Vil Çeviri İspanyolca
961 parallel translation
" AsagiIik köIe!
" ¡ vil esclavo!
Her türlü alçaklığı yaparsın sen.
¡ No hay nada demasiado vil para ti!
Sen yemek arabası çeken sarı bir Habeş maymunusun ve korkaksın...
Eres el mandril más vil que ha manejado un vagón de comida. Y tienes miedo.
O gitti mi?
¡ Es Ud. un vil asesino!
O pislik, aşağılık, rezil...
Ese sucio y vil...
Bir insanın bu kadar alçak olabileceğini bilmezdim.
Nunca creí que alguien pudiera ser tan vil.
Onu bırakmak ahlaksızlık ve alçaklık olur.
Dejarlo sería vil e infame.
Korkak sıçan gibi mi?
¿ Como un vil cobarde?
Hayatımda tanıştığım en rezil insansın!
¡ Es usted el ser más vil que he conocido!
İşte sen busun, MacChesney, hep kuralların ardına gizleniyorsun... seni adi dönek!
Es típico de ti, MacChesney, escudarte tras las normas... ¡ vil traidor!
Biz, adına sosyal önyargı denen hastalığın kurbanlarıyız, evladım.
Somos las víctimas de un vil mal llamado prejuicio social, hija mía.
Benim rezil aşkımdan dolayı kibirlenip mutlu oluyorsun değil mi?
¿ Te has sentido complacida por mi vil amor por ti, verdad?
Seni gidi kendini bilmez demokrat.
Es usted un vil demócrata.
Aynı zamanda bir de cinayet vardı iğrenç, kanlı bir cinayet failine karşı adalet için avaz avaz bağıran bir cinayet.
Hubo un asesinato también. Un asesinato vil y sangriento. Un asesinato que pide a gritos que quien lo cometió pague su crimen.
- Aşağılık, dolandırıcının birisiniz...
Usted es un vil, chanchullero deshonesto...
Suçlarının sonuçlarına katlanmaktan kaçan adi, düzenbaz bir politikacı değilim!
¡ No soy un vil y rastrero político que intenta escapar de las consecuencias de sus delitos!
Göreviniz olduğunu düşündüğünüz şeyden elbette cayamazsınız. Ama herhalde, acele hareket ederek bu büyük suçun işlenmene yol açan kanunsuzluğa ortak olmak istemezsiniz.
No pueden vacilar en el cumplimiento de lo que Uds. Creen es su deber... pero sin duda no quieren precipitarse... con el mismo espíritu de anarquía que engendró este vil crimen.
Gazap Günü, o mahkeme gününde Tüm günahlar okunup ifşa edildiğinde Hepsi duyulur, her yerde korku eşliğinde.
El día de la ira, día del juicio, los rayos cerrarán el paso al vil pecador.
" Parry'yi sadakatsiz bir koca, vahşi bir katil gibi göstermek için elinden geleni yapıyor.
" y se empeña en retratar a Parry como un marido infiel, un vil asesino.
o aşağılık Judea'lı gibi... "... tüm kabilesinden daha değerli bir inciyi kaldırıp atan biriydi deyin.
"De alguien cuya mano... cual vil judío,... arrojó una perla más bonita que toda su tribu".
" O aşağılık... O aşağılık Judea'lı gibi, tüm kavminden daha değerli bir inciyi,
"... cual vil judío,... arrojó una perla más bonita que toda su tribu ".
İşte hakkını alanın lanetli kellesi!
¡ Ved aquí clavada la cabeza del vil usurpador!
Ölü bir adam, şeytani bir adam, kötü bir adam.
¿ Y para qué? Un hombre muerto, un hombre vil, un hombre malvado.
O adi bilmecenin cevabı yok! - Kandırmaca bu!
Este vil acertijo no tiene solución.
Bana muhbir diyecekler.
Dirían que soy un vil soplón.
Balayımız mevzu bahis olmuşken bu denli bencil ve zalimse şimdi evlendiğimiz zaman nasıl olacak kim bilir?
Si él es ahora tan egoísta, tan vil en nuestra luna de miel, ¿ cómo será después de casados?
Dünya yüzündeki en alçak, en rezil, en aşağılık adam.
La criatura más vil y despreciable de la faz de la tierra.
Ama insanları mahvedebilir de. Gerçek bir tehlike.
Su forma de arruinar la vida de la gente es vil e imperdonable.
Seni pis, iğrenç, şeytan...
Tú sucio, vil, rastrero...
Gündüz ve gece, ayın ışığında, ve yakıcı öğle güneşinde ben vefakar ve mütevazi kulunuz ile Hakar, düzenbazlar ve hilekarların tuzaklarına zehirlere, bıçak darbelerine, pusulara, türlü şeytanlıklara rağmen...
De noche, de día, bajo la luz de la luna y el fuego abrasador del sol este humilde servidor y vuestro criado Hakar hemos luchado contra engaños, trampas y emboscadas, venenos, puñaladas, perfidia y vil traición.
Nasıl bir çöplük, bir çirkef, bir gübre yığını olmalı ki bu Roma işi gücü parlatmak olsun Sezar kadar aşağılık bir şeyi.
¿ Qué basura es Roma, qué despojo... si sólo sirve de base para iluminar... a un ser tan vil como César?
Köle olmayı isteyecek kadar aşağılık biri var mı burada?
¿ Hay aquí alguien tan vil que quiera ser un esclavo?
Yurdunu sevmeyecek kadar alçak biri var mı burada?
¿ Hay aquí alguien tan vil que no ame a este país?
Her şeyi yitirdiğim bugün kazanacağım şerefi Octavius'la Marcus Antonius kazanamayacaklar aşağılık zaferleriyle.
Tendré más gloria por esta derrota que Octavio y Marco Antonio... por su vil victoria.
Bu anlamsız bir şüpe!
Es una sospecha vil, Val.
Evet, böyle bir şeyi ancak onursuz bir adam yapar.
Sí, un hombre debe ser muy vil para hacer algo así.
Bu beni hastalıklı ve adi yapıyor.
Me enferma por dentro, me hace sentir vil.
Bu kötü bir yalan!
¡ Es una vil mentira!
Berbat bir yazar.
Un vil escritor.
Biri var, bir çakal. Hep kovboy gibi giyinip bozuk para ile oynuyor onun meşru yağmacısı.
Uno es un vil coyote que siempre pensó que las monedas de un vaquero son su botín legítimo.
Ve bu ağırbaşlı bakire de onun pis suç ortağı!
- Y esta tímida doncella es su vil cómplice.
Bu pis ihanetin kanıtı var mı? Var, majeste.
¿ Tienes prueba de esta vil traición?
Majeste, bu sahtekarları, en pis ve en iğrenç suçla, tahta karşı gelmekle suçluyorum, ve haklı öfkenizin, onlar hakkında tam bir yargıya varmasını ve zaman kaybetmeden, bertaraf edilmelerini talep ediyorum.
¡ Sire, acuso a estos impostores del más vil crimen de lesa majestad, y demando que se les aplique la mayor pena, y nos deshagamos de ellos en menos de una hora!
Senin mücevherlerine ve hazinene ihtiyacım yok, Moğol.
Quiero tus tesoros robados tanto como tu vil calor, mongol.
O dolandırıcı adama güvenim yok.
¿ Qué? Yo no me hubiera fiado de ese vil...
Alçak mı?
¿ Vil?
Güzelliklerin en güzeli, olmayacak söz.
"Hermoseada" es una expresión vil, mas oíd.
Uzun boylu, yakışıklı ya da asil değilsin!
Porque Dios no ha encontrado alguien más humilde en la Tierra, porque no ha visto entre los pecadores a uno más vil que yo.
Ah, alçak adam.
Él fue vil.
Ama bu numarayla attan düşüren olmamıştı.
¡ Nunca me habían tirado del caballo con tal vil truco!
- Hayır. Ucuz sahtekar.
¡ Un vil tramposo!