Gelirler Çeviri İspanyolca
2,365 parallel translation
Göz göze gelirler.
Sus ojos se cruzan.
Suşi Barı gibi yüksek sosyete mekânlar en iyi yengeç için saat beşte gelirler.
Los locales de sushi elegantes llegan ahí a las 5 : 00 a.m. a comprar los mejores cangrejos.
Magnus, eğer kız dönüşürse, gelirler.
Magnus, si se transforma, vendrán los otros.
Kraliçeyle birlikte hem de, neredeyse gelirler.
Y también la reina.
Ve likenlerin hakkından çok çabuk gelirler.
Y se lo terminan muy rápido.
Tamam, düşünceme göre bir süre boyunca haber vermeğimiz zaman helikopteri kiraladığımız o güzel insanlar bizi kontrol etmeye gelirler, değil mi?
Una vez que llevemos un tiempo sin comunicarnos, esa amable gente a la que alquilamos el helicóptero vendrá a buscarnos, ¿ no? Es decir, ¿ no se supone que funciona así?
Dayan, neredeyse gelirler.
Espere, deberían estar aquí en cualquier...
Resif sığlıklarda bir araya gelirler, yakında olacak bir olayı telaşla izliyor ve bekliyorlar
Ellos se reúnen en el arrecife challos, mirando y esperando lo que pronto será una serie de actividades.
Ama tecrübelerime göre eğer uzuvları yoksa şeytanlar üzerine daha yavaş gelirler.
Pero según mi experiencia los demonios te persiguen más lento si están en un cuerpo sin extremidades.
Yarım saate kadar gelirler.
Llegarán en media hora.
Neredeyse gelirler, iyice doymalarını istiyorum.
La gente estará aquí en un segundo, los quiero bien alimentados.
Takımını toplar, bir şehre yüksek profil bir iş için gelirler ve sonra da şehri dağıtırlar.
Junta a un equipo, llegan a una ciudad para un golpe de alto perfil, y luego se dispersan.
Ne zaman gelirler dersiniz?
¿ Cuándo regresará?
Zeus'un zor durumda olduğunu duyunca onu kurtarmaya gelirler Tanrı Hanedanları güvenli bir yere kaçarken onun zincirlerini kırarlar.
Cuando escuchan que Zeus está en problemas, vienen a su rescate rompiendo las cadenas, mientras los olímpicos corren a esconderse.
Bazıları hâlâ bize tanıdık gelirler ;
Algunos nombres siguen siendo familiares.
Ama, neredeyse her seferinde, kara bulutlar dağıldığında geri gelirler.
De acuerdo, casi siempre, vuelven en cuanto se despeja el aire.
Rüzgârın peşinden kasabaya gelirler.
Cabalgarán hacia el pueblo en el lomo del viento.
O abarttığı gelirler yüzünden çok fazla taciz edildi. Müşterilerine karşı samimi oldu.
Quería tanto obtener grandes rendimientos, hacerlos reales, para sus clientes.
- Bir dakikaya gelirler.
Llegan en un minuto.
Tüm gelirler futbol koçları William Tanner'ın trajik ölümünden kurtulmaya çalışan okulun atletik bölümüne gidiyor.
Todos los beneficios se destinarán al departamento de gimnasia de la escuela, que todavía se está recuperando de la trágica muerte de su entrenador de fútbol William Tanner.
Torunlarınız hayatın baharındadır Yaşamı miras alırlar ve kaderin üstesinden gelirler.
Sus nietos son flor preciosa que heredan la vida y superar la fatalidad.
Kesin geri gelirler.
Estoy seguro de que van a regresar.
Cücelik eklemlerdeki kemiklerde bozukluklara yol açar, boğumlar büyür. Bu yüzüğe büyük gelirler.
La acondroplasia provoca contracción metafisaria en las articulaciones resultando también en grandes nudillos demasiados grandes para este anillo.
Hep gelirler.
Siempre lo hacen.
Bazen diğer keşişler de, yapmış olabilecekleri yanlış şeyleri uzun uzun düşünmek için buraya gelirler.
Y a veces, otros monjes vienen aquí... para reflexionar sobre cualquier agravio que puedan haber cometido.
- Pekala, gelirler kutusunu ve her bir gelir tablosunu düzenlemek için iyi bir zaman.
, ahora corro. Muy bien, creo que ya es hora de que empiece a buscar sus facturas y los justificantes de sus ingresos.
Geçen yıl sonuna kadar ki satışlardan elde edilen gelirler...
Ingreso previsto por las ventas de activo circulante hasta fin de año...
Sadece büyük felaketlerde bir araya gelirler.
Sólo se juntan así en tiempos de grandes catástrofes...
Gece olunca hem erkekler, hem de dişiler bir araya gelirler,... ve erkekler göz-göze birbirlerini ölçüp biçmeye başlarlar.
Por la noche, machos y hembras se juntan y los machos comienzan a medirse entre ellos de globo ocular a globo ocular.
Bahar boyunca, Oregon Gölü'nün tatlı sularındaki grebe kuşları, birlikteliklerini tazelemek için bir araya gelirler.
Durante la primavera, en los lagos de agua dulce de Oregon los somormujos se reúnen para renovar su noviazgo.
Bütün gün çalışırlar, eve gelirler, ve evde de yapacak işler vardır.
Trabajan todo el día, luego vuelven a casa para seguir trabajando.
Belki gelirler. Gelmeyecek Francine.
Al igual que antes, no se verán por dos semanas entonces recrearemos su reunion en la boda.
Duygularını ne kadar derine gömmeye çalışırsa çalışsın sonunda geri gelirler, değil mi?
No importa cuán profundamente, intente enterrar sus sentimientos, Con el tiempo van a volver, ¿ no?
Ve hapiste bir tek gün bile yaşama şansın yok. Çünkü şirket yöneticileri genel besin zinciri açısından cezaevinde sübyancılardan hemen sonra gelirler.
Y usted no va a aguantar un solo día en prisión porque los ejecutivos están ahí abajo en la fila de la comida con pedófilos.
Binlerce yıldır insanlar yaralarını veya hastalıklarını iyileştirmemiz için bize gelirler.
Durante miles de años la gente ha venido a nosotros con sus enfermedades y heridas.
Tüm net gelirler,
Todo lo que recauda la red va a la causa.
Jeff'in dövüşünden sonra gelirler herhalde.
Creo que van a venir después de la pelea de Jeff.
Balıklar büyük sürülerde sadece savunma amaçlı bir araya gelmez aynı zamanda hayatlarının önemli bir döneminde yumurtlayacakları zaman da bir araya gelirler.
Los peces no sólo se reúnen en grandes cardúmenes como defensa, sino también en otros momentos críticos de sus vidas, cuando están listos para desovar.
Buraya gelirler çünkü kış havayı soğutsa da,... burada Kanada'daki gibi ölümcül soğuklar olmaz.
Vienen aquí porque aunque el invierno trae aire frío no será tan mortalmente helado como el de Canadá.
Peki sence tekrar bir araya gelirler mi?
¿ Crees que se vuelvan a agrupar?
Kauçuk için ingiliz kolonileri Burma ve Malaya'yi ; petrol için Hollanda kolonisi Sumatra'yi isgal eder, Hindistan ve Avustralya'yi tehdit eder hale gelirler.
Invadieron la colonia británica de Birmania y Malaya por su caucho ; La colonia holandesa de Sumatra por su aceite, y amenazan a la India y Australia.
- Yakında gelirler.
- Llegarán pronto.
Sonunda sizin için mutlaka gelirler.
Si lo hacen, eventualmente ellos vendrán por ustedes.
Gelirler, malı onaylarlar ve gizli bir teklif sunarlar.
Aparecen, verifican la mercancía, y realizan una puja en un sobre cerrado.
Herkes öyle sanar ama değil çünkü çiçek almaya gelen kadınlar ya kocalarına ya da sevgililerine almak için gelirler.
Todos lo creen y no funciona porque la gente que viene a la tienda... No, ¿ ves? las mujeres o compran flores para sus novios o para sus maridos.
Gerek yok ki ben telefonu açınca zaten gelirler
No necesariamente. Incluso si hago la llamada, no sé cuánto tiempo se demorará la Comisión en seguirlo.
Janosh ve diğer soylular yakında gelirler.
Janosh y los otros nobles, llegarán pronto.
Neredeyse gelirler.
Ellos van, uh... ellos vendrán pronto.
Tek yapmamız gereken beklemek. Umarım adamların çabuk gelirler.
Créanme bajo por aquí.
Birazdan gelirler.
Pronto estarán aquí.
Bugün elektrik, yarın su, ve öbür gün bull-dozerle gelirler. Siz, kime gideceksiniz?
¿ Quién irá?