Izin verin Çeviri İspanyolca
7,628 parallel translation
Şunu söylememe izin verin Bay Wallen, çok büyük hayranınızım.
Permítame decir, Sr. Wallen, que soy una gran fan.
Danny'yi rahat bırakın. Gerekirse arkadaşlarına bile izin verin.
Dejen a Danny en paz, aunque implique tener que decir que no a sus amigos.
Biraz uyumama izin verin lütfen.
Déjenme dormir, por favor.
Ama lütfen, yapmayın, gitmeme izin verin.
Pero por favor, vamos. Dejad que me marche.
Diğerlerinin gitmesine izin verin.
Sólo, por favor, deje ir a todos los demás.
- Bir saniye izin verin.
Disculpe un momento.
Bir dakika izin verin.
Perdone un momento.
Kendime bir saniye izin verin.
PERDONADME UN MOMENTO.
Ama şunu açıklamama izin verin, ifadem üzerinde onun hiçbir etkisi yok.
Lo hizo. Pero quiero dejar claro que él no ha tenido ningún impacto en mi testimonio.
Sadece izin verin.
Solo tienes que dejarme.
Onu güvende tutun ama hissettiklerini yapmasına izin verin, tamam mı?
Mantenla a salvo, pero deja que haga lo que siente que tiene que hacer, ¿ de acuerdo?
Geçmelerine izin verin.
Déjales pasar.
Geçmesine izin verin.
Déjala entrar.
O dağınık saçlarını tutup öyle bir çekerim ki yüzündeki "Yataktan yeni kalktım size güzel bir masaj yapmama izin verin" bakışıyla buradan Oakland'a kadar olan tüm kuaförlere gitmen gerekir.
Te cogeré ese pelo enmarañado y te tiraré tan fuerte... que tendrás que ir a todos los peluqueros de aquí a Oakland... para recrear ese look a lo "acabo de salir de la cama, te mando un mensaje".
- Beyler, bana bir dakika izin verin.
¿ Es usted? Chicos, me disculpan un minuto.
Size bir kaç tavsiyede bulunmama izin verin, genç adam.
Déjame darte un concejo, jovencito.
Dememe izin verin...
Déjeme decirle...
Oh, bana biraz izin verin, fırında bir şeyim vardı.
Perdóname un momento, tengo algo en el horno.
Oğlumu tanıtmama izin verin. Lord Grantham.
Permítame... presentarle a mi hijo, Lord Grantham.
Hayır, izin verin ben yapayım.
No, permítame.
Ama önce şunu söylememe izin verin, çoğunuz beni uzun zamandır tanıyorsunuz.
Pero primero dejen que diga una cosa. Muchos me conocen desde hace tiempo.
Ne kadar haksız olduğunuzu açıklamama izin verin!
¡ Déjenme explicar lo equivocados que están!
Ayrıca taziyelerimi sunmama izin verin lütfen.
Y... y permítame ofrecerle mis... mis condolencias.
Bay Baird, şehrimiz ve emniyet teşkilatımız adına sonsuz minnettarlığımı ifade etmeme izin verin.
Sr. Baird, en nombre de la ciudad y de la Policía, permítame mostrarle el mayor de los agradecimientos.
Buradan gitmeme izin verin.
Déjame salir de aquí.
Şunu anlamama izin verin.
Pero a ver si lo entiendo.
O yuzden izin verin size yardim edeyim lutfen.
Así que, por favor, déjame ayudarte.
O yüzden izin verin size yardım edeyim lütfen.
Así que, por favor, déjenme ayudarlos.
Onu aramama izin verin.
Deje que le llame.
Onu aklayacak deliliniz olduğuna göre suçlamaları düşürün ve evine gitmesine hemen izin verin.
Y ya que tienen pruebas que la absuelven, retiren los cargos y déjenla ir a casa ahora mismo.
Şunu bitirmeme izin verin.
Déjenme terminar.
Ama izin verin yaralıları taşıyalım. Sonra biz sonuna kadar burada olacağız.
Vamos evacuando el hospital Nos quedaremos aquí hasta el final.
Yaralılar öne geçsin, izin verin.
Dejen pasar a los heridos.
Sadece buna izin verin.
Dejenme sola con él.
- O zaman size yardım etmeme izin verin.
Entonces deje que la ayude.
O halde izin verin de elinizi sıkayım.
Entonces deje que le estreche la mano.
Bize eyleme geçilebilir bir istihbarat verin ve ben de kazandığınız zamanı hizmette kullanmanıza izin vereyim.
Dadme información procesable y permitiré que os concedan cumplir condena.
-... tanıtmama izin verin.
- a mis amigos.
İzin verin... Kaç gömlek?
¿ Cuántas... camisas?
- Evet, ama açıklamama izin verin.
- Sí, pero déjeme explicar.
İzin verin arkadaşlar.
TranslateApiException : AppId is over the quota : ID = 5217.V2 _ Json.Translate.26CB6952
İzin verin ne demek istediğimi göstereyim.
Déjeme mostrarle lo que quiero decir.
Siz de bu sürede bunun olmasına izin verip vermeyeceğinize karar verin.
Eso debería darles suficiente tiempo para decidir si quieren dejar que eso suceda.
Buna cevap verin ve ben de tüm masumların gitmesine izin vereyim.
Respondan eso y dejaré libres a todos los inocentes.
Açıklamayı bırakın, konuşmasına izin verin.
Milhouse es nuestro inexplicable salvador. Dejad que lo cuente todo, dejadle hablar.
İzin verin açıklayayım.
Esperen, esperen. Déjenme explicarles.
İzin verin size yardım edeyim.
Déjenme ayudar a todos.
İzin verin size yardım edelim.
Déjennos ayudarlos.
İzin verin giyinme odanızı donatayım.
Vamos a llenar de nuevo su vestidor.
İzin verin çalışayım. - Bu gözlük sizin mi?
- ¿ Estas gafas son vuestras?
İzin verin hayatımda iyi bir şey yapayım.
Deje que haga algo bueno con mi vida.