Ufak Çeviri İspanyolca
25,666 parallel translation
Madem bu kadar süper bir iş çıkarttın ismi lazım değille geçmişe ufak bir yolculuk yapmak ister misin?
Desde que has estado haciendo un trabajo extraordinario, ¿ quieres tener un poquito del pasado con ya sabes quién?
Aramizdaki bu ufak anlasma gayet iyi ilerleyecek bence.
Creo que este pequeño acuerdo que tenemos va a funcionar de maravilla.
Ufak bir " Ha siktir!
Es divertido cómo un ¡ Hostia puta!
Ufak bir tesekkurum var sana.
Tengo un regalito.
Oğlum Dwighty, Daryl'ı alıp mutfağa götür de ufak bir atıştırmalık tabak hazırlasın. Yeni plan beyler.
Dwighty, por qué no llevas a Daryl a la cocina y le preparas algo de comer.
En ufak sikimde değil.
Me importa un carajo.
- Ne yaptığım hakkında en ufak fikrim yok.
- No tengo una puta idea de lo que hago. - ¿ No?
Benim favorim değil ama ufak miktarda kokain sağlığına yararlı olabilir.
No es mi primera opción, pero el crack hace bien, en pequeñas dosis.
Genelde ufak tefek olanlar böyle davranırdı.
Generalmente los que la tienen chica necesitan actuar así.
Humps da böcekleri sıvılaştıran ufak kardeşimiz.
Humps es el hermano menor raro que licúa cucarachas.
Benim ufak düşüşümden çok daha büyük bir manşet.
Esa historia es mucho más impactante que mi humilde recaída.
Ben daha çok tasarımlar şekiller, ufak tavşanlar falan yapıyorum.
Yo hago más diseños, dibujos, como conejitos y esas cosas.
En ufak hatamız sonucu korkup kaçsaydık şimdi ne durumda olurduk?
¿ Dónde estaríamos ahora si nos asustase un pequeño fracaso?
Yani, ailemle ilgili şeyleri özlüyorum elbette ama asıl özlediğim ufak tefek şeyler.
Es decir, echo de menos a mi familia y esas cosas, claro, pero... son solo las pequeñas cosas.
Yaptığım bu ufak gösteri şimdi seni tatmin etti mi?
¿ Te convenció mi pequeña demostración?
Şöyle bir şey var, elimize geçmesi için ufak bir izinsiz giriş yapmamız gerekebilir.
Claro. La cosa es, podríamos tener que cometer un pequeño "romper y entrar" - para conseguirla.
- Ufak bir tavsiye vereyim.
- Un consejo :
Dostum, planda ufak bir değişiklik oldu.
Hola, amigo. Pequeño cambio de planes.
Sana ufak bir tavsiye ; bu soruyu soracak konuma geldiysen birilerinin çoktan ölmesi gerekir.
Un consejo... si tienes que hacer esa pregunta, es porque alguien ya debería estar muerto.
Amerika, lütfen beni dinleyin. Nasıl bir başkan olunacağına dair en ufak bir fikrim yok. Ben tam bir gerizekalıyım.
E.U, porfavor escuchenme no tengo idea de como ser presidente soy un completo burro y hice un error gigante aqui
Nasıl devam edeceğime dair en ufak bir fikrim yok
no tengo ni idea de como proceder.
En ufak derdin bu olacak.
Esto será la menor de tus preocupaciones.
Ufak kaşar bir başkansın. Birini bombalamaktan korkuyorsun.
Estás muy asustado para bombardear a cualquiera.
Tabii ki ufak dostum!
¡ Infierno al "derrr", hermanito!
Hiçbir işe yaramayan, ufak üçgen camlar.
Pequeñas ventanas triangulares que no servían para nada.
Seni ufak...!
¡ Pequeño demo...!
- Ufak olduğundan yalıtımın da az.
Eres pequeña ; tienes menos aislante.
Yanlarında yiyecek içeceği ısıtmak için ufak ısıtıcılar vardır.
¡ Vienen con pequeñas unidades de calefacción para calentar comida y bebidas!
Ne onun ne de benim yerimiz hakkında en ufak fikrim yok.
No tengo idea de dónde está o dónde estoy yo.
Hayalimde olan böylesi değildi ama önemli olan, benim senden sıcak olmam ve ten teması sana verebileceğim ufak vücut ısısını aktarmanın en hızlı yolu.
No es como lo imaginé, pero en conclusión, estoy más caliente que tú, y el contacto piel con piel es la manera más rápida de transferir el poco calor corporal que tengo hacia ti.
Rahal, en ufak bir küçümseme hissettiğinde küplere binmesiyle bilinir.
Rahal de conocer a perder los estribos en la más pequeña percibida ligera.
Walter, ona yapmış olduğunuz iş telifinden dolayı o kadar müteşekkir ki size ufak bir sürpriz hazırladı.
Um, Walter es muy agradecidos de lo que da oferta de trabajo, que ha preparado una pequeña sorpresa para ti.
Depoların orada ufak bir gezintiye çıkmışsın.
- Estuviste en la zona de bodegas.
Ufak bir kaza geçirdin.
Has tenido un accidente.
Ufak bir sorun var.
Una pequeñez.
Her neyse... ufak tefek pürüzler kaldı.
Bueno, falta algún detalle.
Çok yüksek bir frekansta güçlü bir ses dalgası yayarak düşüşünü hafifletmiş ve çimentoyu un ufak etmiş.
Ella emitió una onda de sonido de alta frecuencia muy poderosa. esto literalmente amortiguó su caida y pulverizó el cemento.
Ama bu dünyayı kurtarmanın ufak bir bedeli, değil mi?
Pero ese es un pequeño precio a pagar por salvar el mundo, ¿ verdad?
- bu ufak buluşmanın sona ermesi? - Acıttı!
-... para poner fin a esta pequeña reunión?
Bu ufak demiryolu benim.
Estas pistas menores son mías.
Ama olanlar hakkında en ufak bir şüphem bile yok.
¡ Pero no hay duda en mi mente de lo que pasó aquí!
Ben avukatlarla konuştum ve onlara ufak bir sürprizimiz olacak.
Hablé con los abogados, y les tenemos reservada una pequeña sorpresa.
En ufak hata dalha geçilmek demekti böylece her şeyi mükemmel yapmayı öğrendim.
El más mínimo error suponía hacer el ridículo, así que tuve que aprender a hacerlo todo perfectamente.
Bir şeyler deneyin, ufak roller falan deneyin mesela.
Intenta algo. A lo mejor, empezando con un suave juego de rol.
O nedir? Beni çantada keklik sayan güçlü karımın aldığı ufak bir hatasını örtbas hediyesi.
Es sólo un regalo de mi poderosa mujer... que cree que me conformo con lo que sea para tenerme contento.
En ufak hesap hatasında kendini bir duvarın içinde ya da okyanusun ortasında bulabilirsin.
Un cálculo erróneo y podría saltar dentro de un muro de ladrillos o en mitad del océano.
Yani, ufak bir idrar yolu enfeksiyonum olduğunu düşünmüştüm ama düzeldi.
Quiero decir, yo pensaba que tenía una infección urinaria menor de edad, pero aclaró.
Un ufak et istersen.
- Menos de 6 minutos.
Gücünü ondan alıyor. - Onu un ufak edemezsin herhalde?
Vamos, Supergirl.
Genellikle ufak eşyaları utanç verici bir şekilde asansöre taşımak için kullanılır.
- Ayudándote a empacar. Dios...
En ufak detay bile.
Ni un solo detalle.