Sadece bir kişi Çeviri İspanyolca
1,182 parallel translation
Sadece bir kişi mi?
ÀS — lo una persona?
Sadece bir kişi alabiliriz!
Podemos tomar solo uno, eso es todo!
- Elaine bu sana söyleyeceklerimi dünyada sadece bir kişi biliyor.. ... o da George.
Elaine, sólo una persona en el mundo sabe esto y esa persona es George.
Sadece bir kişi.
Es un solo tipo en realidad.
Sadece bir kişi kalmıştı ve onu aramak istemiyordum.
Solo había una persona a quien llamar, y realmente no quería llamarlo.
Hayır, sadece bir kişi var.
No, sólo hay uno.
Sadece bir kişi bilmiyor, Peej.
Sólo hay una persona que aún no lo sabe, P.J.
Sadece bir kişi böyle bir kılıç taşıyabilir.
Sólo una persona tiene una espada como esta.
Çünkü sadece bir kişi bu turtaya layık.
Debido a que sólo uno es digno de él.
Ama, bisikleti hak eden sadece bir kişi olabilir.
Pero la misma solo puede tener un único dueño.
Haklıydın, sadece bir kişi vardı.
Pero acertó en uno de ellos.
Sadece bir kişi vardı.
Sólo era un tipo. Estaba justo allí.
Senin gibi..... sadece bir kişi..... olduğunu biliyorum.
Yo sé... que nadie... se parece a ti.
- Sadece bir kişi istiyorum.
- Sólo necesito a uno.
Kayıtlara göre gümrüğe sadece bir kişi girmiş.
Sólo un acceso registrado a aduanas.
Neden sadece bir kişi göndersinler?
¿ Por qué mandarían sólo a uno?
Sadece bir kişi, bunu özellikle belirttiler.
Fueron bien claros en eso, yo iria con usted. Pero, una sola persona.
Nasıl sadece bir kişi olur?
¿ Cómo puede ser sólo uno?
Sadece bir kişi.
Sólo uno.
Sadece bir kişi.
Sólo uno más.
Sadece bir kişi ve bir yolculuk için yeterli güç var.
La energía alcanza sólo para una persona, ¿ Recuerdas?
Bu yüzden geriye sadece bir kişi kalıyor.
- Entonces, sólo queda una persona.
Sadece bir kişi bizimle gelebilir.
Sólo puede venir uno.
Bu beladan bizi kurtaracak sadece bir kişi var.
Sólo hay un hombre capaz de sacarnos de este lío.
Aslına bakarsanız, bahsini bana yatıran sadece bir kişi var görünüyor.
Parece que sólo una persona sigue apostando por mí.
Ve sonra sen... sen beni yukarı çektin, ve... gözlerinin içine baktım, ve, Zeyna, sonunda farkettim... benim için hayatımda sadece bir kişi olabilir.
Y entonces tú... tú me sacaste, y te miré a los ojos, Xena, y finalmente me di cuenta de que sólo puede haber una persona en mi vida para mí.
Bunun gibi birşeyden hoşlanacak sadece bir kişi var.
Sólo hay una persona que haría algo como esto.
- Sadece bir kişi sorularımızı yanıtlayabilir.
- Sólo una persona puede contestarnos.
- İçeriye sadece bir kişi gönder.
- Envía solo al primer chico.
- Sadece bir kişi.
- Es un tipo nada más.
Sadece bir kişi değil, bütün masa.
No Solo uno, toda la mesa.
Sadece bir kişi onu ikna edebilir Efendim
¿ Quién puede hacer que lo haga? - Sólo una persona, señor. Tu amigo de la infancia.
Sadece bir kişi öldürdüm.
Maté a un solo hombre.
Sadece bir kişi. ... o zaman şehri koruyacağım. "
"Si encuentras una persona que no haya pecado, perdonaré a la ciudad."
Sadece bir kişi oradaydı.
Era el único que estaba allí.
Ama sadece bir kişi! Bu benim sorunum değil.
Ese no es mi problema.
Çoğu kişi Oceana'nın sadece başka bir tema parkı olduğunu düşünüyor ama biz fazlasını biliyoruz.
Mientras que la mayoría cree que Oceana es un parque temático más nosotros sabemos que no.
- Elaine bu sana söyleyeceklerimi dünyada sadece bir kisi biliyor.. ... o da George.
Elaine, sólo una persona en el mundo sabe esto y esa persona es George.
Deanna Troi sadece tek bir kişi.
Deanna Troi solo es un individuo.
Sadece bir kişi mi?
¿ Sólo uno?
Yıldız Filosunda sadece iki kişi, bir süpernova patlamasına şahit olmuştu.
sólo dos tripulaciones han presenciando antes una supernova.
Sadece bu odaya 30-40 kişi sığabilir. Hem de çok rahat bir şekilde.
Entonces en este cuarto, puedo colocar mesas con 40, 50 personas con cierto estilo.
Yoksa, seninle gelirdim, sadece bir kişi olmalı.
Que le paso a su mandíbula?
Şu dört odada yedi kişi kalıyormuş. Ama sadece bir ceset bulabildik.
Hay 7 personas registradas y sólo encontramos un cadáver.
- Sadece izinsiz giren bir kaç kişi.
- Eran sólo dos intrusos, señor.
Başarılı, büyük bir espri. Ama sadece evrendeki iki kişi için çok komik. Sen ve sen.
Una gran, broma elaborada que sólo es graciosa para dos personas en el universo tú y tú.
Benimkini sadece bir kaç kişi imzaladı.
Casi nadie firmó el mío.
Sadece böyle güzel bir oyuncuyla çıkacağım için kıskanıyor... çünkü onun çıkacağı kişi başka yetenekli insanların peşine takılıp... onlardan yararlanan adi bir asalaktan başka bir şey değil.
Está celosa porque eres una actriz despampanante... y su cita es con un asqueroso que consigue las cosas... a costa de los que tienen talento.
Sadece bir avuç kişi.
Es posible. Pero no siguen siendo más que un grupito.
Sevgi için mükemmel bir kanal olmak için kişi bütün faaliyetlerini durdurmak zorunda... sadece fiziksel değil, zihinsel de. Anlamıyorsun, Amarise.
No entiendes, Amarice.
Sadece bir tek kişi.
Sólo hay una persona.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24