English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Inanıyorum

Inanıyorum Çeviri İngilizce

85 parallel translation
İşe bak, sınanıyorum.
Shucks, this here's a test.
Önceki hayatımda yaptığım bir şey için sınanıyorum. Çünkü şimdiki hayatımda beni çitin üstünden tekrar tekrar sikmene tekrar tekrar izin verdim.
Being tested for something I did to you in a previous life because in this life, where I've repeatedly allowed you to fuck me over a fence!
Ücretsiz plaj ile giriş ücreti alınan bizim gittiğimiz plaj arasında bir çit vardı. - Anlıyorum.
There was a fence between the free beach and the beach that we went to that charged admission.
Çalınan tablolar ortaya çıkana kadar hiç bir şey yapmıyorum.
I'm gonna sit on everything until those stolen paintings show up.
Ben, Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus tüm unvanlarımla başınızı ağrıtmayayım, falan feşmekan işte bir zamanlar, ki çok önce de değil arkadaşlarım ve akrabalarım tarafından Ebleh Claudius, Şu Aptal Claudius ya da Pepe Claudius olarak tanınan ben, şu an hayatımın bu tuhaf öyküsünü yazmaya hazırlanıyorum.
I, Tiberius Claudius Drusus... Nero Germanicus... this-that-and-the-other... who was once, and not so long ago, better known to my friends and relatives as Claudius the Idiot, or That Fool Claudius, or Claudius the Stammerer... am now about to write this strange history of my life.
Artık işler daha zor, ama tanınan biri olmanın kaderim olduğuna inanıyorum.
Things are tough right now, but I feel it's my destiny to be recognized.
Nan'ı hapsetmenizi anlıyorum.
I understand you got Nan locked up back there.
Bakın, Nan'ın suçlu olduğuna inanmıyorum.
Look, uh, I can't believe Nan's guilty.
İsmi Sonia olan ve burda çalınan bir kızı arıyorum.
I'M LOOKING FOR A GIRL NAMED SONIA WHO WORKED HERE.
Sadece Hamner, çalınan kurtlar ve o kıllı şey arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyorum.
No, Alfred. Just searching for some connection between Hamner, those stolen wolves, and that hairy weirdo.
Çalınan arabanı bulduklarına inanamıyorum.
I can't believe they found your stolen car.
Bu yüzden, memnun oldum Kardasya ve federasyon ilişkilerinin güzel ruhu içinde burada alınan kararı bir kenara bırakarak Bay O'Brien'ı Komutanı, Benjamin Sisko'nun gözetimi altında serbest bırakıyorum.
Therefore, I am pleased, in the spirit of furthering Cardassian-Federation relations, to hereby set aside the verdict and to release Mr O'Brien into the custody of his commander, Benjamin Sisko.
Çalınan kredi kartlarımı bildirmeye çalışıyorum ama her beş saniyede bir... kahretsin!
I'm trying to report stolen credit cards but every five seconds... Damn it!
Sizin Di B olarak tanınan The Queens Boys'u tanıdığınızı sanmıyorum.
You know, I don't think the Queens boys know DiB.
Aslında çalınan bebekler veya kasabanın bir yerindeki toplu mezarlar konusunda ihbarlar almadığınızı veya bu Kara Ayinlere ait delilleriniz olmadığını sanıyorum.
I don't suppose there have been any actual reports of stolen infants... Or of mass graves being uncovered anywhere in town... Or that you found an altar or any other evidence of a black mass?
Fırtınanın ortasında bir ağaca tırmanmıyorum!
I'm not gonna climb up the tree... in the middle of a goddamn thunderstorm!
Sigaranı alıyorum büyükanne.
Oh, let us have a fag, Nan.
Fırtınanın bu kadar çabuk gelmesine inanamıyorum.
i can't believe how fast the storm came up.
Katılıyorum ama komite ülke çapında tanınan... ... fon sağlayabilecek bir yıldız istiyor.
I agree, but the committee wants a star with a national reputation who can bring in grants.
Sana yalvarıyorum Nan.
I shan't beg you, Nan.
- O tanınan biridir, evet tanıyorum.
- He's a recent acquaintance, yes.
Bu fırtınanın ortasında duygularımı analiz etmekte zorlanıyorum.
I'll hazard I'm not alone in feeling buffeted by this puritanical storm.
Lanet olsun. Emily, bağırsağı alınan Cecil'miş, ben Donlin'i arıyorum.
Emily, Cecil's the one who had his colon removed.
Bana tanınan oyuncu seçme hakkımı kullanıyorum.
You gave me approval over casting and I hereby exercise said right.
Kitapçıdan alınan görüntüleri bilinen tüm tetikçilerle karşılaştırıyorum.
I cross-referenced footage from the bookshop with all known hit men.
Fırtınanın beni buraya getirmesinden öncesini hatırlamıyorum.
I don't remember anything before the... storm washed me up here.
Damardan alınan uyuşturucu ve Tanrı'nın ismini zikrederken yapılan korunmasız seks dolu bir geceyi belli belirsiz hatırlıyorum.
God, it was just a blur of intravenous drug abuse and unprotected sex while taking the Lord's name in vain.
Ne hissettiğini anlıyorum, ama onu Kanada'ya taşınan bir arkadaşımın ricasıyla iyilik olsun diye aldım.
I understand how you feel, but it was a special favor for a friend who is moving to Canada.
Bakıyorum, yeni taşınan komşularla aran çok iyi.
You sure seem to get along wellwith the new neighbors.
Anlamıyorum... Bu fırtınanın Lance'ın kaybolmasıyla alakası olabilir mi ki?
What does this storm have to do with Lance going missing?
Geçen sefer yapılanları ayrı tutuyorum ve PSO boyunca alınan onca ekstra önleme rağmen katilin nasıl bu kadar rahat hareket ettiğini anlayamıyorum.
SO IT'S EITHER NOT ENOUGH OR IT'S TOO MUCH. AND THE BIGGER PROBLEM IS IF WE CONCENTRATE OUR RESOURCES ON THE HIGHWAY,
İstenmeyen bir köpeği öldürürken alınan hazzı tahmin bile edemezsiniz! Tasmalardan bilezik yapıyorum.
yeah. you can't imagine the rush you getrush you get from killing a unwanted dog i make bracelets from out of the collars.puppy
Masasından alınan protein çubuklarında iğne deliği izi arıyorum. Daha çıkmadı.
Nothing yet.
Ama onun yerine bir aptal tanıyorum ki Renita'ya alınan bir şişe Vana Tallinn'i içti.
They wouldn't even find a body, everything would be forgotten. But instead, I know an idiot, who drank the whole bottle of Vana Tallinn meant for Renita.
Enseye ritüel niteliğinde kazınan işaretlerle ilgili veritabanını tekrar tekrar tarıyorum.
I'm rerunning every possible database search on the ritualistic neck carvings :
Bu ofiste alınan kararları tek başıma almıyorum, meclis üyesi.
The decisions made by this office are not mine alone, councilman.
Her yerde beleşçi turist var yahu! Kaşınan bir parmağım var, birazcık kazıyorum, sonra biraz dolandırıcı ve haydut buluyorum.
More damn broke tourists from nowhere so I gotta hunt a bit ~ ♪ serious business already ~ ♪
Kuo Nan. Hatırlıyorum.
Kuo Nan, I remember him.
Evet, çalınan FBI aracından gelen... sinyalleri tarıyorum.
Yeah, i'm scanning Transponders for the stolen fbi vehicle.
Tırnak altından alınan örneklerle çalışıyorum ama seks muayenesi için alınan DNA şu anda sistemde aranıyor.
I'm still working on the nail scrapings, but the sex kit DNA is running through the system as we speak.
John, sana yalvarıyorum, Tanrı aşkına, bu anlaşmayı yanlış hareketler ve acele alınan kararlarla tehlikeye atma.
John, I plead with you, for the love of God, not to put this agreement in jeopardy by false actions and rush judgements.
Lüks sosyetede tanınan bir adamla nişanlıyım ve bu düşük sınıf müzik salonunda çalışıyorum.
My fiance is a well-to-do high-society chap who doesn't know I work in this low-class music hall.
Bunu henüz kimseye söylememek istemeni anlıyorum, Kitty, Ama herkes çevreden alınan güçlü desteklerin, Ne kadar önemli olduğundan bahsediyor.
I know you don't want anyone to know about this yet, Kitty, but everyone here talks about how important it is to have a strong support system.
Georg'un annesi, Bjarnfredur Geirsdottir, çok iyi tanınan kadın hakları savunucusu ve avukatı, mahkeme salonunda bulunuyordu ancak yorum yapmayı red etti.
Georg's mother, Bjarnfredur Geirsdottir, a well-known women's liberation advocate was present at the court ruling but declined to comment.
Mezarlıktan taşınan cesetleri hatırlıyorum da dehşet vericiydi.
I remember them taking the bodies from the graveyard. It was terrible.
İşe alınan oldu mu? Çünkü bir kadın tanıyorum.
But have you filled the post yet?
Fırtınanın yaptıklarına inanamıyorum.
Can't believe what that storm did.
O e-maili senin göndermediğine inanıyorum, ama senin peşinden kampüsüme taşınan ve geldiğinden beri daha da gürültüyle artan drama dozunu görmezden gelemem.
I believe you didn't send that e-mail, but I can't ignore the level of drama that has followed you to my campus and grown even louder since you arrived.
- Çalınan kamyoneti hatırlıyor musun? - Hatırlıyorum.
Do you remember the stolen truck?
Hâlâ fırtınanın etkilerini atlatmaya çalışıyorum.
Still dealing with the fallout from the storm.
Katılıyorum. Ve ona zarar verecek ya da onu rahatsız edecek bir şey yapmak istemiyorum. Ama yetişkin bir erkekten alınan DNA örnekleri çok işimize yarayabilir.
And I don't want to do anything to cause him harm or discomfort, but DNA samples from a grown male would be very useful.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]