadın.
You still haven't answered my question.
Sorumu cevaplamadın.
You never answered my question.
Sorumu cevaplamadınız.
You didn't answer my question.
Sorumu cevaplamadın. Ona nasıl ulaşabilirim?
How do I get to him?
- Sorumu cevaplamadın.
- You haven't answered my question.
Sen sorumu cevaplamadın.
CALDWELL'S. YOU NEVER ANSWERED ME.
Ama sorumu cevaplamadın.
But you haven't answered my question.
Sorumu cevaplamadın.
You didn't answer.
- Sorumu cevaplamadın.
You haven't answered my question.
Sorumu cevaplamadın.
You haven't answer my question
Sorumu cevaplamadın.
You didn't answer me.
Sorumu cevaplamadın.
You never answered me before.
- Henüz sorumu cevaplamadın, gerçek.
- You haven't answered your truth.
Sana inanmış olsam bile, hala sorumu cevaplamadın.
Even if I were to believe you, you still haven't answered my question. - What are you doing here?
- Sorumu cevaplamadın.
- You never answered my question.
Sorumu cevaplamadın.
You haven't answered me
Ama sorumu cevaplamadın.
But you didn't answer my question.
Hâlâ sorumu cevaplamadınız.
And you still haven't answered my question.
Sorumu cevaplamadın.
Hey, you didn't answer me.
Öyleyse cinayet için sebebi var. Ama sen sorumu cevaplamadın.
So, he has motive, but you didn't answer my question.
Hayır, sorumu cevaplamadın.
No you won't answer the question? !
- Her neyse. Sorumu cevaplamadın.
You haven't answered my question.
- Sorumu cevaplamadın. - Efendim?
- You didn't answer my question.
Fakat hala sorumu cevaplamadın.
But you still haven't answered my question.
Uzun suredir izlemedim, fakat hala benim sorumu cevaplamadın.
Not for a long time, but you still didn't answer my question.
Fakat gözümden kaçtı sanma, sorumu cevaplamadınız.
But I cannot help but notice you have failed to answer my question.
Hem sen sorumu cevaplamadın.
You didn't answer my question.
Laura, hala sorumu cevaplamadın.
You didn't answer my question, Laura.
Sorumu cevaplamadın.
You have not answered my question.
Sorumu cevaplamadınız.
You never answered my question.
Bayan Black, hâlâ sorumu cevaplamadınız.
Ms. Black, you still have not answered my question.
Hala sorumu cevaplamadın.
You still didn't answer my question.
Ve sen hala sorumu cevaplamadın.
I'll file the complaint.
Sorumu hiç cevaplamadın.
You never answered my question. - Your future with me
Sorumu cevaplamadınız.
- You have not answered my question.
Ne olduğuyla ilgili sorumu hala cevaplamadın.
You still haven't answered my question about what happened.
Sorumu cevaplamadığın için teşekkürler.
Thank you for not answering.
Sorumu hala cevaplamadınız.
You still haven't answered my question.
Hala sorumu cevaplamadın.
OH-H-H.
Sorumu hala cevaplamadın Mara
You still haven't answered my question, Mara.
Bay Monk, sorumu hala cevaplamadınız.
Mr. Monk, you still haven't answered my question.
Sorumu hiç cevaplamadın.
So you never answered my question.
Her neyse, sorumu hâlâ cevaplamadın.
And, anyway, you haven't answered my question.