Kayboldu Çeviri İspanyolca
7,998 parallel translation
O zamandan beri birkaç insan kayboldu, yani bu biraz garip.
es un poco extraño.
Nasıl o kadar çabuk ortadan kayboldu?
¿ Cómo desapareció tan rápido?
İlk başta şu kulübe olayı, şimdi de Nina mı kayboldu?
¿ y ahora Nina se perdió?
Zaten birimiz kayboldu.
Ya se perdió alguien.
10 milyon karatlık elmas kayboldu.
Se perdieron 10 millones de quilates en diamantes.
Artik yok, sonsuza dek kayboldu.
Se fue para siempre.
Kız arkadaşım mola yerindeyken kayboldu ve orada sadece siz adiler vardınız.
Mi novia estaba en la estación y ha desaparecido, y ustedes, cretinos, eran los únicos que andaban por ahí.
Günün birinde ortadan kayboldu ve bir daha geri dönmedi.
Un día, él simplemente desapareció, nunca regresó.
Normalde size katılırdım Bay Yengeç ama bu kez doğru söylüyor. Bir anda kayboldu!
Generalmente estaría de acuerdo, pero es verdad, ¡ desapareció!
Çok isterdim ama formül kayboldu.
Eso quisiera, pero la fórmula desapareció.
Oğlum kayboldu. Onu tanıyor musunuz?
Esta desaparecido. ¿ Lo conocen?
Pekala, beyler. Martin kayboldu.
Bien, caballeros, Martín está desaparecido.
10 Tahsildar bir gecede kayboldu.
Han desaparecido 10 Recaudadores durante la noche.
Efendim, 10 Tahsildar bir gecede ortadan kayboldu.
10 Recaudadores han desaparecido de repente "
Dengem kayboldu sanki.
Me parece que se perdió el equilibrio.
Çok soğuk! Birkaç gündür Güneş nereye kayboldu?
Que frío. ¿ Dónde está el sol de los otros días?
Kontrolden çıktı ve bir uçurumun üzerinde gözden kayboldu.
Rodó sin control, desapareciendo tras el monte.
Sonra gözden kayboldu.
Y le perdí de vista.
Nereye gitti? Nereye kayboldu?
¿ Adónde ha ido a parar?
Ama Litvenko birden ortadan kayboldu ve bir daha bulunamadı.
Pero Litvenko había desaparecido y ni siquiera él podía encontrarlo.
Patlamada tüm veriler kayboldu Giriş engellendi
La temperatura ambiente es muy alta.
Hristiyanlarla savaşıyordu ülkesinde, daha sonra ortalıktan kayboldu 90 lı yıllarda Kolombiyalı savaşçılarla tekrardan ortaya çıktı.
Participó en la Guerra Civil en el lado de la Iglesia de Dios y desapareció. Allá por los años 90 y llevado a las organizaciones militares colombianas.
Hepsini bitirdikten sonra bir süreliğine ortadan kayboldu.
Se lo acabó todo y desapareció durante un rato.
Kayboldu.
Desaparecido.
Birdenbire, Margherita ortadan kayboldu.
Y en un cierto momento Margherita desapareció.
Hiç kesin bir özdeşbaskı olmadı çünkü ortaya çıktıktan sonra kayboldu, ama... Ama bir çeşit gravür ya da bir çeşit iz olduğunu...
Nunca hubo una reproducción exacta porque desapareció después de la presentación, pero recuerdo que había un grabado o algún indicio de...
- Kim kayboldu?
¿ Quién ha desaparecido?
O parça kayboldu.
Esa parte está perdida.
Seni kaybettiğimizde tıbbi değerlerin de kayboldu.
Hemos perdido a Médica, cuando te perdimos.
Çantam kayboldu.
Mis bolsas se han perdido.
Bunu müteakip orta sınıf kayboldu.
Y sigue a la desaparición de la clase media.
Haiti'ye gönderilen ikici el giyim maddesi miktarı arttığı için, Yerel Tekstil Sanayi kayboldu.
Como la ropa de segunda mano que llega a Haití ha aumentado, la industria textil local ha desaparecido.
Büyük şirketler kar odaklı olunca insan hakları, çevre, işçi hakları tamamen kayboldu.
Cuando todo se concentra en la obtención de beneficios para las grandes empresas, vemos que los derechos humanos, el medio ambiente, los derechos laborales se pierden por completo.
Masuo hayatından kayboldu gitti ve ben geldim. Bir kitap olarak.
Matsuo desapareció de su vida, y yo llegué en forma de libro.
- Burada kalan kadın anahtarları vermişti, ortadan kayboldu.
- Sí, la mujer que me dejó las llaves desapareció.
Ne demek kayboldu?
¿ Qué quieres decir con que desapareció?
- Yine mi kayboldu?
Vale.
Ondan kısa bir süre sonra, mavi ruh, ormanın içinde kayboldu.
y poco despues, el espiritu azul se desvanecio en el bosque.
Çok tuhaf bir mesaj bırakıp ortadan kayboldu.
Dejó un mensaje muy raro y desapareció.
- Ama köpeğim kayboldu diye mi ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz?
¿ Pero mi perro desaparece y dan vuelta la ciudad para encontrarlo?
Bu Lunar Lander 1982'de kayboldu.
Este vehículo de alunizaje se perdió en 1982.
Tüm ruhlar kayboldu biri hariç.
Todas las almas se han perdido... excepto una.
Bizi burada tek bırakıp ortadan kayboldu.
Él desapareció y nos dejó a todos solos en esta feria para competir.
Dağ nereye kayboldu?
¿ Puedes ver la montaña en algún lugar?
Dedesi Prosper Franklin bir başka değerli bilim insanı ortadan kayboldu.
Prosper Franklin, otro preciado científico, ¡ desaparecido!
Bir bilim insanı daha gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.
Otro científico ha desaparecido misteriosamente.
Roma'da bir tane daha bilim insanı kayboldu.
Otro científico desaparecido, en Roma.
Gözden kayboldu. Yerini sorma bile, hiçbir fikrim yok.
No me pregunte adónde, no tengo ni idea.
Kızım kayboldu.
Mi hija desapareció.
Ortadan kayboldu sanki.
Por lo visto desapareció.
Dakota bir süre önce ortadan kayboldu ve Cyrus'un bir şey yaptığını biliyorum.
Dakota desapareció hace un tiempo, y solo sé que Cyrus hizo algo.
kayboldum 90
kaybolduk 72
kayboldular 25
kaybol 495
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolmuş 47
kaybolun 67
kaybol gözümün önünden 18
kaybolduk 72
kayboldular 25
kaybol 495
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolmuş 47
kaybolun 67
kaybol gözümün önünden 18