Marcellus Çeviri İspanyolca
323 parallel translation
- Marcellus nerede?
¿ Dónde está Marcellus?
Evet, Marcellus biliyordu.
Sí, Marcellus lo sabía.
Marcellus bana yalan söyledi.
Marcellus me mintió.
Horatio'yla Marcellus'a rastlarsan çabuk olsunlar, nöbete geleceklerdi.
Si te topas con Horacio y Marcelo, mis compañeros de guardia,... diles que aviven.
Sen de sevgili Marcellus.
Bienvenido, Marcelo.
Daha dün gece, şu karşıki yıldız, kutbun batısında şimdi ışıldadığı yere geldiği sıra Marcellus ve ben, saat biri vururken- -
La pasada noche,... cuando aquella estrella al oeste del polo hubo recorrido el cielo hasta donde ahora brilla,... Marcelo y yo oímos dar la una.
Durdur şunu, Marcellus!
Detenedle, Marcelo.
Dost diyelim birbirimize. - Marcellus.
Cambiaría ese título con vos.
Marcellus, beni tüm Roma'nın alay konusu yaptığının farkında mısın?
¿ te das cuenta de que me has convertido en el hazme reír de roma, marcelo?
Marcellus Gallio.
Marcelo galio.
Seni görmek ne güzel, Marcellus.
Qué bueno verte, marcelo.
Bu hiç de hoş değil, Marcellus.
No eres muy halagador, marcelo.
Bu senin için önemli mi, Marcellus?
¿ te importaría a ti, marcelo?
Geliyor, Marcellus.
Allí viene, marcelo.
- En azından açık sözlüsün, Marcellus.
- Al menos eres sincero, marcelo.
- Marcellus, dostum musun değil misin?
- Marcelo, ¿ eres mi amigo o no?
- Biliyoruz, Marcellus.
- Lo sabemos, marcelo.
Marcellus bize Kaligula'yla tartıştığını söyledi...
Marcelo. Ella nos dijo que tú y calígula discutieron...
Marcellus.
Marcelo.
- Marcellus.
- Marcelo.
Marcellus, sen benim tek oğlumsun.
Marcelo, eres el único hijo que tendré.
Dayanmaya çalış, Marcellus.
Trata de soportarlo, marcelo.
Neyin var, Marcellus?
¿ qué te pasa, marcelo?
Ne var, Marcellus?
¿ qué te pasa, marcelo?
- Marcellus?
- ¿ marcelo?
Hayır, Marcellus.
No, marcelo.
- Lütfen, Marcellus.
- Por favor, marcelo.
Yonatan, bu... Caius Marcellus. Nasılsın, Yonatan?
Jonatán, éste es... cayo marcelo. ¿ cómo estás, jonatán?
Buraya neden geldiğini biliyoruz, Marcellus.
Sabemos por qué estás aquí, marcelo.
Bunu neden yapıyorsun, Marcellus?
¿ por qué debes hacerlo, marcelo?
O büyücü değildi, Marcellus.
No era hechicero, marcelo.
Ne demek istedin, Marcellus?
¿ qué quieres decir, marcelo?
Kimse seni tutmuyor, Marcellus.
Nadie te retiene, marcelo.
Marcellus?
¿ marcelo?
Cesaretini kaybetme, Marcellus.
No te descorazones, marcelo.
Kabul et, Marcellus.
Hazle frente, marcelo.
Marcellus Gallio, Roma Tribünü.
Marcelo galio, tribuno de roma.
Ya sen, Marcellus?
¿ y tú, marcelo?
Marcellus, bana söylemek istediğin bir şey var mı?
Marcelo, ¿ hay algo que quieras decirme?
Söyle bana, Gallio'lar değerli oğulları Marcellus'dan bir haber aldılar mı?
Dime, ¿ qué noticias tienen los galio de su valioso hijo marcelo?
- Marcellus olamaz. - Bundan dolayı sana, ailesine ve arkadaşlarına gelmedi.
- Por eso no ha venido a verte a ti, o a su familia y amigos.
- Marcellus onlardan biri, elebaşıları.
- Es uno de ellos, un cabecilla.
Marcellus'un kişisel kölesini hatırladın mı?
El esclavo personal de marcelo, ¿ recuerdas?
Marcellus.
Es marcelo.
Sen Marcellus'u görmüşsün.
Has visto a marcelo.
Marcellus, bana anlattığın çok güzel bir hikaye ama gerçek değil.
Marcelo, lo que me contaste es una bella historia, pero no es verdad.
Sen kal, Marcellus.
Quédate, marcelo.
Zamanım yok, Marcellus, dinle.
No tenemos mucho tiempo, marcelo, escucha.
- Marcellus biliyor muydu?
¿ Marcellus lo sabía?
- Marcellus neyi biliyor muydu?
¿ Marcellus sabía qué?
İki gece üst üste bu arkadaşlar, Marcellus ve Bernardo, nöbet tutarken gecenin ölü saatlerinde bir şey görüyorlar.
Por dos noches,