English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ I ] / Içi boş

Içi boş Çeviri İspanyolca

499 parallel translation
Bir cüzdan, içi boş.
Un monedero, vacío.
Sessiz bir gürültü, içi boş bir şekil.
Ruido sin sonido, forma sin sustancia.
Şu içi boş mermiler bir çeşit ucuz hileydi.
Esos cartuchos de fogueo fueron un truco barato.
Ne olmuş? Oyununuzun içi boş. Biraz takviyeye ihtiyacı var.
Y además, esto está vacío, hay que amueblarlo.
Onun Barney gibi kalıcı birindense sizin tecrübeli ama içi boş cazibenize vurulmasına gönlüm razı olmaz.
- Odiaría verla dejando a alguien... estable como Barney y enamorándose de su experto y algo vacío encanto.
Sözler, bitirilmemiş işlerin içi boş kabuklarıdır.
Las promesas son huecos de acciones no realizadas.
Bu gece, size içi boş bir çorabın hikayesini anlatmak istiyorum.
Esta noche les contaré la historia de un calcetín vacío.
Adını onurlandırmak için içi boş anıtlara bir servet harcadım.
He gastado una fortuna para honrar su memoria con monumentos vacíos.
Bu gece, size içi boş bir çorabın... hikayesini anlatmak istiyorum.
Esta noche quiero contarles el cuento... de un calcetín vacío.
Bu içi boş sözleri sarf etmeyi bir kenara bırakırsan bu sohbetin özüne dönebiliriz.
Si deja de conversar puede que vayamos al grano.
Sadece içi boş çelik bir top, ama bizim için bir uçan daire.
Es sólo una bola de acero hueca, pero como si fuera un platillo.
Tek üretebildiğim içi boş sesler.
Todo lo que hago es arreglar sonidos huecos
Televizyonları, sigaraları var ama kafalarının içi boş.
Tienen un televisor y cigarrillos, pero están muertos del cuello para arriba.
Sence kanunları, içi boş bu tabanca kılıfı mı sağlayacak?
¿ Crees que aquí la ley está en una cananera?
Ama, içi boş bir sürü melomakarouno çok garip.
Pero muchas melomakarouno en un baúl vacío es muy extraño.
Sevmek ; içi boş bir kelime.
Amor... sí, qué gran palabra.
Evet, iri biri. Ama içi boş yağ torbası.
Sí, es grande, pero está gordo.
Göktaşının bir dış kabuğu var, içi boş.
Sí, señor. El asteroide tiene un casco externo hueco.
Onlar içi boş gölgeler.
Sombras sin sustancia.
O halde gezegenin içi boş.
- Soy de aquí. Entonces hay cavidades.
O içi boş altın halkayı, o değersiz süs eşyasını.
Este anillo de oro hueco, esta baratija sin valor.
Canlı anılar, içi boş üniformalar sergi için titizlikle paketlendiler.
Recuerdos vivos, uniformes vacíos. Todos cuidadosamente empacados para la exposición.
Fakat hep içi boş lakırtılar ediyorsun. Kafanda beyin namına hiç bir şey yok.
Pero eres como un mestizo cobarde y tonto, bruto y sin sesos.
Toprağa içi boş çelik bir silindir gömeriz.
Primero hundimos un cilindro de acero hueco en el suelo.
"İşte içi boş bir adam."
"Este tipo... tiene el estómago débil."
Kitapların içi boş.
Sus libros están vacíos
Silahın tamamı içi boş alüminyum tüplerden yapılacak. Birbirlerine vidayla tutturulacaklar.
Deberá estar compuesto por una serie... de tubos huecos de aluminio que encajan juntos.
Eğer bir ev, duygulu bir atmosferden yoksunsa en az birkaç duvarı aile gelenekleriyle kaplanmamışsa o zaman o ev, her zaman içi boş bir evdir.
Si el sentimiento del aura no se engancha a una casa... si la última de sus paredes no está construida con tradición familiar... entonces la idea de un hogar está vacía.
- çünkü içi boş, işte, bilirsin.
- porque está lleno de esto, ya sabes.
- Yani o mezarın içi boş mu?
¿ La tumba esta vacía?
Bu çok sıradan bir İngiliz şapkası. İçi boş. Bir hilesi yok.
Un sombrero de origen inglés sin doble fondo, sin trampa ni cartón.
- İçi boş bir gömleği nasıl kelepçeyeyim?
- ¿ A una camisa voladora?
İçi bos.
Está vacío.
Çantamın içi hala boş.
Este cocodrilo hace una semana que no come.
İçi boş.
Está descargado.
Bu meteor ya çok hafif, ki böyle bir şey olamaz, ya da içi bos.
O este meteoro es muy ligero, lo cual es imposible, o es hueco.
- İçi boş!
Está vacío.
Boş, tın tın. İçi bomboş.
Aquí dentro está el vacío.
İçi boş bir tenekeyi nerede görsem tanırım.
Sí que he comprendido. Y conozco a un fanfarrón cuando lo veo.
Son dakika ilgilerinin içi hep boş olur, ve sen de göstermekte samimi değilsin.
Las atenciones a último momento sobran, y para empezar, eres falso.
İşte burada. İçi boş, düz, küçük bir nokta.
Aquí hay una explanada en un hueco.
İçi boş.
Suena hueco.
İçi boş idiyse...
Si realmente estaba vacío...
İçi boş bir toplumdan bahsediyoruz.
Se habla de la civilización del ocio.
Noel'de küçük pabuçlarının içi bir daha hiç boş kalmayacak.
Más nunca te faltará nada en tu zapatito en Navidad.
İçi boş. Ama diğerlerinin hepsi...
Pero todos los demás...
Kadının boş günü pazar, hafta içi değil.
La mujer tiene su día libre en Domingo, no durante la semana.
İçi boş bir melodram.
De un melodrama hábilmente ideado.
Çamurlu su içip İçi boş bir kütükte Yatmayı yeğlerim
Prefiero beber agua turbia y morir en el destierro
Çamurlu su içip İçi boş bir kütükte Yatmayı yeğlerim Texas'ta kalmaktansa İt gibi davranılmaktansa
PAMPA, TEXAS julio, 1 936 y morir en el destierro que vivir aquí en Texas donde me tratan como a un perro.
- Bunun içi de boş.
- Tampoco en este cáliz hay ninguna.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]