Niyet Çeviri İspanyolca
1,219 parallel translation
Brock Landers silah kullansa bile bunu sadece iyi niyet için yapar.
Si Brock Landers tira de pistola, lo hace por una buena causa.
Dostlarım, Tennesse'liler, alçakgönüllülükle size hizmet eden şahsıma iyi niyet ve güvenle teslim edilmiş olan bu zengin topraklara ulaşmak için ormanı ve dağı aşmış olan büyük öncülerin evlatları.
Mis amigos, mis compañeros de Tennessee, hijos e hijas de los grandes pioneros que se abrieron paso a través del bosque y la montaña para encontrar esta tierra rica, a la que han dado su buen corazón y confianza... en mí, su humilde servidor.
İyi niyet mi? Elçilerimize bir yemek verebiliriz.
Pensé en una cena para nuestros embajadores.
Ama "Satma ve niyet." kısmı iftira.
falsamente acusada de distribuir.
Lyi niyet karsilikli olmali.
Les ayudas, te ayudan.
" Lyi niyet göstergesi olarak bir çocuğu serbest bırakacağım.
" Como gesto de buena voluntad, soltaré un niño.
Tamam mı? Sen de bana iyilik yapmalısın. İyi niyet göstermelisin.
Muéstrame tu buena fe.
Konuklara iyi niyet dileklerini ileten beyefendi.
Al señor que invita a todos a participar.
İyi niyet ihracatı olarak düşünün.
Considérelo un gesto de cortesía nacional.
Doymaz bir kötü niyet rehberlik ediyor ve düşünebildiğimizden daha da güçlüler.
Más antigüos que la historia y más poderosos de lo que imaginamos... Guiados por insaciable maldad.
İyi niyet mi? İyi niyetli taraf siz mi oldunuz?
¿ Toman la posición de buena fe?
- İyi niyet güden.... çünkü sana belirli bir kötülük dilemiyorum.
- Contemporáneo. - Yo benevolente porque no te deseo ningún mal.
Ve tüm zaman bağlı kaldın, hiç terslik hissetmedin... saklanmış bir konu, zararlı bir niyet?
¿ Nunca intuyó nada negativo? ¿ Ni una intención oculta o destructiva?
Onu geçitten iyi niyet göstergesi olarak geri göndermeyi bile düşünebiliriz.
Aunque lo dejáramos regresar por el Stargate como un gesto de buena fe, pienso que sería un error.
Bu ödemeler Bayan Sim'e iyi niyet jestimiz.
Estos pagos son un gesto de buena voluntad a la Sra. Sim.
- Ha doğru evet tıpkı, kabinin içimizdeki iyi niyet ve ekip çalışmasından oluşan bir şey olması gibi.
Sí, sí. Puede que la cabaña sea un lugar dentro de nosotros creado por el trabajo en equipo.
Sana iyi niyet gösteriyorlarsa, bu onların bileceği iş.
Si te permiten pegarte a ellos, ése es su problema.
Buradaki asıl niyet beni uygunsuz bir duruma sokmaktır.
¿ Puedo oírlo? No. La intención de esta moción es colocarme bajo una nube de ineptitud...
Üstad bu Savaşçı Klanımızın yapmış olduğu bir iyi niyet, saygı ve güç göstergesi.
Amo, ésa es la tradición de la Casta Guerrera un gesto de fuerza y respeto.
Fakat çoğu Sovyet lider ona, bu konuda katılmıyordu ve iyi niyet gösterisi yapmak durumunda olduğumuzu ayrıca Avrupa'da görüşmelere başlamamız gerektiğini düşünüyorlardı. "
Pero la mayoría de los líderes soviéticos no estaban de acuerdo con él y creían que teníamos que hacer un gesto de buena voluntad y comenzar las conversaciones en Europa. "
- Kötü bir niyet yoktu, Squeak.
- Fue sin querer, Squeak.
İtiraz ediyorum. "Niyet" yasal bir terimdir.
Objeción. "intención" es un término legal.
Tanığı yanıltarak, karşı konulamaz tek isteği duvar meselesini halletmekken "niyet" kelimesini kullandırtmaya çalışıyor.
Está tratando de engañar al testigo. El sólo quería brincar más alto que el muro. - No tenía control...
Ve ebeveyn gibi, çocuk da bazen iyi niyet ve korkuyla eziyet edebilir.
Y como el padre, puede castigar con la mejor intención... y falla.
Delenn konusundaki yardımım bir iyi niyet göstergesidir.
Si le devuelvo la vida de Delenn, será un acto de caridad y nada más.
Kar kadar saf bir niyet.
Pura venganza.
Erotik niyet kurabiyesi.
Galletas de la fortuna eróticas.
Babam derdi ki, "Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir."
Según mi padre, el infierno está lleno de gente con buenas intenciones.
İyi niyet belirtisi olarak, giydiğiniz cihazları iade ediyoruz.
Como demostración de buena fe, les devolveremos los dispositivos.
Şimdi iyi niyet göstergesi olarak...
Y para probar que no hay resentimientos...
- Ben bir iyi niyet elçisiyim.
- Soy embajador de buena voluntad.
Bütün niyet ve amaçlara göre, bu bir başarıdır.
Para todas las intenciones y objetivos, esto es un éxito.
Bazen iyi niyet yeterli olmuyor.
A veces las buenas intenciones no son suficientes.
Ancak tıbbi niyet ve amaçlar için, bu öğrenme sürecinde katedilecek hala mesafeler var. O artık yavaş yavaş gören bir insan haline geliyor. - Hey!
Y aunque aún hay mucho por recorrer en su proceso de aprendizaje... a efectos prácticos y médicos... se esta convirtiendo en una persona vidente.
Niyet mektubu mu?
¿ Quieres una declaración de intenciones?
Niyet etmem gerektiğini söyledi.
Me dijo que pidiera un deseo.
Niyet.
La intención.
Bence seksi bu kadar ilgi çekici kılan ; niyet ve sebep, Dawson.
Creo que el motivo es lo que hace el sexo interesante.
- Niyet ve amaç hakkında dediklerini düşünüyordum da... Aşk, acı şehvet, dikkat dağıtma hakkında...
Pensé lo que dijiste sobre el motivo el amor, el dolor, el deseo y la distracción.
Bu bir yetenek meselesi değil, niyet meselesidir.
No es sólo una cuestión de habilidades, es el intento.
İyi niyet belirtisi olarak, belki bana bir parça verirsin.
Como una muestra de buena fe, tal vez debieras darme una pequeña parte.
Onu geri veriyorum bir iyi niyet işareti olarak.
Se lo devuelvo como señal de buena voluntad.
Tüm niyet ve amaçlarıyla halkınız için bir İblis olan Sokar'ın hizmetinde.
Al servicio de Sokar, que, a todos los efectos, es Satán para esta gente.
Bu bilgiyi saklamasında kötü bir niyet olduğunu iddia edebiliriz. Ama bu onu incitir.
Podríamos discutir que tuvo malas intenciones... al ocultar esa información, y probablemente la lastimaría.
Peter Kelson'u ağırlıyoruz... kendisi en çok satan "Kötü Niyet" kitabının yazarı seri katil George Viznik'in bugünkü duruşmasının hikâyesi hakkında konuşacağız.
Le damos la bienvenida a Peter Kelson... autor del actual bestseller "Vicious lntent"... en relacion a la historia de hoy en el juicio... del asesino George Viznik.
Rusların durumu kurtarmasına yardım etmek bir iyi niyet eylemi.
Ayudar a los rusos es un acto de buena fe.
Ben olur verince, bu iyi niyet oluyor.
Si yo digo que lo haré, es un gesto.
Dinle ben iyi niyet gösterebilirim çünkü bu kısır döngüyü durdurmanın yolu bir Katolik olarak benim affedici olmamdan geçiyor.
Verás... Yo puedo hacer un gesto porque la única manera de parar el ciclo es si yo, un católico puedo perdonar.
- Bu bir iyi niyet.
- Es un gesto.
Sen iyi niyet gösteremezsin.
Ahora ya no.
Tek niyet.
Una resolución.