Dünyalılar Çeviri İspanyolca
491 parallel translation
Dünyalıları ibret verici bir şekilde cezalandırma kararı alırlar.
Deciden acampar de una manera ejemplar.
Hayır, dünyalıları kastediyordum.
No, quiero decir en la Tierra.
Uzaydan gelen istilâcıları, ilk gören Dünyalılar bizler olacağız.
Seremos los primeros en ver a los invasores del espacio exterior.
"Dünyalılar, defolun"
"hombre terrícoIa vete a casa".
Dünyalılar üzerinde işe yaramaması imkansız...
Es imposible trabajar con las criaturas terrestres.
Dünyalıların zorlu bir ırk olduğunun farkında.
Él comprende las dificultades de la raza terrestre.
- Sence dünyalılar bu sefer önümüze hangi engelleri koyacak?
¿ Qué obstáculo utilizarán ahora los terrícolas?
Yaşayan Dünyalıları henüz ele geçiremedik!
No controlas a los terrícolas vivos.
- Dünyalıların hepsi böyle güçlü mü?
¿ Son todos tan fuertes en la Tierra?
Eros, dünyalılar bizi tehdit eden şeyi gerçekleştirmeye giderek yaklaşıyor.
Eros, los terrícolas se acercan a lo que temíamos.
Ölüm yüzünden. Çünkü siz dünyalılar aptalsınız!
Por la muerte. ¡ Porque todos en la Tierra son idiotas!
Sıcak mavi denizin kıyısındaki bu şehir ve bilim merkezinin, dünyalılarına bakalım.
Pero no pidamos a los terrestres el nombre de esta ciudad ni de este centro científico en la orilla del cálido mar azul.
Dünyalıların ilki, Ay'a hoş geldin.
Primero de los terráqueos, bienvenido a la Luna.
Dünyalılar?
Los terrestres?
Dünyalılar Romulanlıların savaşçı, zalim ve hain olduklarına inanıyor.
La Tierra cree que los romulanos son guerreros, crueles, traidores.
Eğer vücut yapıları dünyalılarla aynı değilse.
A no ser que sean iguales a los humanos.
El ve ayak parmaklarının gelişimi dünyalılarınkiyle tamamen uyuyor.
El desarrollo de los dedos de manos y pies es igual al de los humanos.
Ayinlerimiz dış dünyalılar için mi?
¿ Nuestras ceremonias son para forasteros?
Dediğim gibi. Dünyalılar dürüstçe anlaşma yapmaya korkuyor.
Tal y como le dije, Maab, los terrícolas no negocian con honradez.
Dünyalılar önce kayalarımız için pazarlık etti.
Los terrestres fueron los primeros en negociar.
Dünyalılar size ne öneriyor?
¿ Qué le ofrecen los terrícolas?
Dünyalılar kabilenizdeki gençlere birçok şey öğretmeyi vaat ettiler.
Los terrícolas les prometieron enseñarles a los jóvenes muchas cosas.
Güzel. Bırakın Klingonlular ve Dünyalılar bize eğlence sunsunlar.
Que los klingon y los terrestres nos proporcionen diversión.
- Dünyalıların farklı gelenekleri var.
- Sus costumbres son diferentes.
Dünyalılar harika bir oyun oynadı.
Los terrestres juegan bien.
- Dünyalılar?
- ¿ Y los terrestres?
- Kaptan. Biz Klingon'lar siz Dünyalılar gibi lüks düşkünü değilizdir.
Los klingon no tenemos el mismo sentido del lujo que los terrícolas.
Dünyalılar şu tüylü şeyler gibiler, değil mi?
A los terrícolas les gustan esos bichos peludos, ¿ eh?
Ancak yumuşak ve cana yakınsın. Hâlbuki Dünyalıları soğuk bilirdik.
Pero eres suave y cálida, me habían dicho que los humanos eran fríos.
Bu hapları sadece Dünyalılar bilir.
Sólo los terrícolas las utilizan.
Dünyalıların silahlarını kullanıyorlar!
¡ Tienen armas terrícolas!
Siz Dünyalılar en olağan dışı, kışkırtıcı kişilersiniz.
Ustedes, terrestres, son algo fuera de lo común.
Dönemimde Dünyalıları tanımıyorduk.
En mi época, no conocíamos a los terrícolas.
Siz Dünyalılar çok inatçısınız, değil mi?
Ustedes, terrestres, son muy obstinados.
Evden gelen Dünyalılar.
- Terrícolas de casa.
Dünyalılar!
Terrícolas!
- Dünyalılar!
- Terrícolas!
Bu Dünyalıların durumları ciddi.
Estos terrícolas están en estado grave.
Ultima Thule için yeni Dünyalılar.
Más terrícolas de Ultima Thule.
Dünyalılar mı?
Terrícolas?
Çünkü siz kusurlusunuz. Siz Dünyalılar zamanı doğal bir süreç sayarsınız.
Por ser imperfectos, los terrícolas se basan en el tiempo.
Siz Dünyalılar, yarattıklarım arasında hep en şüpheciler olmuşsunuzdur.
Los terrícolas siempre fueron los más escepticos de mis creaciones.
Dünyalıların gelişimi bizden ileri mi ya da üstün varlıklarından gerilemiş ilkel hayvanlar mı?
Estoy determinado a que no vuelva a ocurrir en tanto siga al mando.
Ve Dünyalıların gelişimi bizden ileriyse ya da sadece mükemmel zamandan gelen ilkel hayvanlarsa.
¿ Y los habitantes de la Tierra están más adelantados que nosotros en este punto de su desarrollo, o son meramente animales primitivos caídos de un tiempo mejor?
Dünyalıların davranışlarını, alışkanlıklarını öğrenmeye insanlarınızla yaşamaya geldik.
Hemos traído un pequeño grupo de reconocimiento a fin de estudiar las costumbres de los terrícolas... mezclándonos con sus gentes.
Saylonlular sadece evrende son kalan insanlar olan Dünyalıları yok etmek için Dünya'ya ulaşmamıza izin verdiler.
Que simplemente nos dejaron guiarlos hacia los últimos humanos restantes en el universo la gente de la Tierra, para poder destruirlos.
On metre ölçeğinde, Dünyalıların yapılaşmayı sevdiklerini de keşfederiz.
A 10 m, descubrimos también que a los terrícolas les gusta edificar.
Dünyalı mıydılar?
- ¿ Lo eran?
Hayalkırıklığına uğratacağım için üzgünüm ama cevap evet, Dünyalıydılar.
Siento defraudarle, pero la respuesta es sí. Lo eran.
Doktor Roney ve ben bu eklembacaklıların Dünyalı olmadığı konusunda hemfikiriz.
El Dr. Roney y yo opinamos que esos artrópodos... no son de la Tierra.
- Dünyalıları görmek istiyorlar.
- ¿ Qué? - Quieren ver a los de la Tierra.
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17