Dağılın Çeviri İspanyolca
2,298 parallel translation
Ajanlar dağılın.
Todos los agentes, ¡ dispérsense!
Dağılın.
Separaos.
Tamam, haydi dağılın. Tahliye durumu ile ilgili rapor verin.
De acuerdo, vamos a separarnos, reporte con estado de evacuación.
Tamam, dağılın.Şimdi!
¡ Bueno, sepárense! ¡ Ahora!
Dağılın.
- Sepárense.
Hadi, dağılın!
¡ Vamos, dispérsense!
Dağılın
¡ Dispérsense!
Yürü! - Dağılın!
- ¡ Dispérsense!
Hadi. Dağılın.
Largo.
Dağılın.
Dispérsense.
Dağılın, beyler.
Dispйrsense, muchachos.
Dağılın!
Dispérsense.
Dağılın!
Hacia fuera!
Dağılın, dağılın.
Debemos desplegarnos.
Etrafa dağılın.
Sepárense.
Kenarlara dağılın!
¡ Dispérsense a los lados!
Dağılın!
¡ Estampida!
Dağılın!
¡ Levanten!
Hemen dağılın buradan.
Exijo que se dispersen de inmediato!
Dağılın.
Váyanse.
Tamam, hepiniz dağılın
Está bien, dispersarse.
Geniş alana dağılın, çocuklar.
Dispérsense muchachos.
Haydi! Dağılın artık!
¡ Vamos, afuera!
Dağılın.
Estírense.
Troy, arkadaşların Greendale'e dağılıp çalışmaya başladılar. Peki ya sen?
Troy, todos tus amigos ya se están alistando para darle la vuelta a Greendale.
Halalarını Mac Davis'i görmeye götürmek için beni gönüllü yaptığın zamana karşılık ödeştiğimizi farzet. Hey, onları öyle dağıtmamalısın.
Considéralo mi venganza por cuando tuve que llevar a las tías a ver a Mac Davis. ¡ Oye!
Kuiper kuşağında ölçü dağılımıyla ilgili yazınızı okumuştum.
Leí su artículo sobre la distribución por tamaños de los cuerpos en el cinturón de Kuiper.
Bernoulli dağılımı, cevabı evet ya da hayır olan deneylerden bağımsız olarak sayıların bir başarısı mı?
La "Distribución de Bernoulli" es el número de sucesos en una secuencia de experimentos independientes con respuesta Si-No.
Yağmurda maskaraları yüzlerinden akarak dağılır hepsi öyle dramatiktir ki. Sonra ertesi gün adamın kapısında üzerlerinde ha var ha yok giysilerle belirip yanağına kocaman bir öpücük kondurur. Tüm hatalar affolur.
Terminan relaciones bajo la lluvia, con la mascarilla corriendo por sus caras y todo es tan dramático, y al día siguiente, se aparecen en la entrada del chico vistiendo algo vagamente transparente y plantan un beso en su cara, y todo queda perdonado.
Hadi millet, dağılın!
Rápido, dispérsense.
Mike, bilmeni isterim ki, bu yıl sadece bize para dağıtmadın, ailelerimize umut da dağıttın.
Mike, queremos que sepas que no solamente nos has dado dinero este año. Has devuelto la esperanza a nuestras familias.
Dağılıp etrafa bakın baylar.
Dispérsense y miren a su alrededor, señores.
Bu onların paravan şirketlerine bütün dünyaya sınırsız kredi dağıtmalarına izin verdi ve ve dünyada görülmemiş devasa piramit dolandırıcılığı şemalarını kurdular.
Esto permitió a sus empresas de fachada emitir crédito ilimitado para el mundo y a establecer estafas de pirámide colosales nunca vistas por el mundo.
Ben, bu oyunun baş dağıtıcılığını yapacağım.
Seré el organizador durante esta fase.
Riefenstahl'ın dağ filmlerine bayılırım özellikle de Piz Palü'ye.
Adoro las películas de montañas de Riefenstahl en especial, Piz Palü.
Yüz yıl önce, Metro Şehrinin kurucuları, Dünya'nın değişimini fark etmişler, ve bir dağı Dünya'dan ayırıp gökyüzüne yükselterek bir vaha hatta havada yüzen bir cennet inşa etmişler.
Hace un siglo, los fundadores de Metro City... vieron que nuestro mundo cambiaba así que tomaron una montaña y sacándola de la tierra la elevaron al cielo. Convirtiéndola en un oasis, un paraíso flotante.
Dağılın! Bu onların kafasını karıştırır!
Dispérsense, eso lo confundirá.
Bu işinizin tanımına bağlıdır ama sizin uçarılık ve günahın dağıtımcıları olduğunuzu söylemek isterim.
Bueno, eso depende de tu definición de negocios. Yo diría que son distribuidores mayoristas de libertinaje y pecado.
- Tamam. Dağılın.
Ok, dispérsense.
Bu dağınıklığın içinde nasıl bulabilirsin ki?
¿ Cómo puedes encontrar algo en este desorden?
nasıl unutabildin kusursuz sesleri suya işemenin, tezgâhtaki hışırdayan gazeteleri, tuvalet kâğıdı dağıtıcısının gürlemesi?
¿ Cómo puedes olvidarte de los inconfundibles sonidos de la orina en el agua, el susurro de los periódicos, el sonido de los rollos de papel higiénico?
İnsanlara sevgi dağıtırsanız, bunun karşılığını fazlasıyla alırsınız.
Si das amor, te vuelve con creces.
Sadece Alex'in hâlâ evli olan annesinin nasıl karşısına çıkan her erkekle gezmeyi plandığını duyduğunu düşündüm de o yüzden dikkatim dağıldı.
Supongo que me distrajo que haya imaginado a Alex escuchando que su madre, que, a propósito, sigue casada planea escaparse junto a quien le ponga las manos encima.
Batı Kıyısı'nda FBI'ı soruşturarak sakallı ve kısa pantolonlu büyük barışçıl gözleri ve cinsellik kokan koyu derileriyle hatların ötesinde bildiri dağıtıp yeniden ortaya çıkanlar.
Que reaparecieron en la Costa Oeste... investigando al FBI con barba y pantalones cortos... con grandes ojos pacifistas... en su oscura piel... repartiendo incomprensibles panfletos,
Eğer para bugün dağıtılırsa binlerce kurbanın her biri kayıplarının yüzde 3'ünden azını geri almış olacak.
Si se distribuyese hoy el dinero, cada una de las miles de víctimas recibirían menos del 3 % de las pérdidas individuales.
Dijital görüntü dağılımıyla ilgili üniversite kurallarını çiğnemekle de suçlanıyorsunuz.
Se le acusa de violar políticas universitarias sobre la distribución de imágenes.
- Bununla suratını dağıtsam nasıl olur?
- ¿ No crees que te dispararé en la cara?
Dağın ilk çıkışı bir Avusturya'lı olan Hermann Buhl tarafından yapıldı.
El primero en la cima fue Hermann Buhl, un austríaco.
En başta, o telefonda konuşuyordu. Birisiyle yardım konusu hakkında konuşuyordu ve bunun çocuklar için nasıl daha iyi yapılacağından bahsediyordu. O sırada dikkati dağılmıştı, benzin kapağını bile açamıyordu.
Primero estaba hablando por teléfono sobre un evento de caridad y como quería hacerlo bien por los niños, y estaba tan distraído que no sabía abrir el tanque de la gasolina.
Hadi zengin olalım ve herkese güzel kazaklar verelim Ve onlara nasıl dans edileceğini öğretelim Hadi zengin olalım ve ev inşa edelim bir dağın üstüne, herkes karıncalar gibi görünsün...
Hagámonos ricos, comprémosles suéters a todos y enseñémosles a bailar Hagámonos ricos y construyamos una casa en la montaña con la que veamos a la gente pequeña
Şimdi de güvenlik ekiplerinin dağılımını göster lütfen.
Ahora, visión de la distribución de los grupos de seguridad, por favor.