English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sokak

Sokak Çeviri İspanyolca

8,206 parallel translation
Onu evcilleştirmeye çalıştık ama sokak köpeği, her zaman sokak köpeğidir.
Hemos intentado educarla, pero... cuando eres una perra callejera, siempre serás una perra callejera.
Bir sokak uzaktayım.
Estoy a una manzana.
Bu pazar günü Wimbledon'da oynanan bir maçtan çok, sokak kavgası gibi.
Esto es mas de una pelea callejera que un domingo en Wimbledon.
Ve işte şükürler, kilise, şarkılar ve sokak bilgeliği.
Así que aleluya, iglesia, cantar y sabiduría callejera.
# Sokak araları, ödemeli aramalar #
* Callejones y pagar llamadas telefónicas *
Sokak köşelerinin, çılgın partilerin kontrolünü kaybettin.
Ya has perdido el control de tus esquinas, en las raves.
Sokak kedisi kalmamıştır ellerinde.
Se habrán quedado sin gatos callejeros
İnsanlar annemin çok çetin ceviz olduğunu düşünürlerdi, ama aslında o sokak köpeklerine bile üzülürdü.
La gente cree que mi madre era muy dura, pero lo cierto es que solía llorar con los anuncios de comida para perros. Yo también.
Dediğim çok rahatsız ediyorsa sokak köpeğinde deneyebiliriz.
Solo digo que si esto es demasiado incómodo, podemos probarlo en un perro callejero en su lugar.
Aptal sokak sahnelerini çekmektense ya da her ne için kullanıyorsa gerçek bir şeyleri kaydetmeyi deneyelim.
Démosle un uso real en vez de capturar tontas escenas de la calle o para lo que sea que la usa.
Sokak bilgeliği, bebek.
Sabiduría de la calle, nene.
Pierce'e söylediğim gibi, sokak bilgeliği, bebek!
Como le he dicho a Pierce, sabiduría de la calle, nene.
Çıkmaz sokak.
Fin.
Oh, orası çıkmaz sokak.
Oh, eso... eso será un callejón sin salida, conozco bien ese sitio.
Kibirli tavşan heykelinin olduğu yer çıkmaz sokak!
- Es un callejón sin salida con la estatua del conejo.
MAYFIELD OTELİ, EAST 49. SOKAK NYPD ÖZEL KUVVET KARARGÂHI
HOTEL MAYFIELD, CALLE 49 ESTE SEDE DE LA FUERZA ESPECIAL DE LA POLICÍA
STONEHEART GRUBU, 156 BATI 57. SOKAK MANHATTAN
GRUPO STONEHEART 156 DEL OESTE CALLE 57, MANHATTAN
Batıda 15.sokak'daki köprünün altında, bir saat sonra.
Oeste de la calle 15, debajo del High Line, en una hora.
BATI 15.SOKAK, MANHATTAN Rudyard Fonescu'nun parasını alıp kaçtığını sanıyordum.
Creí que Rudyard Fonescu tomó el dinero y huyó.
Bir sokak kampı gibi.
Es como un campamento callejero.
Sokak çocuklarının bu eve girmesi yasak.
¿ Quién eres? No aceptamos pillos callejeros en esta casa.
Sokak kıyafetli bu zavallıyı görmek zorunda kaldığınız için üzgünüm hanımefendi.
Lamento que haya tenido que ver a esta pobre persona en ropa de calle, señora.
Gördüğünüz gibi Empire sanatçıları gelecek nesillere Trayvon Martin gibi adamların it gibi sokak ortasında öldürüldüğünü...
Los artistas de Empire están diciendo a la nueva generación... que aunque viven en un mundo... donde Trayvon Martin puede ser abatido como un perro sin...
Birkaç sokak serseri geldi diye kimse bölgesini terk etmez.
Nadie abandona su territorio por un grupo de vándalos callejeros.
Kanun kaçakları, sokak çocukları, travmatik çocuklar.
Los parias, los abandonados, los juguetes rotos.
Sana oğlum konusunda güvenmiştim sen de onu bir sokak köpeği gibi tehlikeye atmışsın? ! Pekala, onu bir kere Vanessa ile bırakmıştım!
¿ ¡ Te confié a mi hijo, y tú te deshiciste de él como un perro callejero!
Şu ünlü Philly sokak sanatçısının grafiti çizdiği travma sonrası stres bozukluğu yaşayan Irak Savaşı veterineri Amerikan Elçiliği tarafından serbest bırakılmış onun sevdiği Hip-Hop onun hayatını kurtarır mı?
¿ El veterano de la Guerra de Iraq al que quitaron del cargo por cubrir la embajada estadounidense con el grafiti que lo hizo un famoso artista callejero de Filadelfia, y que cuando vuelve a casa paralizado por estrés postraumático, solo su amor por el hip-hop puede salvarle la vida?
Seni sokak arasında bıçaklama planımı yeniden düşünüyorum.
Estoy replanteando mi plan de acuchillarte en un callejón.
Altınmobile yok, fakat bir kamyoneti ve sokak adresi var.
No hay ningún coche dorado, pero tiene una furgoneta y aparece su domicilio.
Tam da sokak isimlerini doğru okuyabilmeye başlamıştım. Burada daha önce öldüm falan ama sonuçta burası kendim olarak hissedebildiğim ilk yerdi.
Al fin estoy pronunciando todos los nombres de las calles bien, y sé que yo... morí aquí y todo, pero, bueno, este fue el primer lugar que me sentí como yo mismo.
Sokak eşkıyaları.
Intento de homicidio. Encargados de hacer cumplir la calle. Músculo.
Üç sokak ötede anladım peşimden geldiğini.
Te olí tres manzanas atrás.
Ben kariyerimin büyük kısmını sokak çeteleriyle mücadeleye adadım.
He pasado la mayor parte de mi carrera luchando contra pandillas callejeras.
Buradan birkaç sokak uzakta bir ev partisinde.
Está bien. Está en una fiesta en una casa a pocas calles de aquí.
- Yani sokak seviyesinden yukarda bir yerden ateş edilmiş. bu da demek oluyor ki,
Lo que significa que la bala viajó hacia abajo
Bu seneki sokak partisi için çok heyecanlıyım.
Estoy tan emocionada por la fiesta del vecindario de este año.
Bu sokak partisi çevremizi genişletip lokantayı tanıtmak için harika bir fırsat.
Esta fiesta del vecindario es una gran oportunidad para relacionarnos y promover el restaurante.
Sokak partisi ailem için oldukça faydalı oldu.
La fiesta del vecindario resultó ser algo muy bueno para nuestra familia.
Başka bir çıkmaz sokak daha.
Otro callejón sin salida.
Artık sizi ayırıp, sokak zekânızı yaymanın vakti gelmiş oldu.
Va siendo hora de separarlos, que los más inteligentes vigilen las calles.
Los Angeles Nehri üzerinde Altıncı Sokak'tayız.
Estamos en L.A. River en la calle Sexta.
Sokak kavgasında bir kural vardır.
Así son las peleas callejeras.
Sokak daima galip gelir.
La calle, siempre gana.
Bu adamın rap'teki karışıklıkları sokak ve D-Boy sözleri açısından Tupac'la eşit düzeyde.
La complejidad del rap de este chico... está al mismo nivel que el de Tupac y de las letras de D-Boy.
- Hatırlıyor musunuz Bay Norrell Londra'ya ilk geldiğinizde bir sokak sihirbazı size gelip bir şey söylemişti.
- ¿ Se acuerda, Sr. Norrell, que la primera vez que vino a Londres, lo abordó un mago callejero?
- Kocaman bir çıkmaz sokak.
- Gran callejón sin salida.
NYPD çete ekibine göre Diego Martinez, sokak adıyla Cristobal Tainos'un yeni lideri.
Según la unidad de bandas de la policía, este hombre Diego Martinez, conocido en la calle como Cristobal, es el nuevo lider de los Tainos.
Sizin uyuşturucu satışındaki sokak rütbeniz hiç umurumda değil.
No me importan tus trapicheos callejeros.
Liling'in evi birkaç sokak kuzeyde.
El apartamento de Liling está solo a unas pocas manzanas más al norte.
Sen bu işi sokak kavgası mı sandın?
¿ Creíste que sería una pelea callejera?
Sen bunu sokak kavgası mı sandın?
¿ Creíste que sería una pelea callejera?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]