English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kalmalısın

Kalmalısın Çeviri İspanyolca

1,615 parallel translation
Ve revirde kalmalısın.
Y tienes que quedarte en la enfermería.
O zamana kadar hayatta kalmalısın.
Debo sobrevivir hasta entonces.
Bırak gideyim! Eğer ölmek istemiyorsan, burada kalmalısın!
¡ Déjame ir! entonces mejor vete de aquí!
- Ve burada kalmalısın! - Yani?
¡ Tú estás huyendo y yo tengo que quedarme aquí!
Burada kalmalısın.
Tiene que quedarse aquí.
O halde burada kalmalısınız, sevgili Mary'nin odasını alırsınız.
Puede quedarse, dormirá en la habitación de Mary.
Sarayında kalmalısın.
Deberías estar en tu Palacio.
İşte bu yüzden kalmalısın.
Así será todo desde ahora.
biraz daha... uzun kalmalısın.
Pero creo que debes quedarte... quedarte un poquito más.
Tanrım! Bir an evvel hamile kalmalısın.
Tienes que quedar embarazada inmediatamente.
Sükûnet duasına kadar kalmalısın.
Quédate hasta el Rezo de la Serenidad.
Olduğun gibi kalmalısın ve...
Eres estupendo tal y como eres.
Şafağa kadar dışarıda kalmalısın.
Hay que esconderse hasta que amanezca.
Burada kalmalısın.
Debes quedarte aquí.
Sadece doğru fiyata bağlı kalmalısın, tamam mı?
Necesitas cumplir con el precio acordado.
Gitmem gerek. - Teşekkürler, ama kalmalısın.
- Deberías quedarte.
Bu yüzden sen ve çocuklar, velayet savaşı tamamlana dek her zaman dairenin benim tarafımdaki kısmında kalmalısınız.
Entonces tú y los niños deben permanecer en mi lado del apartamento en todo momento... hasta que la batalla de la custodia se resuelva.
Burda kalmalısın.
Debes esperar el final.
Burda mı kalmalısın?
¿ Tienes que quedarte aquí?
Etnik kökenden uzak kalmalısın.
Tienes que alejarte de tus raíces étnicas.
Bizimle kalmalısın.
Quédate con nosotros.
Gu bizimle kalmalısın.
- Quédate con nosotros.
Hayır, kalmalısın.
- No. Pero... debes quedarte.
Alarm durumunda kalmalısın.
Debes mantenerte alerta.
Kalmalısınız...
Tienes que...
Hayatta kalmalısın.
Debes continuar viviendo.
Hayatta kalmalısın.
Debes sobrevivir esto.
Benimle kalmalısın, tamam mı?
Debes permanecer conmigo, ¿ de acuerdo?
- Siz burada kalmalısınız.
Perdón, pero ustedes tienen que quedarse aquí.
Gelip bende kalmalısın.
Está bien. Puedes quedarte en mi casa.
Çaya kalmalısınız. Ve bana Kellynch'den haberler vermelisiniz.
Deben quedarse para el té... y para contarme noticias de Kellynch.
- Belki de evde kalmalısın
Quizá deberías quedarte aqui adentro.
Ayrıca, sende kalmalısın, anne.
Tú también tendrás que quedarte, madre.
Kargaşa ortamı oluşabilir, ama siz sakin kalmalısınız.
Puede desatarse el infierno, pero usted tranquilo.
Babanla ilgili olaylar son bulana dek gelip bizimle kalmalısın bence.
De acuerdo, mira, creo que lo que tendríamos que hacer es que vengas a quedarte con nosotros hasta que las cosas se resuelvan con tu padre.
Korkularınızı yenmek istiyorsanız, onlarla baş başa kalmalısınız.
Si quieres conquistar tus miedos, debes enfrentarlos.
Baş başa kalmalısınız.
Enfréntalos.
Babanızla kalmalısınız.
Deben quedarse con su padre.
Ayakta kalmalısın, hadi. Titremeyi bıraktın.
Despierta, deja de temblar.
Hadi. Hadi, benimle kal ; benimle kalmalısın.
Vamos, debes quedarte conmigo.
Elinden geldiğince böyle kalmalısın.
Debes seguir siéndolo mientras puedas.
Sen burada kalmalısın. Onunla ilgilenmelisin.
Pero tienes que quedarte aquí y cuidar de ella.
Büyükanne, kalmalısın.
Abuela, deberías quedarte.
Benimle kalmalısın.
Tienes que quedarte conmigo. ¿ Me escuchas?
Söz veriyorum, ama benimle kalmalısın, tamam mı?
Lo prometo pero debes quedarte conmigo, ¿ de acuerdo? No me dejes.
- Kim, bana güveniyor musun? - Bütün personel sığınıklara inmeli ve orada kalmalı. - Evet ama...
Kim, ¿ confía en mí?
- Haklısın. Sunset'te kalmalıydık.
De acuerdo, vale, deberíamos quedarnos en el Sunset.
Bir kadının belirli bir meziyeti varsa örneğin, derin bir zekâya sahipse, o meziyet, derinlerde bir sır olarak kalmalıdır.
Si una mujer posee una particular superioridad, por ejemplo, una mente profunda,... es mejor mantenerlo como un profundo secreto.
Hamile kalmalısın.
Deberías tener uno.
- Ahmed, burada kalmalısın.
- Chico, deberías quedarte.
Bu olayın dışında kalmalıydım.
Debería haberme quedado fuera de esto. Tienes razón.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]