Içi Çeviri İspanyolca
6,895 parallel translation
Yok yok, içi tamamen boş bir teklifti.
No, no, fue un ofrecimiento sin significado y...
Babam, ben gençken öldü, ben de onun içi aynı şeyleri düşünüyorum.
Mi padre murió cuando yo era joven, y sé que yo sentía lo mismo por él.
Ruhumun içi aynen böyle.
Este es el interior de mi alma, niña.
Yanında bir çanta vardı. Sanırım içi para doluydu.
Llevaba un portafolio con dinero.
Bu içi boş ağaç gövdesi derinlerde bir şey gizliyor olabilir.
Puede haber algo escondite en el interior de este tronco de árbol hueco.
Daha sonra, içi boş ağaç gövdesini karıştırarak araçla avcılığı yeni bir seviye taşıyor.
A continuación, hace algo que toma caza con herramientas a un nuevo nivel mientras sondea el tronco hueco.
Tıpkı Steve Austin'in kolunun içi gibi.
Se ve igual que el interior del brazo de Steve Austin.
Çok içi boş bir şarkı.
Es muy insípida.
İnsanlar birbirlerinin ruhlarının içi yerine donlarının içinde ne olduğu merak ediyor.
Al público le interesa más lo que sucede... en la bragueta del otro, que en su alma.
Evet, olası bir ev içi şiddet var.
Sí. Tal vez, posiblemente, un disturbio doméstico.
Ev içi şiddet.
Es una pelea doméstica.
Birkaç hafta boyunca bodrum katındaki dairemiz üst kattaki komşularımız içi sığınma olarak kullanıldı.
Durante semanas, nuestro sótano del apartamento... fue convertido en una especie de refugio antiaéreo... para los residentes de los... apartamentos encima de nosotros.
O çocuklar da yıllar sonra eşyalarımızı karıştırırken içi kasetlerle dolu eski bir ayakkabı kutusu bulur.
Esos niños revisarán nuestras cosas, y encontraran una vieja caja de zapatos llena de cintas, dentro de unos años.
Düşündüğüm gibi.Biz sdece iç güvenlik içi sahayı hazırlıyoruz.
Lo sabía. Preparamos esto para Seguridad Nacional. Cuando lleguen... será su juego.
Üç buçuk senedir bu işteyim. Nehri avucumun içi gibi bilirim.
Llevo 3 años y medio aquí, conozco el río a la perfección.
Bu sezon okul içi Wii golf oyununda iyi eğlenceler sana, yarak suratlı.
¡ Diviértete jugando al golf en la Wii esta temporada, imbécil!
- Damar içi değerini kaybettik.
- Se quitó la intravenosa.
Chappie'nin içi burası mı?
¿ Chappie está aquí dentro?
Rahim içi cihazı yerleştirmekle ilgili oldukça yanlış bilgiler.
Aquí hay información muy incorrecta sobre cómo ponerse un DIU.
Bayım, burada olmanız içi bir sebep yok.
Señor, no tiene causa probable para estar aquí ahora.
Avucunun içi gibi biliyorsun burayı lanet giresice!
¡ Tú conoces este lugar! ¿ Cómo...?
Egzotik bitki ve çiçeklerin ev içi kullanım iznini aldılar.
Licenciaron plantas y flores exóticas para uso doméstico.
Belki evin içi daha güzeldir.
Quizás el interior sea mas bonito.
Ev içi problemlerinle bir ilgisi var mı bunun?
¿ Esto tiene algo que ver con tu asunto... doméstico?
Hunter'ın içi karanlıktı ama türünün tek örneğiydi.
El hombre tenía su lado oscuro, pero era único.
Arabada birkaç tane daha çanta var, içi hediyelerle dolu.
Hay más bolsas en el auto, ¡ con algunas sorpresas! Vayan por ellas.
Merhaba canımın içi!
¡ Hola mi amor!
Bu, Avusturya için yurt içi bir konu.
Es un asunto doméstico de Austria.
Bu Avusturya için ülke içi bir olay.
Este es un asunto nacional austriaco.
Birincisi, davadaki rakiplerim gibi, bunun Avusturya'nın ülke içi sorunu olduğuna hep inandım. Çözülmesi gerekiyor. Onun sınırları çerçevesinde.
Primero, al igual que mi oponente en este caso, pienso que este es un asunto nacional de Austria, que debe resolverse... dentro de sus fronteras.
- Onun içi gitme zamanıydı.
Era su hora.
Hafta içi sonuçları geldi.
Nos llegaron las mediciones.
Saha içi sayı kuralı.
Regla de elevado en el cuadrado...
Kafatası kırılmıştı ve bakınca içi görünüyordu.
Se había aplastado el cráneo, y podías ver el interior de su cabeza.
-... insanın içi kıpır kıpır oluyor.
- Qué emocionante.
Ekibimin önünde bu aile içi tartışmayı izlemeyi sevmedim.
No me gusta esa mierda doméstica frente a mí y mis amigos.
Evin içi kara küf dolu.
- ¿ Qué? La casa está llena de moho negro.
İçi içini yemek mi?
Repriman los sentimientos.
Bir çocuğun avuç içi kadar yumuşakmış gibi.
Pretende ser tan suave como la palma de un niño.
Telefonuna takarsan Ramsey tekrar çevrim içi olur.
Conéctalo a tu teléfono y Ramsey estará en línea.
Canımın içi.
¡ Dulzura!
"Zoraki kahkahalar ve içi boş sohbetlerden kaçındı."
" Ella evitó la risa forzada. Y las conversaciones insulsas.
Bu çantanın içi para dolu.
Mira, este maletín está lleno de dinero.
Burayı avcumun içi gibi biliyorum, zamanın olacak.
Conozco el edificio como la palma de mi mano. Tendrás tu tiempo.
Çevreleri katı buzla çevrili olsa bile içeride hücrelerinin içi sıvı haldedir. İnsanlardaki sorun bu miktarda bir antifriz bizi öldürebilir. İnsanları dondurmak işe yaramayacak.
esa cantidad si cualquier congelación nos mataría humanos congelación no va a trabajar pero para hibernar es posible que no tenga que descansar ese préstamo
Peki madem öyle, bu içi dolu sigara paketini alın ve...
Bien.
İçi personel dolu bir araba dışarıda bekleyecek.
Hay un auto esperando con todas las cosas.
İçi çamaşır suyu kokuyormuş.
En el interior huele a lejía.
Annen çevrim içi oldu mu?
¿ Tu mamá está en línea?
İçi de pamuk ve tavuskuşu tüyüyle dolu.
Y está llena de algodones y una cresta de pavo real.
İçi tıka basa para dolu.
Está lleno de dinero.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içiyorsun 16
içinde ne var 103
içiyorum 28
içiyor 24
içimde 57
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içiyorsun 16
içinde ne var 103
içiyorum 28
içiyor 24
içimde 57