English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ U ] / Uzaklaştır

Uzaklaştır Çeviri İspanyolca

3,612 parallel translation
Hem de Jax onunla birlikte iş yapıyordu. Böyle yaparak, kulübü ondan uzaklaştırırım dedim.
Y ahora con Jax trabajando con él, supuse que podría usarlo para ayudar a atraer al club hacia mí.
Bir ceza daha alırsam uzaklaştırılabilirim.
Un detención más, y seré suspendido.
Muhabbeti Pittman'dan uzaklaştırıp kahraman oyuncuna çekmek senin elinde.
Va a tener que cambiar la conversación del combate a muerte de los Pittman a su jugador héroe.
# Beni o kadar kendinden uzaklaştırıyorsun #
# Nena, cuanto más llores # # más harás que me aleje #
Ya da kendini daha fazla duygusal bunalıma sokmamak için uzaklaştırıyordur.
O se está protegiendo no tomando más riesgos emocionales.
En iyi ihtimalle görevden uzaklaştırılırım.
- En el mejor de los casos, suspenderme.
Arkasından git, bu savaşı buradan uzaklaştır...
Síguele, llevad esta batalla lejos de...
Uzaklaştırıldım ve muhtemelen kovuldum.
Estoy suspendida y probablemente me despidan.
Hatta Mandy ölmüş olsa bile Harvey beni görevimden uzaklaştırırdı.
Incluso con lo que le ha pasado a Mandy, Harvey me suspendería de todas formas.
Beyler, size ne anlattı bilmiyorum ama bu adam kardeşimi memleketinden uzaklaştırdı ve onu yıllardır görmedim.
Detectives, no sé qué les habrá dicho pero se llevó a mi hermana de nuestra ciudad natal y hace años que no la veo.
Bu onu iyice uzaklaştırır.
Eso solo la alejará.
Böylesine saldırgan bir hareket bükücüleri ve bükücü olmayanları birbirinden daha çok uzaklaştıracaktır.
Un movimiento tan agresivo dividirá más a maestros y no-maestros.
Uzmanlık alanı fuhuş olan ve bu nedenle işinden uzaklaştırılan bir polis memuruydun.
Un detective muy especial sobre adulterio... Estuviste en suspensión por eso.
O tür şeyleri Yogi ve Sega Genesis ile uzaklaştırıyorum.
Dejé ir todo aquello con la ayuda de mi yogi, mi Sega Genesis.
Onu tek bildiği şeyden uzaklaştırıyordum. Bu yüzden kendisini kaybetti.
Le estaba alejando de la única cosa que conoce, así que se puso nervioso.
Beni konumumdan uzaklaştırıp yerime geçmek istiyorsunuz.
Está tratando de echarme de mi puesto, para que pueda tomarlo.
- Evet, uzaklaştırma alırım.
Sí, me suspenden.
Ah, hayır, uzaklaştırma söz konusu değil şu an.
- de la suspensión de Tony. - No, no pedimos suspensión aún.
Kalabalığı uzaklaştır ve televizyonlarını izlemeye gitsinler.
Movamos a toda esa gente más lejos - y pronto se habrán ido a ver a Jeremy Kyle. - Sí, señor.
Onu uzaklaştırıyorsun çünkü bunun doğru olduğunu sanıyorsun. Sanki doğru ve yanlış sabit bir şeymiş gibi.
Y le estás apartando porque crees que es lo correcto, como si lo correcto y lo incorrecto fueran inamovibles.
Yani Lavich, Amerika'dan zorla uzaklaştırılacak ve Kürkistan'a, evine dönecek. Herhalde orada da hayatının geri kalanını bir sarayda keyif çatarak geçirecek ve bu arada Jenny Nystrom'ın intikamı alınmayacak, öyle mi?
¿ Así que Lavich es forzado a salir de los Estados Unidos y tiene que volver a Kurkistán, donde, no sé, pasará el resto de su vida en un palacio gigante mientras el asesinato de Jenny Nystrom queda sin castigo?
Silahı senden uzaklaştırıp almaya çalışmayacağım.
No voy a tratar de quitártela.
Parmağını koparmadan şunu uzaklaştır olur mu?
Aléjalo, ¿ de acuerdo? Antes de que te arranque un dedo.
Sahada ekibinizden biri yaralandığında ilk önceliğiniz onu çıkarmaktır. Onu olabildiğince çabuk tehlikeden uzaklaştırmaktır.
Cuando un miembro de tu equipo es herido en el campo la prioridad número uno sacarlo de ahí... y alejarlo del peligro lo más rápido posible.
Beni kendinden uzaklaştırıyorsun.
Tú me apartas.
Bonnie bir süredir beni kendinden uzaklaştırıyordu zaten.
Bonnie ha estado alejándome por algún tiempo.
Seni uzaklaştırıyor muyum?
¿ Alejándote?
Emin ol, uzaklaştırma bunun yanında iyi kalır.
Créeme que es cierto, es mucho peor.
Sözlü tarih, yeniden şekillendirilmiş, yeniden düşünülmüş özgün bağlamından uzaklaştırılarak yeni işlevlere hizmet ettirilmiş insanların çıkarlarına göre düzenlenmiş veya aslında kirletilmiş.
Es sólo que habían sido reconfigurado, repensado, que habían sido sacados de su contexto original, sirviendo nuevas funciones, que habían sido limpiados por... Se ha limpiado, o en mal estado si se quiere, por todo tipo de intereses que la gente tiene en la memoria.
Victoria Charlie'yi korumak için kendinden uzaklaştırıyor?
Victoria apartando a su hija para salvarla.
Beni buradan uzaklaştır.
Llévame lejos de aquí.
Sanırım onu korkutmayı başardık fakat buradaki herkesi buradan uzaklaştırmamız gerekiyor.
Creo que lo ahuyentamos, pero tenemos que sacar a todo el mundo de aquí.
Bu bir daha olursa, uzaklaştırılmanızı sağlayacağım.
Y en caso de que vuelva a ocurrir... tendré que suspenderla.
Anabelle onu uzaklaştırırsa Elinde birşey kalmaz.
Si Anabelle le quitaba eso se quedaría sin nada.
Bilirsin. Dümene uzanırdım ve o elime tokat atıp uzaklaştırırdı.
Sabes, cogía el timón, y él me golpeaba en la mano.
Herkesi oradan uzaklaştır.
Saca a todo el mundo de allí.
Büyük ihtimalle bütün haberlerimi sosyal medyadan öğrendiğim ve sosyal medyadan uzaklaştırıldığım içindir.
Quizás porque obtengo todas mis noticias de las redes sociales, y me han bloqueado en todas las redes sociales.
Tıraş yüzünden uzaklaştırıldığı takım.
De donde le expulsaron por tirarlas todas lejos.
Şikeden uzaklaştırıldı, Ziva.
Porque lo hacen a posta, Ziva.
Altı-ay uzaklaştırılmış kötü çocuk.
Un chico malo suspendido por seis meses.
Onunla bağ kurmaya çalıştığım her zaman, o... beni uzaklaştırıyor.
Cada vez que trato de conectar con él, él... me empuja.
Sadece bizim gibi üniformalılara geri çekilin,... hiçbir şeye dokunmayın ve kalabalığı uzaklaştırın diyorlar.
Ellos solo le dicen a los tipos en uniforme que nos alejemos, no pises nada y mantén el público lejos.
Yani normal polislere "geri çekilin,... hiçbir şeye dokunmayın, kalabalığı uzaklaştırın." demek gibi mi?
¿ O sea que le digamos a los policías regulares que "se alejen, no pisen nada y mantengan al público alejado"?
! Lideriniz Sylph haklarınızı elinizden alıyor ve sizi bölgesinden uzaklaştırıyor.
238 ) \ frz331.6 \ cHC0C0C4 } Tu líder te ha despojado de tus derechos como Sylph y has sido desterrado.
Beni? Beni uzaklaştırıyor musun?
699 ) } ¿ Tú... me estás desterrando a mí?
Onları uzaklaştır.
Llévalos tú.
Shania'nın okuldan uzaklaştırılmasını kaldırabildin mi?
¿ Fuiste de capaz de anular el suspenso de Shania?
Bu sabah iki pilot uçuş tatbikatından hastalık nedeniyle, uzaklaştırıldı... kokain mi?
Dos pilotos han sido eximidos de las operaciones de vuelo de esta mañana... Por enfermedad. ¿ Cocaína?
Uçaklarınızı uzaklaştırın.
¡ Consiga sus combatientes fuera de aquí.
Şimdi malı buradan uzaklaştır.
Llevate la mercadería muy lejos de aquí.
Uzaklaştırıldınız mı?
¿ Sí?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]