Kahvaltınız Çeviri İspanyolca
546 parallel translation
Kahvaltınızı atlamayın sakın.
¡ No se salten el desayuno!
Kızlar kahvaltı... kahvaltınız...
Muchachas, su desa... su desa...
Kahvaltınız hazır.
¡ El desayuno!
Kahvaltınız!
¡ Su desayuno!
Oturun lütfen, kahvaltınızı edin.
Por favor siéntese y tómese su desayuno.
Günaydın. Kahvaltınızı getirdim.
Buenos días, le traigo el desayuno.
- Size kahvaltınızı verirken... günaydın diyebilir, siz de aynı şekilde karşılık verebilirsiniz. - Ama bir daha asla odama gelmemelisiniz.
Cuando sirva el desayuno diré buenos días, Srta. Irene y usted, buenos días, Godfrey, pero no entrará en mi cuarto.
Kahvaltınız yemek odasında hazır olacak küçük bey.
Su desayuno será servido en el comedor, señorito Harvey.
- Kahvaltınız birazdan hazır olur efendim.
- Su desayuno estará listo enseguida.
Kahvaltınızı yandaki bayan aldı.
La dama de al lado lo hizo.
- Kahvaltınızı böldüm galiba.
- Temo interrumpir el desayuno.
- Oturun ve kahvaltınızı yapın.
- Siéntese y desayune.
Bayan Jessica'ya yaptığım gibi size de kahvaltınızı getirdim.
Le traje el desayuno... como hago con la Srta. Jessica.
Bu sabahki kahvaltınızı ben hazırlayayım diyorum.
Pensaba que yo iba a preparar el desayuno esta mañana.
Peggy mutfakta, kahvaltınızı hazırlıyor.
Está en la cocina. Le está preparando el desayuno.
Kahvaltınızı bitirin, sonra otele gideriz.
Acabe su desayuno e iremos a su hotel.
Umarım kahvaltınızı zehir etmemişimdir.
Espero no haberle aburrido.
- Bu adamı tanıyan birisini bulursanız kahvaltınızı, öğle yemeğinizi ve akşam yemeğinizi de ısmarlayacağım.
- Le pagaré el desayuno... el almuerzo y la cena si encuentra a alguien que conozca a este hombre.
Kahvaltınız.
El desayuno.
Kahvaltınız, efendim.
Es su desayuno, señor.
Kahvaltınızı yapmıyor musunuz?
¿ Y tu desayuno?
Saygı değer efendim, kahvaltınız hazır.
Honorable señor, el desayuno ya está.
Kahvaltınızı yapın Bayan Williams devam edin.
Cómase su desayuno, señorita Williams. Continúe comiendo.
Bay Bridges, kahvaltınızı soğutmadan yiyin lütfen.
Por favor, señor Bridges, cómase el desayuno antes de que se enfríe.
Kahvaltınız hazır.
Tienes el desayuno preparado.
Kahvaltınız güzel miydi?
¿ Le ha gustado el desayuno?
Bay Vincent sabahleyin kaçta kahvaltınızı alırsınız?
Señor Vincent ¿ a qué hora quiere desayunar por la mañana?
Tüm kahvaltınız bu mu? Biraz gerginim.
¿ Es todo lo que toma para desayunar?
Bay Healy, kahvaltınızı şuraya koydum.
Sr. Healy, le he dejado allí el desayuno.
Kahvaltınız, Bayan Usher.
Su desayuno, srta. Usher.
Kahvaltınızı getirdim.
Le he traído el desayuno.
Kahvaltı alır mısınız? - Kahvaltı istemem.
Buenos días. ¿ Desayuno?
Kahvaltınız hazır!
Profesor, el desayuno.
Evet, efendim, fakat üç gündür kahvaltıda sadece bir bardak çay içiyorsunuz. Sağlığınız!
Sí, señor, pero hace tres días que sólo desayuna con una taza de té. ¡ Su salud!
Ama yarın sabah... rüyandan uyanacak olursan... ve kapının çalınıp açıldığını görürsen... orada elinde bir kahvaltı tepsisi tutan hizmetçi yerine... tutuklama emriyle bir polis olursa... yalnız olduğuna sevineceksin.
Pero mañana por la mañana, si te despertaras de tus sueños... y oyeras llamar a la puerta, y la puerta se abre, y allí, en vez de una doncella con la bandeja de desayuno... está de pie un policía con una orden de detención, entonces te alegrarás de estar sola.
Kahvaltı için geç kalmadınız mı?
Es un poco tarde para tomar el desayuno, ¿ no?
Ben hiçbir kız için bundan fazlasını söyleyemem. O da şu : Bir erkek kahvaltı masasında aynı kadınla üç uzun yıl oturmuşsa ve hala onunla evlenmek istiyorsa, o harika bir kızdır.
No conozco un mejor cumplido que podría hacerle a una chica cuando un hombre ha estado desayunando con la misma mujer durante tres largos años y aún quiere casarse con ella, se trata de una gran chica.
- Merhaba. - Kahvaltı için planlarınız nedir?
- ¿ Qué va a hacer para desayunar?
Bana kahvaltı ısmarlayacak mısınız yoksa hemen burada bir şeyler pişirmemi mi istersin?
¿ Iba a invitarme a desayunar... o quiere que le cocine algo aquí mismo en la mesa?
- Kahvaltı için hazır mısınız?
- ¿ Listo para el desayuno?
Kahvaltıya ne dersin? Korkarım, kahvaltısız kalacaksınız.
Me temo que no podremos desayunar.
Kahvaltı falan istemiyorum ve haklı olsanız bile bu anlattıklarınız umurumda değil.
No quiero desayunar ni hablar de eso, aun suponiendo que tenga razón.
Babanın kahvaltısı için pastırmamız yok.
No tenemos suficiente bacon para el desayuno de papá.
Her biriniz ayrı kahvaltı hazırlayacaksınız.
Cada una preparará un desayuno.
Sayın Kralımız erken bir kahvaltıya karşı çıkıyorsa üzgünüm.
Lamento que Su Alteza no quiera desayunar tan pronto.
Eunice ile kahvaltı yaptınız mı?
¿ Eunice y tú ya han desayunado?
Beni kahvaltıdan eden şu kız olmasın?
¿ No le dio mi desayuno a ella?
Kahvaltıyı saat kaçta yaparsınız?
¿ A qué hora toman el desayuno en su casa?
Eminim birçoğunuz, bütün o kahvaltı bulaşıkları birikmiş ve huysuz kocalarınız işe gitmeye hazırlanırken bunun hayalini kuruyorsunuz.
Apuesto a que todas sueñan con eso a veces cuando se acumulan los platos del desayuno. Esperando a que los esposos gruñones se vayan al trabajo.
Yarın, eylem öncesi, her zamanki gibi kahvaltı yapmayacağız.
Mañana, como acostumbramos, antes de la acción desayunaremos.
Ben bir dağ sıçanıyım. Kahvaltıda daha doyurucu bir şeyler almalısınız, efendim.
Tendría que desayunar algo más sustancioso.