English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yapamadım

Yapamadım Çeviri İspanyolca

3,881 parallel translation
Hiçbir şey yapamadım!
¡ No pude hacer nada!
Anastasia ve Billy konusunda seçim yapamadım.
Salí perdiendo con Anastasia y Billy.
Ben biraz hastaydım da temizlik yapamadım. Bu ocak yıllardır temizlenmedi mi
Estoy enfermo, por eso está todo sucio.
Yapamadım.
No podía.
Bir şey yapamadım.
No podía hacer nada.
Yapamadım biliyorum...
Sé que no fui...
Denedim ama yapamadım.
Lo intenté, pero no pude.
Benim için böyle bir ayarlama yapmana minnettarım Harry ama yapamadım.
Te agradezco que lo arreglases para mí, Harry... Pero no podía hacerlo.
Yapamadım!
No pude hacerlo.
Ama ben... Ama yapamadım... Bilirsin, kendime dönemedim
Pero, tan solo... no podía, ya sabes, volver... a ser yo.
Yapamadım.
No podía hacer eso.
- Çok bir şey yapamadım.
No pude hacer mucho.
Gardez'i unutmak istedim ama yapamadım.
Traté de olvidar lo de Gardez, pero no podía.
Tüm bunlardan kurtulmak için eve gitmek istedim ama yapamadım.
Quería irme a casa, para terminar con todo pero no podía.
Sıkıntı şu ki, bütün testleri tam olarak yapamadım.
Está bien. El problema es que no lo probé completamente aún.
Sana babalık yapamadım.
Te fallé como padre.
Haklısın, parayı alıp kaçmayı düşünüyordum ama yapamadım.
TIENES RAZÓN, IBA A ROBARLO Y HUIR, PERO NO PUEDO HACER ESO,
Yapamadım.
No pude hacerlo.
Cevapları bulmak için burada koşturup duruyorum ama duvarlara çarpmaktan fazlasını yapamadım.
Y seguiré corriendo alrededor de este sitio intentando encontrar una respuesta, y siguiendo golpeando las paredes.
Ama yapamadım.
Pero no pude.
Ama ben... Şu role bağlanma olayını yapamadım baba rolüne. Bunu şimdi anlayabiliyorum.
Pero, yo... no estoy bajo los efectos... del padre de memoria, sabes, puedo verlo ahora.
Hayır, hayır, aslında ben işi yapamadım.
En realidad yo no podía hacer el trabajo.
Bunu yapamadım.
No pude hacerlo.
Çığlık atıyordum. Ama ağzım çok sıkı kapatılmıştı. Yapa-Yapamadım.
Estaba gritando, pero la cinta me apretaba tanto la boca, que... no podía...
Evet, şehri terk edecektim ama yapamadım, anladın mı?
Sí, iba a dejar la ciudad, pero no pude hacerlo, ¿ vale? Me di la vuelta.
Yapamadım.
No puedo hacerlo.
Yapamadım ama.
Pero no pude.
Anneme karşı gelmek için bana ihtiyaç duyduğu anda... Yapamadım.
En el momento que necesitó que me revelara contra mi madre... no pude hacerlo.
Ama işler kızışmaya başladığında ben yapamadım. Bilirsin işte, benim ufaklık...
Pero cuando las cosas empezaron a calentarse, no pude... ya sabes, mi colega, no pudo...
Brendan, seninle sıradan seks yapamadım. Önemli değil.
Brendan, no fui capaz de tener una aventura casual contigo.
Ama yapamadım.
Pero no pude hacerlo.
- Bir şey yapamadım.
No he podido pararlo.
Sevgililer Günü'ne kadar beklemem gerekirdi biliyorum ama yapamadım.
Se que se supone que espere hasta el día de San Valentín, pero no pude.
Onu bile doğru düzgün yapamadım.
No puedo incluso hacer eso.
Şimdi düşününce, ben ona hiçbir şey yapamadım.
No pude hacer nada por él.
Dün olanlardan sonra yapamadım.
No pude después de lo de ayer.
Hiçbir şey yapamadım.
No pude hacer nada.
- Haklısın yapmadım. Yapamadım çünkü istifamı çoktan vermiştim.
Tienes toda la derecha no lo hice, porque yo no podía, porque yo ya había dado previo aviso.
Ortak, hala bensiz yapamadığını anlamadılar mı?
- Hola, compañero. ¿ Saben qué perdido estás sin mí?
Scott'ın vücudundan çıkardığımız mermiyle eşleştirme yapamadık.
No hay modo de vincular la bala que encontramos en Scott.
Yapamadığımı itiraf etmeliyim.
Debo confesar que no pude hacerlo.
Birlikte kahvaltı yapamadığımız için üzgünüm.
Lamento mucho que no hayamos podido tomar ese desayuno.
Bunu kendi masandan yapamadın mı?
¿ No podías hacerlo desde tu propio escritorio?
Bir kundakçıyı ve zırhlı araba hırsızlarını yakaladı ve daha geçen hafta bizim yapamadığımızı yapıp Vertigo'nun ardındaki örgütü çökertti.
Eliminó al pirómano, y a los ladrones de los blindados, y hace una semana, anuló el tráfico de Vértigo cuando nosotros no podíamos.
Kiliseye gittiğimiz bir pazar gününü hatırlıyor musun ölmek üzere olan bir kelebek camın önüne gelmişti ve senin eline kondu, sen de uçmasına yardım etmek istedin ama yapamadın.
Recuerdas ese domingo en la iglesia cuando esa mariposa moribunda entró por la ventana y se posó en tu mano y tú tratabas a ayudarla a volar y simplemente no pudiste.
Bütün kalemlerini aldığımı sanıyordum ama yapamadığım çok açık.
Creí haberle quitado todos los bolígrafos, pero claramente no fue así.
Bu ne yaptığım ya da neyi yapamadığım değil senin ne yaptığında!
No se trata de lo que yo hice o dejé de hacer, ¡ se trata de lo que tú hiciste!
Ama son zamanlarda benim rutinimde buraya gelip benim yapamadığımı yapması için, kız kardeşimi teslim ettiğim kadını beklemek var. Debra'yı tekrar toparlamak için.
Pero últimamente la mía consiste en venir aquí esperar a la mujer con la que dejé a mi hermana para que haga lo que yo no pude, hacer que Deb se sienta entera otra vez.
- Ne? Yeteneksiz, acınası, becerim ya da cesaretimin olmadığı seçtiğim alanla ilgili hiçbir şey yapamadığımı söylüyor.
Que no tengo talento y que soy patética y que no tengo la habilidad o la fortaleza o cualquier otra cosa que se necesita para triunfar en el campo que elegí.
Yapamadığım için çabaladım.
Lo que no hice, lo intenté.
O yapmak istediğini yapamadı diye ben boşa harcamayacağım.
No voy a arruinarla sólo porque no supo hacer lo que quería.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]