Mümkün Çeviri İspanyolca
31,723 parallel translation
Çok fazla gürültü var, içine cep telefonu sinyali eklenmiş ufak bir amatör telsiz frekansının yerini bulmak mümkün değil.
Demasiado ruido, imposible localizar una pequeña frecuencia de radioaficionado con una señal celular ajustada dentro de él.
Evet demesi mümkün değil.
No hay manera que te diga que sí.
Sence benim kadar dağılmış birinin ayık kalması mümkün mü?
Crees que sería posible para alguién echado a perder permanecer sobrio?
Mümkün.
Puede ser.
Mümkün değil.
Imposible.
Evet, mümkün.
Muy posible.
Bu nasıl mümkün olabilir ki?
¿ Cómo es que eso puede ser posible?
Yarışmaya zamanında hazır olabilmenin tek yolu, robot takımının : okuldan önce, öğle tatilinde, okuldan sonra, boş zamanlarında, hatta geceleri 7 / 24 çalışmasıyla mümkün.
La única forma de que estemos listos a tiempo para la competición es si el equipo de robótica trabaja 24 / 7 : antes de la escuela, durante el almuerzo, después de la escuela, en horas libres, incluso de noche.
Üzgünüm ama pek mümkün görünmüyor.
Lo siento. Es muy improbable.
Bu nasıl mümkün...
¿ Cómo es esto posi...?
Bu nasıl mümkün olabilir?
¿ Cómo es posible esto?
Annem ve babam da burada yaşadı. Yaratıldığım yeri anlamadan beni anlamanız mümkün değildir.
Mis padres vivieron aquí en esta tierra y usted no me puede entender sin comprender dónde fui creado.
Yüzlerini Mekke'ye dönerek saf tutuyorlar. Saflar mümkün olduğunca çok sıkı olmalı.
Así que empiezan alineándose y mirando hacia la Meca y las hileras son todas compactas.
Senden bu dünyayı mümkün olduğunca tetkik etmeni istiyorum.
Necesito que explores este mundo tanto como te sea posible.
Daha genç yaşlarda böyle bir karakterinizin olması mümkün olabilir mi acaba?
Jackie Black. ¿ Es posible que este personaje estuviera presente antes, cuando era más joven?
Mali açıdan pek mümkün değil.
No es - No es posible financieramente.
Tanrım, bazen böyle konuşmaların nasıl mümkün olduğunu merak ediyorum.
Cielos, a veces me pregunto cómo el discurso racional siquiera es posible.
Bakın.. bundan sonra burada olanları görmen mümkün değil.
No podrá soportar lo que acontecerá aquí.
O'nu görmeniz mümkün olmayacak.
No podrá verlo en ese estado.
Bu nasıl mümkün olabilir?
¿ Cómo puede ser?
Aslında oldukça mümkün.
Es bastante justo, de hecho.
Bu nasıl mümkün olabilir?
¿ Cómo puede estar sucediendo esto?
Olamaz. Bu mümkün değil.
No, esto no puede estar sucediendo.
Duymamam mümkün değil çünkü aboneyim.
Es difícil no saberlo porque aún estoy suscrito.
Şey. dinlesene pazartesi evrakları gönder ben de mümkün olduğunda en kısa zamanda avukatlarıma inceleteyim.
Uh, hey, escucha. Enviame el papeleo el Lunes y haré que mis abogados lo vean ASAP ( Tan pronto como sea posible )
Benim için sırada yer tutuyormuşsun gibi davranmamız mümkün mü?
¿ Puedes pretender que me estas guardando el lugar en la fila?
Tabii ki de hepimiz için riskli ama yine de mümkün, değil mi?
Claro que hay un riesgo para todos nosotros, pero es posible, ¿ verdad?
- Bu mümkün değil.
- Eso es imposible.
... Mümkün olamaz...
No puede estar...
Bu Almanya için mümkün olmayabilir.
¿ Y eso no es posible en Germania?
Bu fotoğrafın bir kopyasını almam mümkün mü?
¿ Puedo tener una copia de esta foto?
Veya bu melez böcekten gelen frekans nedeniyle olmuş da olabilir. Bu da mümkün değil mi?
O la frecuencia de este bicho híbrido estaba causando retroalimentación. ¿ Es eso posible?
Efendi Bruce, o şeyden mümkün olduğunca çabuk kurtulmalıyız.
Amo Bruce, debemos deshacernos de esto lo antes posible.
Hayır, hayır, mümkün değil.
No, no, no es posible.
Mümkün değil.
Absolutamente no.
- Mümkün değil.
Eso es imposible.
Bu da doğrudan Savitar'la konuşmamızı mümkün kılacak.
Y eso nos permitirá hablar directamente con Savitar.
Ama bunun mümkün olmadığını biliyorum.
Pero sé que eso no es posible.
Gücüne yeniden kavuşmanın mümkün olduğunu bildiğim gibi.
Pero también sé que es posible recuperar tu fuerza. Que los dos podemos.
- Korkarım ki bu artık mümkün değil.
Me temo que eso no es posible. Pero lo es.
- Mümkün ama. İki çocuğum yanımda birlik olmuşken babanız doğru yolu bulmak zorunda kalacaktır.
Con mis dos hijos a mi lado, un frente unido, tu padre se verá forzado a atender a razones.
Gallagher usulü uğurlama partisi olmadan gitmen mümkün değil.
Bueno, no te vas a ir sin una fiesta de despedida a lo Gallagher.
Çamaşır yıkarken birilerini ayartabilmen mümkün mü?
¿ Intentarías ligar con alguien mientras haces la colada?
Burada belirgin bir kafa travması geçirdiğiniz yazıyor. Bu mümkün ama bundan şüpheliyim.
Bueno, aquí dice que ha sufrido un traumatismo craneal severo, así que es posible, pero lo dudo.
Hayır, mümkün değil.
No. No puede ser.
Garrett'ın geçerli bir lisansı olması mümkün değil.
Es imposible que Garret tenga un carnet vigente.
Ayrıca bu Sophie için de mümkün sentetikler arasındaki sınırlar ile insanlar arasındaki sınırlar bir şekilde bulanıklaştı.
Es posible que para Sophie, los límites entre lo que se considera sintético y lo que se considera humano, de alguna manera se hayan diluido.
Sanırım bu mümkün.
Bueno, es posible, supongo.
Bilmek mümkün değil.
No hay manera de saberlo.
Mümkün olan nedir?
¿ Qué es posible?
Bu nasıl mümkün olabilir, abi?
¿ Cómo es posible, hermano?
mümkünse 99
mümkün değil 606
mümkün mü 51
mümkün olduğunca çabuk 29
mümkündür 61
mümkünatı yok 34
mümkün olabilir 18
mümkün değil 606
mümkün mü 51
mümkün olduğunca çabuk 29
mümkündür 61
mümkünatı yok 34
mümkün olabilir 18