Imız var Çeviri İngilizce
67,486 parallel translation
Sıkı bir programımız var.
We have a tight schedule.
Bu odaya hastalar için ihtiyacımız var. Sen hasta değilsin.
This chamber is needed for the infectious, which you are no longer.
Bir planımız var, doğru bir plan.
- We have a plan. It's still the right plan.
Kuzey'de onunla savaşacak kaç adamımız var?
How many men do we have in the North to fight him?
Ama ciddi bir durum olmasaydı gelmezdik. Elinde istihbarat olduğunu düşünüyoruz ve ona hemen ihtiyacımız var.
We think you might have some intel, and we need it now.
Şef'le konuştum ve Megan'ın durumu için bir planımız var.
I talked to Chief and we have a plan for Megan's... situation.
Onu stabilize etmek için çantamıza ihtiyacımız var yoksa ölecek.
We need our kit to stabilize him, or he's not gonna make it.
Doğru yönde küçük bir dürtüye ihtiyacımız var.
We just need a little nudge in the right direction.
Ana binaya kadar size eşlik edecek bir aracımız var.
We'll have a car escort you up to the main house.
Holden'ın bu işi bitirmesine ihtiyacımız var.
We need Holden to finish the job.
Geçiş iznimiz olmadan, üçümüz senin arabana atlayıp giriş kapısına gitsek, geçme şansımız var mı?
Any chance the three of us can pile in your car and drive through the L.A. gateway without a transit pass?
Ve bizden önce tarihi bir fırsatımız var.
And we have a historic opportunity before us.
Sana evde ihtiyacımız var.
We need you back home.
Bir konu hakkında tıbbi görüşe ihtiyacımız var.
Well, we need another medical opinion on this.
Sana ihtiyacımız var.
We need you.
Mahkemeye gitmeden bile davayı düşürme şansımız var.
Chances are, we get it thrown out of court.
Haklı şu an bunun tam tersine ihtiyacımız var.
He's right. That's exactly the opposite of what we need.
Kendimiz oynamak için biraz zamana ihtiyacımız var, tamam mı?
We just need some time to play by ourselves, all right?
Yardımına ihtiyacımız var Judy.
We need your help, Judy.
Bıçağı kaybettik başka bir şeye ihtiyacımız var. Özellikle de Alice hala...
We lost the blade, so we need a new something, especially while Alice is still...
Yukarıda birkaç sığınmacımız var.
We got some refugees upstairs.
Büyük planlarımız var.
We've got big plans.
Blok boşalmadan önce ne kadar zamanımız var?
How long do we have before the bloc's empty?
Raporlarımız var birden fazla subayın öldüğü.
We have reports of multiple officers down.
Keskin nişancımız var üzerimizde.
We have a sniper on you.
Terapiye ihtiyacımız var.
We need therapy.
Yaptığımız işten haberi var.
She knows about our business.
Kızının sana ihtiyacı var ve kızımın bana ihtiyacı var.
Your daughter needs you, and my daughter needs me.
Üç büyük ejderham var, Kızıl Kale'ye uçacağım.
I have three large dragons. I'm going to fly them to the Red Keep.
Eşim, akrabalarım ve küçük bir kız kardeşim var.
Got a wife. My folks. A little sister.
Endişelenme hayatım, Josh'la planlamanız gereken daha çok şey var.
Don't worry about it, darling, you and Josh had so much to plan.
Daha iyi anlamamız için söyleyebileceğin bir şey var mı?
Is there anything you could tell us to help clear things up?
- Kız arkadaşın var mı Jim?
So, you got a girlfriend, Jim? Nope.
Desteğe ihtiyacınız var mı?
Do you need assistance?
Dinle dostum, benim bir kızım var, tamam mı?
Listen, man, I have a daughter. Okay?
Küçük bir kızım var.
Oh. I got a little girl.
Uzun bir kızım var.
I have a tall girl!
- En azından bir planınız var mıydı?
- Did you guys at least have a plan?
Yani senin sen uzakta olduğun için kocanla bir çeşit anlaşmanız mı var?
So you have... some kind of arrangement with your husband when you're away?
Beni yalnız bırakmana ihtiyacım var Alison.
I-I need you to leave me alone, Alison.
Sadece kontrol altına aldığımız birkaç küçük kanama var.
Just a few small controllable bleeds.
Kendi çiftlik hayvanlarımızı yetiştiriyoruz, burada da balık çiftliği var.
We raise all our own livestock, uh, there's a fish farm.
İhtiyacımız olan her şey var!
We have everything we need!
Kaçırdığımız birşey mi var diyorsun?
You tellin'us we missed somethin'?
Tutukluların kendilerini asabileceği eşyalar konusunda kuralınız var sanırdım.
Thought they had rules about inmates having shit they could hang themselves with.
Bigby, gerçekten zamanımız tükeniyor. Risk altında olan bir sürü şey var.
Bigby, we really are in a time crunch.
Onurlandıracağımız bir sürü tarla var. Asil tezeklerimizle.
Many a farm to grace... with... our royal dung.
Kralınızın anlatacak tarım masalları var.
Your High King has agricultural tales to tell.
- İçeride kızınız mı var?
Do you have a daughter in there?
Kutuya ihtiyacınız var mı?
Will you need a box?
Üzerinde kırmızı bir yelek var mıydı?
Did he have a red vest?
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22