Numarasıni Çeviri İspanyolca
164 parallel translation
Tüccarın, toptancını ya da üreticinin seri numarası bile yok.
No tiene el número de ningún comerciante ni de un vendedor ni de un fabricante.
İngilizce konuşamama ve anlamama numarası yapan bu Yunan diplomat.
Ese diplomático griego dice que no habla ni entiende nuestro idioma.
Başka birisi olduğun numarası yapmak isteseydin çenene bir kürk parçası yapıştırırdın ve köpek arkandan havlardı.
Si quisieras parecer otra persona te pegarías una barba y no te conocería ni el perro?
Karnına alacağı birkaç sert yumruk veya kancığın alıp gittiği 40 bin dolar ya da Jeff'in işi başaramadığı numarası bile pek umurunda olmaz.
A él no le importa el tiro que recibió ni los $ 40000 que ella se llevó, ni que Jeff le mintiera.
Lucy, sana hiç aziz numarası yapmadım, ve sende zaten her şey ortada yaşandığı için geçiştirmeye çalışmadın.
Lucy, nunca he pretendido ser un santo, ni tú has tratado de hacerte pasar por una inocente bobalicona.
- Plaka numarasını bile almaktan acizsiniz!
- Ni consiguieron ver la patente.
Doku örneği aldınız ama doktor ismi ve kayıt numarası yok.
Hizo análisis de tejido... pero no hay nombre físico ni número de recibo.
Sen onun numarasını dahi bilmiyorsun.
- Usted no tiene sus números ni siquiera
Sorun ne "insan penis" numarası ne de hokkabazlık numaralarım.
No es el h.p. ni es el acto mágico.
Ne isim, ne de telefon numarası.
Ni nombres ni números.
Daha telefon numarasını bile almadım.
Ni siquiera me dió su número.
Hiç olmazsa bir telefon numarası bıraksaydın.
Ni dejar un número de teléfono siquiera.
Telefon numarası ya da başka bilgi yok mu?
¿ No hay número ni instrucciones?
Yayında soyad yok, marka adı yok, telefon numarası yok. Pekala.
Nada de apellidos, nada de marcas, ni tampoco números de teléfono en el aire.
Seri numarası yok, satış kaydı yok.
Sin número de serie, ni registro de venta.
Hatta Walter'ın numarası bile yok.
Ni siquiera tengo el número de Walter.
Nasıl? Plakanın tam numarası yok, tanık da yok.
No tienen el número completo ni ningún testigo.
Numarasız almaya çalıştım... Ama üçüncü sınıf bileti bile karşılamıyor.
Traté de conseguir descuento, pero no tengo ni para tercera clase.
Hayır, ne ismini ne de numarasını bırakmış.
No dejó ni nombre ni teléfono.
Bak, sürücü belgesi ve sosyal güvenlik numarasına dair hiçbir iz bırakmamış.
No dejó rastro de números de licencia, ni de seguridad social.
Ona inan. ... ta ki bütçe için bir hokkabazlık numarası bulana kadar.
No puedo garantizarte gente ni equipo.
Ne isim ne de telefon numarası.
Ni un nombre ni un número de teléfono.
Ailesi ya da arkadaşı yok sosyal güvenlik numarası bile yok.
No tiene tamilia, no tiene amigos. Ni siquiera tiene número de seguro social.
Bak, seni anlıyor numarası yapmayacağım.
No voy a fingir que entiendo lo que está pasando con usted. Algo me dice que no quiero ni saber.
Adres, telefon numarası, kredi kartı... hiçbir şey.
Ni dirección, ni cuentas bancarias.
Bana telefon numarasını, nerede çalıştığını söylemedi.
No quiso decirme su teléfono ni dónde trabaja.
Kapıdan çıktığında, aniden ayıldım. Telefon numaramı almamıştı ve ben de onun telefon numarasını almamıştım.
Mientras se alejaba, caí en la cuenta de que no tenía mi número de teléfono, ni yo el suyo.
Adres yok. Telefon numarası, çağrı cihazı, cep telefonu yok.
Ni el teléfono, ni el busca, ni el móvil.
Bak, aslında dava numarasına ihtiyacımız yok.
Ni siquiera necesitamos el número de caso....
Evdeyken, bir telefon numarası ya da alakalı evrak bulamadım.
En mi hogar no podía encontrar ni un número telefónico. Ni un documento.
Wilson'un ev ve iş telefonları kesik ne numarası, ne adresi, ne de suç kaydı var.
Se ha dado de baja ningún otro número, ni dirección de contacto.
Doğum belgesi yok, sosyal güvenlik numarası yok, hiçbir şey.
No hay certificado de nacimiento, ni número del seguro social, nada.
Emlakçı ve avukatta öyle ve kontrattaki telefon numarası gerçek değil.
Ni el agente, ni el abogado. Y el número que está en el contrato nunca ha estado activo.
Birşey olmaz, numarası bile yok.
- Se coló desde aquí. - Ni siquiera está numerada.
Dışarı çıkarttın beni! Numarasını alamadım.
¡ No me diste tiempo ni a pedirle su teléfono!
Adresi ya da telefon numarası okunmuyor.
- No leo dirección, ni teléfono.
Tatlım, dinliyormuş numarası bile yapmayacağım.
Ni siquiera fingiré que te escucho. ¡ Hola!
Ve sakın Donna ve senin hakkımda konuşmuyomuş numarası yapma.
Y ni siquiera pretendo que tú y Donna no hablen sobre mí.
ama bir telefon numarası, bir adres, e-posta ya da fax numarası yok değil mi?
No tienes ni un número de teléfono, una dirección o un email.
Telefonu kullanma izni verdiğimde numarasını bile bilmiyordun.
Cuando te deje utilizar el teléfono, ni siquiera sabías el número.
İnan Johnny, bu adamın izini bulmak, seninkini bulmaktan daha zor oldu. Kayıtsız da olsa telefon numarası yok.
Creeme, Johnny, rastrearlo fué mas difícil que rastrearte a tí ni siquiera tiene un número telefónico...
- Niye numarasını değiştirmiyor?
¿ Por qué no, he, uh cambia de número? No tengo ni idea.
- Onca flört "okuyamıyorum" numarası ve telefon numaramı bile istemiyorsun, öyle mi?
- ¿ Todo el coqueteo esa farsa de "no sé leer", y no me pedirás que salgamos ni mi número de teléfono?
Mesaj şu ; bir yerlerde hasta bir çocuk var ve çocuğun adını bırak telefon numarasını bile almamışsın.
Así que hay un chico enfermo en algún lado, pero no le tomó ni el nombre ni el teléfono.
- Tıbbi tehlikede değil. Ama kim olduğunu, nerede oturduğunu, telefon numarasını bilmiyor. Onu taburcu edemem.
Su salud no peligra, pero no sabe quién es dónde vive, su número de teléfono, ni nada.
Hiçbir anı, telefon numarası ya da adres yazmıyordu.
Ni diario, ni teléfonos, ni direcciones por ninguna parte.
Ne adresini ne de telefon numarasını, hiç bir şeyi.
No tenía su dirección, su teléfono, ni nada.
Adres, telefon numarası yok mu?
¿ Sin dirección, ni teléfono?
Birinin numarasını çevirip sonra homurdanmak veya sızlanmak çok ayıp bir şey.
Es de mala educación llamar y luego quedarse al teléfono... sin emitir ni un solo sonido o gemido.
Adres yok, telefon numarası yok, kredi kartı yok.
No hay dirección ni registros telefónicos ni tarjetas de crédito.
- Hemşirede ev numarası filan bile yoktu.
La enfermera ni siquiera tenía su teléfono.