Nasır Çeviri İspanyolca
16,599 parallel translation
Nasıralı'ya da biraz merhamet et. Bacaklarını kır.
Tenga un poco de piedad del nazareno... y rómpale las piernas.
Gece uyurken, Nasıralı'nın kudurmuş havarileri tarafından saldırıya uğradık.
Mientras dormíamos, nos atacaron los discípulos salvajes del nazareno.
Belki de rahiplerin dediği gibi, havariler Nasıralı'nın cesedini büyüyle çalmışlardır. Belki hikâyemiz doğrudur.
Quizá los discípulos del nazareno se lo robaron con magia, o... quizá nuestra historia sea verdad.
... nasır kesiyor olsanız, ellediğiniz ayağın kime ait olduğunu bilmek istersiniz.
Si quitara callosidades, me gustaría saber en qué pies tendría que hacer mi trabajo.
Şu fırını nasıl soyacağını anlatmamı ister misin?
¿ Quieres que te diga cómo atracar la panadería?
Nasıl savaşır mıyım?
Pelear por ti, ¿ cómo?
Ama doğruyu söylemek gerekirse bu işler burada nasıl yapılır, hiçbir fikrim yok.
Pero a decir verdad, no tengo... idea de cómo se hace esto en el Reino de Arabia Saudita.
Sayın Heimdahl, bu ağır suçlamalara nasıl cevap vereceksiniz?
Sr. Heimdahl, ¿ cómo respondería a estos serios alegatos?
Yaratılışı araştırır isek nasıl oluştuğunu keşfeder isek onun harikalığına zarar verir mi?
Si exploramos el misterio de la Creación y descubrimos cómo funciona ¿ anulamos lo maravilloso que es?
Nasıldır bilirim.
Mira. Sé lo que se siente.
Sırf farklısın diye arkadaşlarını kaybetmek nasıldır biliyorum.
Sé lo que es perder a tus amigos, porque eres diferente.
Beni nasıl elde edeceğini bilir, çünkü vücudumu tanır.
Él sabe cómo conseguirme, porque conoce mi cuerpo.
Bana güvenin beyler. Bu adamlar nasıl çalışır bilirim.
Créanme, caballeros, sé cómo trabajan estos tipos.
Yalnız kalmak nasıldır bilirim.
Sé lo que se siente estar solo.
Biz unutsaydık nasıl cezalandırılırdık, düşünebiliyor musun?
Si nosotros olvidamos algo, nos darían una paliza.
Buna nasıl alışır insan?
¿ Cómo te acostumbras a eso?
Oraya nasıl geldiğini bilmiyorsundur sanırım?
¿ Supongo que no sabes cómo terminó allí?
- Nasıl yakınlaştırılıyor?
- ¿ Tiene acercamiento? - Claro.
İçinizden hangi geri zekalı nasıl düğüm atılır unuttu?
¿ Quién de ustedes, tontos, olvidó hacer un nudo corredizo?
- Bu durum nasıldır bilirim.
- Yo sé lo qué es el abuso,
Etrafını tamamen sardığında, nasıl iyilik yapabileceğini görmen zorlaşır.
Entonces es difícil de ver que bien puedes hacer. Cuando estás rodeado de eso.
Gözlerini kapatmaktan korkmanın, kendi zihninde tutsak olmanın... nasıl bir duygu olduğunu bilemezsin. Sabırlı olmalısın, o kadar. Hayır.
Debes ser paciente.
Şimdiye kadar istediğimizi nasıl yaptırıyorsak öyle. Kendi fikri olduğunu düşündürerek.
De la manera en que siempre logramos lo que queremos hacerla creer que es su idea.
Siz mankafalara bu iş nasıl yapılır göstermek için geldim.
Solo vine a mostrarte cómo se hace esto.
Ama sporcu olmak nasıldır, bilirim.
Pero sí sé lo que es ser un atleta.
Oyunlardan evvel bizimle işbirliği yapmanız Amerikan Olimpiyat Komitesinin gözünde nasıl algılanır?
¿ Cómo quedaría la Asociación Olímpica de EE. UU. Si se supiera que colaboraron con nosotros antes de los juegos?
Biz de kolun nasıl kırıldığını merak ederdik.
Y nos preguntábamos cómo es que el brazo se quebró en primer lugar.
- Bu işler nasıldır bilirsin.
- Ya sabes cómo es.
Aptal nasıl oynanır bir örnekle göstermesi iyi oldu.
Fue amable de su parte mostrarnos como hacer el tonto con un ejemplo.
Ama sanırım hiçbir zaman senin gibi birini benim gibi biri nasıl tavladı anlayamayacağım
Pero creo que nunca voy a entender cómo alguien como yo pudo conseguir estar con alguien como tú.
Bak, şu işi bir halledelim nasıl istersen öyle çağırırım seni.
Si sobrevivimos a esto, te llamaré como quieras.
Sanırım düşündüm Nasıl hissettiğimi biliyordun
Supongo que pensé que sabías lo que siento.
Nasıldır bilirsin.
Ya sabes cómo es.
Biraz zor olacak, bu nasıl kullanılır bilmiyorum.
Es un poco difícil, porque no sé como usarlo.
Ölü çocuklar, hamile kadınlar batmakta olan gemide doğuran ve kordonu hala bağlı olan analar görmeye nasıl alışılır ki?
Cómo acostumbrarse a ver niños muertos, mujeres embarazadas, mujeres que darán a luz durante naufragios, cordones umbilicales siempre atados.
Hemen. Polisleri çağırıp beni nasıl benzettiğini göstermeden önce.
Ahora, antes de que llame a la Policía y le muestre cómo me golpeaste.
Evlisin ve eski sevgilinle tekrar ilişki kuruyorsun ki bu insanın aklı başında değil. Bir tahtası eksik ve nasıl derler bilirsin ağır zihinsel ve duygusal rahatsızlıkları, sorunları olan ve konuştuğumuz tüm bu saçmalıkları yapan biriydi.
Sí, estás casado y te involucraste con una ex amante que debiste saber no estaba bien a quien le faltaba un jugador en la cancha, como dicen con profundos disturbios mentales y emocionales y problemas y toda esa sensiblería de que se habla.
Nasıl cezalandırıyor?
¿ Cómo te castigan?
Sana komedi nasıl yapılır göstereceğim.
Te mostraré qué tan divertida es esta mierda.
Tahta kurusu ısırığı nasıl görünüyor?
¿ Qué sabes sobre el aspecto de la mordedura de chinches?
Hayır. Nasıl?
No. ¿ Cómo?
Aslında, en kritik zaman kapıyı açıp sana baktıları an kırılma noktasıdır. 'Çünkü o andan itibaren onları görürsün onların hareketlerine bakıp, iyi anlayıp, onları çözmen gerekir. Karşılarında nasıl bir adam olmasını istiyorlarsa öyle olmalısın.
Básicamente, ni bien abren la puerta y te miran, ese es el momento crítico, el momento decisivo, pues en ese segundo debes trabajar con ellos, leerlos, poder identificarlos y entenderlos, determinar el tipo de persona que ellos quieren en su vida.
Hayır. Nasıl birşey?
- No. ¿ Cómo es?
Nasıl yaşamak istediğini biliyordu. Bunu kabullenemedi, sanırım.
Y sabía cómo quería vivir, así que... mi padre no podía aceptar eso, supongo.
Gerçek kardeşimin ve annemin bütün hayatlarını beni arayarak geçirdiklerini bilmek nasıldır sence, hiçbir fikrin var mı?
¿ Tienes idea de lo que se... siente saber que mi verdadero hermano... y mi verdadera madre han pasado... cada día de sus vidas buscándome?
- Hem de nasıl alırım.
Sí que puedo.
Dünyanın etrafında gece gündüz çalışan merkezi istihbarat teşkilatı olmadan, nükleer savaş, terör ve siber saldırılarına karşı kendimizi nasıl savunabiliriz?
¿ Cómo podemos defendernos de las guerras nucleares, ataques terroristas, ataques cibernéticos, sin una interfaz centralizada que trabaje... alrededor del mundo de día y de noche?
Bir kampanya nasıl kazanılır bilir misiniz?
¿ Saben cómo se gana una campaña?
Bazı insanlar nasıldır, bilirsin.
Ya sabes cómo son algunos.
Birisi nasıl hissettiğinde, senden yararlanır mı?
¿ Qué se siente cuando alguien se aprovecha de ti?
Kartalı nasıl çağırıyorsun?
¿ Qué gritas para llamarla?