Diğer bir deyişle Çeviri İspanyolca
695 parallel translation
Diğer bir deyişle işlerinde yardımcı olacak doğru kadınla henüz tanışmadı.
Quiere decir que Joo Goon no ha conocido a la adecuada que lo ayude en sus negocios.
Diğer bir deyişle Bay Plunkett, hiçbir zaman ilk aşamaya geçemeyeceksiniz.
Es decir, Sr. Plunkett, que usted no se anotó ningún tanto con ella.
Diğer bir deyişle böyle bir kehanette bulunmak için dayanaklarınız yok.
¿ Su predicción no tiene fundamento?
Diğer bir deyişle bunlar, eğitimli müzisyenlerin yorumları olmayacaktır.
En otras palabras, éstas no serán... las interpretaciones de músicos entrenados.
Diğer bir deyişle, suçlu olduğunuz için... konuşmaya cesaretiniz yok!
En otros términos, ¡ No puede hablar porque sabe que es culpable!
Diğer bir deyişle, takip et Watson. İlk harf yani I bir atlayınca olur J.
En otras palabras, Watson... la primera letra, la I, salta una y se convierte en J.
Diğer bir deyişle dört numaralı isme ait şekiller ters yazılmış ve sağdan sola doğru okunabiliyor. Ancak biz slaydı ters çevirince doğru şekil olan soldan sağa doğru döndüler.
En el cuarto nombre los símbolos están al revés... y se leen de derecha a izquierda... hasta que damos la vuelta a la hoja... y podemos leerlos correctamente de izquierda a derecha.
Diğer bir deyişle geyşa.
Geishas, en otras palabras
Demek istediğim Bay Marley geceye kadar yaşayamayabilir ve eğer Bay Scrooge ona veda etmek isterse onu ancak diriltmesi gerekir yoksa veda edecek bir Bay Marley kalmayacak diğer bir deyişle.
Dígale... que no se espera que el Sr. Marley pase de esta noche, y que si el Sr. Scrooge quiere despedirse de él, es mejor que se dé prisa o no habrá ningún Sr. Marley del que despedirse, si es que me entiende.
Aldığımız ilk fotoğraf, patlamadan 3 dakika önce diğer bir deyişle 6 : 12 de.
Esto fue tomado tres minutos antes. A las 6 : 12.
Diğer bir deyişle aslında gerçekten yaşamıyor.
No se puede llamar vida a esto.
Diğer bir deyişle, midem... Bende mide kanseri var.
Sabe... tengo cáncer de estómago.
Diğer bir deyişle... Diğer bir deyişle hem çok kötü hem de çok iyi bir his.
Quiero decir... es... es como una especie... de tortura...
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
El cuerpo de esa mujer que se contonea ahí arriba es un jugoso filete. Un trago de aguardiente, una dosis de alcanfor, testosterona, estreptomicina, uranio –
Diğer bir deyişle, Watanabe-san'a duyulan ortak sempati parktaki ölümüne dair özel bir yoruma yol açtı.
Existe un sentimiento generalizado de apego hacia su persona, y el hecho de que haya muerto en el parque ha dado pie a interesantes teorías.
Bolemac şirketi Brown'ındır. Diğer bir deyişle Brown ve Grazzi'nin.
Esa corporación es Brown y Brown es Grazzi.
Diğer bir deyişle şu ana kadar annemin olan pozisyonu sen dolduracaksın!
En otras palabras : Asumirás la posición que hasta ahora ha llevado mi Madre.
Diğer bir deyişle, Bay Fogg kaçtı.
En otras palabras, el Sr. Fogg ha huido.
Diğer bir deyişle, Mitch'in görüşlerine Kyle'ınkilerden çok daha fazla güveniyorsunuz.
En otras palabras, usted cree más en Mitch, que en Kyle.
Diğer bir deyişle tuzağa düşmeyi düşünmem lazım.
En otras palabras, quieres atraparme.
Diğer bir deyişle, türün tüm tarihi bireyde tekrar ediyor.
En otras palabras, la historia de la raza se repite en el individuo.
Diğer bir deyişle, çiftliği kapatırken sana destek olmamı istiyorsun.
En otras palabras, me quiere a su lado mientras cierra la propiedad.
Diğer bir deyişle, bu gece bir çöl haydudu gördüğümü ima etmeye çalışıyorsunuz.
En otras palabras, usted sugiere que lo que vi esta noche fue alguna sombra del desierto.
Diğer bir deyişle İncil'e inanmıyorsun.
En otras palabras, no cree en la Biblia.
Diğer bir deyişle bu insanların hepsi akıl edip, seks adıyla da bilinen normal biyolojik fonksiyonlarını yerine getirdiler.
En otras palabras, toda esta gente fue concebida y traída al mundo a través de la misma función biológica conocida como sexo.
Diğer bir deyişle... Bayan Cefalu'nun hakkettiği objektif yargı nedir?
una opinión... serena y objetiva...
Diğer bir deyişle, adam 1,78 boyunda.
En otras palabras, un hombres de 5'5 " de alto.
Diğer bir deyişle, üstüne bina inşa ettiğimiz arazi.. .. İsviçre peyniri gibi delik deşik.
En resumen, el suelo sobre el que construimos tiene la forma de un queso lleno de huecos.
Diğer bir deyişle onu beslemek istiyorsun.
En pocas palabras, quieres mantenerla.
Diğer bir deyişle, hiçbir konfora sahip değildik.
La vida de cada día era difícil.
Diğer bir deyişle, onay için size ulaşamadıkları bir anda... Mutlak Savaş mekanizması... yanlışlıkla saldırı emri vermiş olabilir.
En otras palabras, es posible que el mecanismo de límite de seguridad... les esté dando la señal de ataque... al mismo tiempo que no pueden comunicarse para confirmarlo.
Diğer bir deyişle, o bir gaddar. Koca ağızlı, her şeye karışan bir bunak!
Una antipática, viciosa, vieja gritona.
Diğer bir deyişle, Çocuk Odasını Toplayalım.
O también titulado : Ordenemos el cuarto.
Diğer bir deyişle Meclis toplantıları için genel hazırlıklar.
En otras palabras, las preparaciones normales para un consejo.
Ya da diğer bir deyişle güneşteki Almanlarda sakınma saldırıları kanal konvoylarımızla sınırlamıştır.
O, en otras palabras, cuidado con los alemanes en el sol... quien, por dos razones que él sabe... ha dirigido sus ataques a nuestros convoys en el canal.
Diğer bir deyişle, siz ayrıldıktan kısa bir süre sonra, sanırım.
En otras palabras, poco después de que Ud. se fuera.
Diğer bir deyişle, posta, nakliye ve diğer ücretler artı tahsildar masrafı. Ceza vermem gerekiyor. Hoşuma gitmiyor ancak şirketin çalışma prensibi bu.
Si no el coste del correo con gastos y todo supondría una penalización.
Kitaplarınızı aldıktan dört hafta sonra ödemeyi gönderiyorsunuz. Diğer bir deyişle, ödemeyi gönderene kadar yaklaşık bir sekiz hafta geçecek.
...... 4 semanas después hace el pago en 8 semanas es cuando paga.
Diğer bir deyişle, beşte dördü eksik.
En otras palabras, cuatro quintos están desaparecidos.
Zamanın getirdiği sonuçları ya da diğer bir deyişle zulüm yıllarını ilk ne zaman hissetmeye başladınız?
¿ Cuándo empezó a experimentar por primera vez las consecuencias de la época, en otras palabras, la persecución?
Diğer bir deyişle, müşterilerinizin Yahudi olduğunuzu bilmelerini istemediniz.
En otras palabras, quería que supieran que no eran judíos.
Diğer bir deyişle, bu emir iş kuyruğunda kalacak ve her yarım saatte bir tekrarlanacak.
En otros términos : la órden meramente permanecerá en la memoria y se repetirá cada media hora.
Diğer bir deyişle...
En una palabra...
Diğer bir deyişle.
Exactamente.
Bir diğer deyişle, bir burontosorus.
En otras palabras, un brontosaurio.
Diğer deyişle, bir et parçasıydı.
Una zorra, en otras palabras.
Bir diğer deyişle, amnezi.
En otras palabras, amnesia.
Diğer bir deyişle, siz...
En otras palabras, ustedes...
Bir diğer deyişle, uygun şekilde olmazsa herkesin evine giremeyiz.
Siempre lo hacemos a su conveniencia.
Diğer bir deyişle firar.
Dicho de otra manera, desertando.
Diğer bir deyisle, toplumdaki hegemonik guç olan sinif ayni zamanda kulturel gucun de hegemonyasini kurar.
Es decir, la clase que constituye el poder material... dominante de la sociedad... también es poder dominante cultural.
diğer 21
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğer tarafa 33
diğer taraf 30
diğerleri nerede 149
diğer taraftan 148
diğer tarafta 43
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğer tarafa 33
diğer taraf 30
diğerleri nerede 149
diğer taraftan 148
diğer tarafta 43