Söylüyor Çeviri İspanyolca
40,736 parallel translation
Baldızın Cricket Marlowe gitmeden önce sana birşey söylediğini söylüyor.
Tu cuñada pensó que fue algo que Cricket Marlowe te susurró antes de marcharse.
Moondog da bunu söylüyor. Ne olmuş yani?
El Moondog dice eso. ¿ Y qué?
Bildiğim şeyi çözecek bir adama ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Dice que necesita un adepto que sepa las cosas que yo sé.
- Hiçbir şey hatırlamıyor, ve birşeyin geldiğini söylüyor!
- ¿ Volvió? - No recuerda nada ¡ y dice que algo se acerca!
ve birşeyin geldiğini söylüyor!
- ¡ Tengo que irme! ¡ Tengo que irme! ¡ Y dice que algo se acerca!
Sınıfındakilerin onu başkan yapmak istediğini söylüyor?
Dice que su clase quiere hacerle... ¿ presidente?
Bu şey, tesiste çalışan herkesin ailesinin denemek zorunda söylüyor.
Esta cosa dice que todas las familias de la planta están obligados a ser examinados.
Yeni gelen haberlerden biri uzay aracının şu an sadece aküyle çalıştığını söylüyor. Gereksiz bütün ekipman kapatılmış.
Un informe posterior dice que la nave está operativa solo con la energía de las baterías, todos los equipos innecesarios se han apagado.
Thomas artık erkek olduğunu söylüyor. Neden yürüyemiyor?
Thomas sigue diciendo que es un hombre ahora. ¿ Por qué no puede caminar?
Ne söylüyor?
¿ Qué dice?
O zaman ne söyleyeceğini iyice düşün çünkü yemin altında söylüyor olacaksın.
Me gustaría que piense largo y tendido sobre lo que dirá entonces, porque lo hará bajo juramento.
- Yalan söylüyor.
- No me importa, está mintiendo.
- Yalan söylüyor.
- ¡ Miente!
Ama bir tek onu oğle yemeğinden önce gördüğünü söylüyor.
Pero lo único que pudo decir fue que la vio antes del almuerzo.
Bayan Stein notlarının düşüşe geçtiğini söylüyor.
La Sra. Stein dice que tus calificaciones han bajando.
Çünkü makina sana onun ödül olduğunu söylüyor.
Porque la máquina dice que es un premio.
Bu durumun en kötü kısmının hasta olmanın sıkıcılığı olduğunu söylüyor.
Dice que la peor parte de todo esto es lo aburrido que es ser un paciente.
Diyorum ki, Cahill ettiğin kârların senin işin olmadığını söylüyor.
Me estoy refiriendo a que Cahill asegura que no puedes obtener las ganancias que tienes.
Bunu söylüyor olamazsın.
No debes decirme eso.
12 yıldır bunu söylüyor.
Lo ha estado diciendo por 12 años.
- Ailemi utandırdığımı söylüyor.
Dice que avergoncé a la familia.
Ama kanıtın yok ve bunları parmaklıkların arkasından söylüyor olacaksın.
Pero no tienes pruebas y lo estarás diciendo tras las rejas.
Şu an küçük resim sihirle ya da sihirsiz, gitmemiz gerektiğini söylüyor.
Ahora debemos irnos, con o sin magia. ¿ Irnos adónde?
Hala şeyiyle bir sorunu olduğunu söylüyor.
Dice que todavía tiene esa cosa en su...
Hala penisiyle bir sorunu olduğunu söylüyor.
Dice que todavía tiene esa cosa en su pene.
Üç yaşından beri bana neye dikkat etmem gerektiğini söylüyor bence endişe etmemeliyiz.
Esa es nuestra Jessica. Desde que tenía tres años y empezó a decirme qué ponerme, - supimos que no nos daría preocupaciones.
Doktor transplant yapmam gerektigini söylüyor.
La doctora dice que necesito un reemplazo.
- Ajan May, testlerinizi alıp kıçınıza sokabileceğinizi söylüyor.
La agente May dice que se puede meter todas sus pruebas por el trasero.
- Ajan May, testlerinizi alıp kıçınıza sokabileceğinizi söylüyor.
¿ Disculpa? La Agente May dice que puedes meterte todas tus pruebas por el culo.
Sanırım cesur hamlelere ihtiyacımız olacak çünkü Lucy Bauer'ın peşinde olduğu şey Coulson oldukça ciddi bir sorun olduğunu söylüyor.
Creo que vamos a necesitar movimientos arriesgados, porque, al parecer, esa cosa que busca Lucy Bauer, Coulson dice que es bastante seria.
Buradaki danışmanlarımız en az beş saldırgan olduğunu söylüyor.
Nuestro asesor me dice que fueron al menos cinco atacantes.
- Yalan söylüyor!
- ¡ Está mintiendo!
Uzmanlar canavarların bu dünyadan olmadıklarını uzaylı yaratıklar olduğunu söylüyor.
Los expertos dicen que las criaturas no son de esta Tierra sino de origen alienígena.
Anne, Webster çenemi kapatmamı söylüyor.
Mamá, Webster me ha dicho que me calle.
Lindsay de Lemonade şarkısının konuşmalı kısımlarını söylüyor.
Lindsay está recitando las partes habladas de "Lemonade".
Onu takip ettiğinizi söylüyor.
Hemos recibido una queja. Dice que lo ha estado siguiendo.
Tutuklulardan biri sizinle konuşmak istediğini söylüyor.
Tengo a alguien encerrado aquí que quiere hablar con usted.
Ama bu adam yardım edebileceğini söylüyor.
Pero este hombre dice que puede ayudar.
- Hadi ordan, yalan söylüyor!
- Oh, vamos, que está mintiendo!
UATM * lehçenin eşleştiğini söylüyor.
El Centro Antiterrorista confirma que el habla coincide.
En azından internet öyle söylüyor.
Por lo menos eso dice Internet.
Cidden, sen ilk insansın. Bunu kim çok üzücü söylüyor. Gerçekten mi!
Eres el primer ser humano en decir eso tan tristemente.
Jackie sadece bana söylüyor Onun yeni erkek arkadaşı hakkında.
Nada, Jackie me acaba de contar sobre su nuevo novio.
Evet, olay yeri inceleme bütün yüzeyi ovaladığını söylüyor.
Sí. Los forenses dicen que fregaron todas las superficies.
Fatura dosyalarınız tam tersini söylüyor.
Tus archivos de facturación sugieren otra cosa.
Sence bir konuda yalan mı söylüyor?
¿ Crees que miente sobre algo?
Yalan söylüyor.
Está mintiendo.
Oda arkadaslarin, sevgilin, polisler, hepsi ayni seyi söylüyor.
Tus compañeros, tu novio, la policía, todos dicen lo mismo.
"Kimse kendi ülkesinde peygamber degildir" derler ama tecrübelerim aksini söylüyor.
Normalmente, la gente dice : "Nadie es profeta en su propia tierra". Pero eso no fue lo que yo viví.
Jessica, Leonard doğru söylüyor.
Jessica, Leonard tiene razón.
- Yani bir tarafım sadece böyle söylüyor.
Es un decir.