English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bernays

Bernays Çeviri İspanyolca

92 parallel translation
Günümüzde Bernays neredeyse tamamen unutulmuştur. Fakat 20. yüzyıldaki etkisi neredeyse amcası kadar büyüktür.
Aunque es prácticamente desconocido hoy, su influencia en la historia del siglo XX es casi tan grande como la de su famoso tío.
Çünkü Bernays, Freud'un insan hakkındaki fikirlerini alıp,... kitlelerin manipülasyonu için kullanan ilk kişiydi.
Porque Barneys fue la primera persona en usar las ideas de Freud sobre la mente humana, para manipular a las masas.
O zamanlarda, = ENRICO CARUSO = Dünyanın en iyi sesi... Freud'un genç yeğeni Edwars Bernays, = ENRICO CARUSO = Dünyanın en iyi sesi... Amerika'da bir basın ajansında çalışıyordu.
Trabajaba como agente de prensa en Estados Unidos
Ancak bu sefer Bernays'in Avrupa'ya dönüşü çok farklı bir gerekçeye dayanıyordu.
Pero ahora iban a volver a Europa, con otro motivo. En la misma noche que estrenó Caruso su obra en Toledo ( Ohio )
Dünya Barışı İçin Program Bernays, bu düşünceyi hem yurtiçinde,... hem de yurtdışında pazarlama konusunda olağanüstü başarılı oldu.
Barneys demostró mucho talento para extender esta idea en su país y en el extranjero.
Sonra birdenbire, = EDWARS BERNAYS = Röportaj 1991... Woodrow Wilson ile barış konferansına gider misin diye sordular.
Entonces, para mi sorpresa, me invitaron a que acompañara a Wilson a la cumbre
= EDWARS BERNAYS = Röportaj 1991 26 yaşımda,... bütün barış konferansı boyunca Paris'teydim. Konferans kentin dışında yapılmıştı. Demokrasinin yerleşmesi için dünyayı güvenli hale getirmeye çalıştık.
Y a la edad de 26 años, estaba yo en esa conferencia para hacer el mundo más seguro y demócrata.
Wilson'ın Paris'te verdiği resepsiyon,... Bernays ve diğer Amerikalı propagandacıları şaşkına çevirmişti.
El recibimiento de Wilson en Paris sorprendió a Barneys y a otros propagandistas La propaganda había hecho de Wilson un liberador del pueblo
Kalabalıkların Wilson etrafında dalgalandığını gören Bernays,... barış zamanında da böylesine büyük kitleleri ikna etmenin mümkün olup olmadığını düşünmeye başladı.
Barneys se preguntó si podría hacer lo mismo que Wilson pero en época de paz
Bernays New York'a döndü ve Broadway civarlarında küçük bir büroda Halkla İlişkiler Konseyi'ni kurdu.
Barneys volvió a Nueva York y fundó una oficina de relaciones públicas en Broadway
Bernays, bu yeni kalabalıkların düşünme ve hissetme biçimlerini değiştirmek ve yönlendirmek için çeşitli yollar bulmayı kafasına koymuştu.
Barneys quería encontrar la manera de manejar a esas multitudes Para ello, volvió a los escritos de su tío.
Bernays bu kitabı okudu. İnsanların içinde gizli kalmış irrasyonel güçler fikrinden çok etkilendi.
Barneys lo leyó y se sintió fascinado por el relato de las fuerzas internas que dominan a las masas
Bernays'in eski müşterilerinden, Amerikan Tütün Şirketi genel müdürü George Hill, ondan bu tabuyu yıkmanın bir yolunu bulmasını istedi.
Uno de sus mejores clientes era el presidente de una tabacalera, George Hill, Le preguntó por una manera de romper con ese tabú
Epey yüksek bir ücret karşılığında,... Bernays'e sigaranın penisi simgelediğini,... erkeğin cinsel gücünü hatırlattığını söyledi.
Y por un pastón le contó a Barneys que el cigarrillo era un símbolo fálico Que otorga un poder masculino y sexual.
Bernays'e şunu söyledi ; eğer sigarayı erkek iktidarına meydan okuma fikriyle bir araya getirebilirsen, kadınlar da sigara içerler.
Le dijo que si podía conectar el hecho de fumar con disputar el poder masculino. Las mujeres fumarían porque entonces tendrían su propio cipote.
Birkaç zengin yeni sosyeteyi kıyafetlerinin içine sigara saklamaları için ikna etti. Sonra törene katılacaklardı. Bernays onlara işaret ettiğinde,... sigaralarını gösterişli bir şekilde yakacaklardı.
Persuadió a un grupo de mujeres de alta sociedad a llevar escondidos unos cigarrillos, y ante una señal suya, encenderlos de manera ostentosa
Bu arada Bernays basına haber salarak,... kadınların seçme hakkını savunan bir grup kadının,... "özgürlük meşaleleri" adını verdikleri sigaralarını yakarak protesto yapmaya hazırlandıklarını bildirdi.
Había avisado a la prensa de que un grupo de sufragistas pretendían Realizar un acto de protesta reivindicando sus libertades bajo el lema "antorchas de libertad"
Yani, "Özgürlük Meşaleleri" ifadesiyle Bernays artık hazırdı.
Y estaba preparado con la frase clave : "Antorchas de libertad"
Bernays'in yarattığı düşünce şuydu, eğer bir kadın sigara içiyorsa,... bu onun daha güçlü ve bağımsız olduğunu gösteriyordu.
Lo que Barneys consiguió es que las mujeres que fuman se sintieran más independientes, libres y poderosas.
Bana sarıl sevgilim, sarıl. Bu olayın ardından Bernays, insanların arzuları ve hisleriyle ürünlerin bağlantısını kurunca, insanları irrasyonel bir şekilde davranmaya ikna etmenin mümkün olduğunu anladı.
Hizo posible la idea de convencer a alguien hacer algo, ligando los productos a sus deseos irracionales.
Eddie Bernays şunu gördü, Bir ürünü satmak için, = PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952... akla hitap etmek yanlış. = PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952
Eddy Barneys veía la manera de vender un producto no a través del intelecto, como hasta ese momento :
= PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952 "Eğer bu arabayı alırsanız, iyi hissedersiniz" demek gerekiyor.
"No necesitas un automóvil sino que te vas a sentir mejor con él".
Sanırım Bernays, insanların sadece bir şey satın almadıklarını, duygusal veya kişisel olarak ürün veya hizmete kendilerini bağladıklarını ilk fark eden kişiydi.
Creo que él originó esta idea de que no estabas simplemente comprando algo sino enganchándote emocionalmente a él.
Bernays'in yaptıkları karşısında Amerikan şirketleri şaşkına döndüler.
Lo que Barneys hacía, fascinaba las corporaciones americanas
Şirketler adına bu mantaliteyi değiştirmek için merkezde duran adam, Edward Bernays idi.
Y el hombre que iba a cambiar con esa mentalidad sería Barneys.
Bernays Amerika içinde, = STUART EWEN = Halkla İlişkiler Tarihçisi... şirketler açısından kitlelere... = STUART EWEN = Halkla İlişkiler Tarihçisi... psikolojik teoriyi en temel unsur olarak herkesten çok merkeze koyan kişidir. = STUART EWEN = Halkla İlişkiler Tarihçisi... etkin bir şekilde hitap edebilmek için...
Barneys es el hombre, más que cualquier otro en USA, que llevó a la práctica, esta teoría psicológica.
Kitlelere ürün satma konusunda Bernays'in kullandığı tekniklere karşı oldukça açıktı hepsi.
Y entonces hubo una gran apertura hacia la ideas de Barneys sobre cómo vender productos a las masas.
Ve Bernays'in işi de, yeni müşteri tipini oluşturmaktı.
El trabajo de Barneys era crear un nuevo tipo de cliente.
Bernays, bugün kitle halinde tüketicileri ikna edebilmek için kullanılan birçok yöntemi yaratmaya başladı.
Empezó a crear muchas técnicas de persuasión consumista masiva con las que convivimos hoy día
Bernays, başka müşterilerinin ürettiği ürünleri dergi yazıları ve reklamlarla,... halihazırda müşterisi olan Clara Bow gibi ünlü film yıldızlarıyla birleştirerek kadınları büyüledi.
Lo que hizo fue colocar artículos y anuncios que ligaban productos a estrellas del cine como Clara Bow, ¡ que también era su cliente!
Bernays aynı zamanda filmlerin içinde ürün tanıtımını başlattı. Kendi temsil ettiği firmaların kıyafet ve mücevherlerini,... filmlerin galasında yıldızların üzerine giydirdi.
También comenzó con el "product placement" en las películas colocando joyas y productos de otras firmas que representaba en las películas de Hollywood.
Ve yine Edward Bernays işin içine girerek,... kendi temsil ettiği bankalardan kredi alarak sıradan insanların da hisse senedi alması gerektiği gibi yeni bir fikri pazarlamaya başladı.
Y otra vez, Eduard Barneys, estaba involucrado. Promocionando la idea de que la gente normal también podia comprar acciones de los bancos que él mismo representaba.
Ürünlere, fikirlere v.s. karşı insanların kitleler halinde... = PETER STRAUSS = Bernays'in çalışanı 1948-1952... nasıl tepki vereceğini çok iyi bilen biriydi Bernays. = PETER STRAUSS = Bernays'in çalışanı 1948-1952
El era único en el conocimiento de cómo las masas reaccionaban a productos o ideas.
Bernays'in çözümü,... ürünlerle yaptığı şeyin aynısını yapmak oldu.
La solución de Barneys fue la misma que con los productos :
34 kişiyi sıraya dizdim ve "Adınız nedir?" diye sordum. = EDWARD BERNAYS = Röportaj 1991 Adam "Al Jolson" diyordu.
Puse ahí a las 34 personas y las iba presentando al presidente uno por uno.
Ancak Bernays Amerika'da zengin ve güçlü hale gelirken,... Viyana'daki amcası felaketle karşı karşıyaydı.
Pero mientras Barneys se hacía rico y poderoso en USA, en Viena, su tío estaba al borde del desastre.
Bernays ise, Freud'un çalışmalarını Amerika'da ilk kez yayınlamak için yola koyuldu.
Barneys respondió con un contrato para publicar su obra por primera vez, en Estados Unidos.
Bernays Freud'un ajansıydı diyebiliriz, kitaplarını bastırıyordu.
El era el agente de Freud, si lo quieres llamar así,
Bütün bu hikayeler nasıl yayıldı sanıyorsunuz? Akademisyenler tutup da bu lafları yaymadılar ülkeye herhalde. Eddie Bernays yaydı.
No fueron los académicos quienes extendieron su fama sino él.
Tipik Bernays performansı.
Tipico de Barneys.
Bernays bir yandan Freud'a kendini Amerika'da tanıtmasını tavsiye ediyordu. Cosmopolitan dergisi için amcasından "Bir Kadının Evdeki Zihinsel Yeri" başlıklı bir yazı istedi. Bernays bu derginin de temsilcisiydi.
También le propuso promocionarle en los Estados Unidos con un artículo para Cosmopolitan, que Barneys representaba que se titularía : "El lugar mental de la mujer en el hogar"
Edward Bernays, Lippmann'ın fikirlerinden çok etkilenmişti.
Barneys estaba fascinado por los argumentos de Walter Lipman.
Bu bölümde Freud'un Amerikalı yeğeni Edward Bernays'den bahsedeceğiz.
Este episodio tiene como protagonista al sobrino americano de Freud, Eduard Barneys.
Bernays'in ailesi Amerika'ya 20 yıl önce göçmüştü.
Los padres de Barneys habían emigrado a USA 20 años atrás
Basında Amerika'nın savaş emellerini desteklemesi için Bernays görevlendirildi.
Barneys fue contratado para promover las actividades bélicas de Estados Unidos en la prensa.
Eddie'nin Freud'dan aldığı şey aslında... = PAT JACKSON = Halkla İlişkiler Danışmanı ve Bernays'in iş arkadaşı... insanların karar verme sürecinde... = PAT JACKSON = Halkla İlişkiler Danışmanı ve Bernays'in iş arkadaşı... çok daha fazla etkenin rol oynadığı düşüncesiydi.
Lo que Eduard aprendió de Freud es la misma idea de que hay mucho más que lo que se ve a la hora de tomar decisiones
Eddie dünyanın böyle işlemediğini biliyordu. Bernays, popüler sınıfların zihinleri üzerinde deney yapmaya koyuldu.
Barneys empezó sus experimentos con las mentes de las clases populares
Bernays, törende bir olay tezgahlamaya karar verdi.
Barneys decidió montar un evento en ese desfile
Bu, Bernays'in çok ciddi anlamda bir katkısıdır.
Esa fue su contribución.
= Dr. DONALD A. LAIRD = Danışman Psikolog Bernays, bazı ürünlerin... = Dr. DONALD A. LAIRD = Danışman Psikolog insanlara iyi geleceğini söyleyen raporlar yazmaları için psikologlara para verdi.
Pagaba a psicólogos para que publicaran informes afirmando que ciertos productos eran buenos para ti, y después simular que eran informes independientes.
Merhaba? Bernays kısa sürede kalabalıkların zihinlerini okuyan adam olarak ün kazandı. 1924 yılında başkan onu aradı.
Barneys llegó a ser famoso como el hombre que entendía la mente de la masa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]