Yapılacak bir şey yok Çeviri İspanyolca
205 parallel translation
Yapılacak bir şey yok.
No tienen nada que ver.
Pekâlâ, artık bu konuda yapılacak bir şey yok sanırım.
Supongo que ahora ya no se puede hacer nada.
Yapılacak bir şey yok.
No hay nada que hacer.
Cerrehi yapılacak bir şey yok gibi görünüyor.
Y tampoco parece que haya que sacarle ninguna bala. Y tampoco parece que haya que sacarle ninguna bala.
Heurtebise, yapılacak bir şey yok.
Heurtebise, no se puede hacer nada más.
- Başka yapılacak bir şey göremiyorum. Yapılacak bir şey yok.
- No sé qué más se puede hacer.
Bunun için yapılacak bir şey yok.
- Él no tiene nada que hacer aquí.
Başka yapılacak bir şey yok.
No hay nada que hacer.
Üzgünüm, Stepp ama burada daha yapılacak bir şey yok.
Lo siento, Stepp, pero no hay nada más que pueda hacer.
Yapılacak bir şey yok.
No tengo remedio.
Biliyorum.Bununla ilgili yapılacak bir şey yok.
Lo sé, pero no hay nada que hacer.
Unutulacak ya da yanlış yapılacak bir şey yok.
No olvidéis nada y nada saldrá mal.
Yapılacak bir şey yok. Sığırların yolunun buradan geçmesini istiyoruz.
El negocio del ganado se hará aquí.
Yapılacak bir şey yok mu?
¿ No se puede hacer algo?
Yapılacak bir şey yok.
No podemos hacer nada más.
Yapılacak bir şey yok, evladım. Ama şey...
No hay nada que hacer, mi joven amigo, pero vamos a...
Beklemek dışında yapılacak bir şey yok.
Sólo nos queda esperar.
Midesini patlatmış olabilir. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok demektir.
Puede que haya reventado el estómago y, si es así, no hay nada que hacer.
Ben hissettiğinizi anlıyorum ve senin için üzülüyorum. Ama yapılacak bir şey yok, o yasayı ihlal etti.
Entiendo cómo se siente y siento pena por usted, pero no se puede hacer nada, el violó la ley.
Şu anda yapılacak bir şey yok.
Es todo. Ya no hay nada por hacer.
Ne düşünüyorsun? Haklısın, yapılacak bir şey yok.
No. creo que no, no hay nada que podamos hacer.
- Yapılacak bir şey yok demiştin.
Y nada cambiaría. ¿ Y qué podríamos hacer?
Hayır, oraya yapılacak bir şey yok.
No, gracias. No tiene remedio.
-... sen git eve, git! - Yapılacak bir şey yok!
- No nos podemos resistir.
- Yapılacak bir şey yok artık!
- Es inútil.
Yapılacak bir şey yok. Sonuçta ne kazanacağım ki zaten?
De todos modos ni participé ni tuve interés.
O zaman yapılacak bir şey yok. Size gerçekleri anlattım.
Entonces hemos acabado.
Bir avukat için çok geç Gordon, artık yapılacak bir şey yok.
Ya es demasiado tarde para que, Gordon. No podemos hacer nada.
Yapılacak bir şey yok.
Usted no puede hacer.
Çünkü yapılacak bir şey yok.
Porque no hay nada que hacer.
- Yapılacak bir şey yok, Jake.
- No se puede hacer nada.
Buralarda yapılacak bir şey yok.
- Aquí no hay nada.
Yapılacak bir şey yok.
Nada puede hacerse.
Yapılacak bir şey yok mu generalim?
¿ No se puede hacer nada, general?
Yeni kafalar lazım. Çarşamba'ya kadar yapılacak bir şey yok.
No podré terminarlo para el Miércoles.
Hayatım, o dönene kadar yapılacak bir şey yok.
¡ Odio a John! Querida, nada puedes hacer hasta que vuelva.
- Korkuyorum. - Çocuğa yapılacak bir şey yok...
- -Me temo Un niño no es, sin protección
Yapılacak başka bir şey yok.
Es lo único que se puede hacer.
- Yapılacak bir şey yok.
No puedes hacer nada.
Bilmiyorum... kendinin bir çeşit sıkıntısı olmalıydı... ve yapılacak en iyi şey ortadan yok olmasıydı herhalde.
Quizá se metió en un lío y pensó que lo mejor era desaparecer.
Onu mahkumun yanında bırakmak aptallıktı. Burada kal Yüzbaşı, yapılacak bir şey yok.
Quieto ahí capitán, no hay nada que hacer.
Yapılacak bir şey yok.
No hay más remedio.
Yapılacak fazla bir şey yok.
No se puede hacer más.
"Artık çok geç, o öldü, yapılacak bir şey yok ve üzgünüm, gelemeyeceğim."
" Es demasiado tarde. Ya está muerto. No puedo hacer nada.
Yapılacak fazla bir şey yok.
No hay mucho que hacer aquí.
Adamları tutuklamalıyız. Yapılacak başka bir şey yok.
Tenemos que arrestar a esos tipos. ¡ Ahora!
Bu durumda yapılacak pek bir şey yok.
No hay nada para nosotros aqui.
Onlara derim ki, uzun bir sürede bile yapılamayacak olgu için... kısa bir sürede yapılacak hiç bir şey yok.
A ellos les digo que no hay nada... que pueda hacerse en poco tiempo... que no pueda hacerse igual de bien en mucho tiempo.
Hiç bir şey - görülecek, yapılacak hiç bir şey yok, konuşulacak ilginç hiç kimse yok.
Nada que hacer, nada que ver, ni nadie con quien hablar.
Benim tatmin olma tarzım, aksi halde yapılacak pek bir şey yok.
Mi grado de satisfacción tiene muy escasa influencia sobre él.
Yani, burada yapılacak fazla bir şey yok, gerçekten.
Quiero decir, realmente no hay mucho para hacer aquí.