Yapıldı Çeviri İspanyolca
12,389 parallel translation
Seni endişelendiren buysa bir ayarlama yapıldı bile.
Si eso es lo que te preocupa... ya hemos elegido una sustituta.
İnsan denekler üzerinde deneyler yapıldı.
Experimentos a ciegas con sujetos humanos.
Liderlik için nelerin yapıldığını gördüm.
Vi lo que significaba el liderazgo...
O kabloyu yan dairede buldum. - Bombanın yapıldığı yerde.
Encontré ese cable en el apartamento junto al mío, donde la bomba fue realmente fabricada.
- Nasıl yapıldığını öğrenmesi gerek. - Hadi ama Mike!
Tiene que aprender a hacer esto Vamos Mike!
Flipper. Mikroçip yerleşimi yapıldı mı?
¿ Flipper tiene un microchip?
Kalbini test edene kadar... neden yapıldığını fark etmezsin.
No sabes de que estas echo hasta que pruebas ese corazon. Vamos, ponlo en el pecho.
Sen kuralların olduğunu sanıyorsun. Ama herkes biliyor, kuralların ne için yapıldığını.
Crees que hay reglas, pero todos saben para qué se hicieron.
Sana birşey yapıldı
Algo se ha hecho para usted.
Cenaze töreni yapıldı biliyorsun değil mi?
¿ Sabes que hubo un funeral, verdad?
O odada herhangi bir şeyin yapıldığını sanmıyorum.
Creo que allí arriba no pasó nada.
- Bu sabah bir teklif yapıldı.
- Pusieron una oferta esta mañana.
Teklif senin adına yapıldı.
Esa oferta es tuya.
Adamım E'ye yanlış yapıldı.
Mi hombre. Él fue engañado.
Plan çoktan yapıldı.
El plan ya ocurrió.
- Sanırım nasıl yapıldığını anladım.
Creo que ya lo estoy entendiendo. Yo estoy controlando a 247.
Biz birinin Kayla'nın odasındaki pencereyle oynadığını düşünüyoruz. Ama bu ölümünden sonra yapıldı.
Creemos que alguien trasteó con la ventana de la habitación de Kayla, pero eso fue después de su muerte.
Daha sonra ölü askerler için bu anıt mezar yapıldı.
Más tarde, construimos este mausoleo para albergar a sus soldados muertos.
İlk önce gördüğümüz şeyin arılar tarafından yapıldığı sandım ama bariz renkler ve uzun antenler bunun Karayipler'e özel Jack Spainard yaban arısı olduğunu gösteriyor.
Al principio pensé que el enjambre del que fuimos testigos estaba hecho de abejas, pero la distinta coloración y la larga antena señalan esto como a las Jack Spaniard, un género de avispas exclusivas del Caribe.
- Akademinin en iyi ve parlak beyinleri tarafından korunup, üzerinde çalışmalar yapıldığı eyaletin başkenti Albany Üniversitesi'nde.
En la capital del estado, Albany, en la universidad, donde puede ser protegida y estudiada por las mentes más brillantes, más sabias del mundo académico.
Bu dolandırıcılık yapıldığını göstermez.
No hay engaño por nuestra parte.
Bu kadar genç biri nasıl yapıldığını biliyor muymuş?
¿ Una persona joven como esa sabe cómo hacerlo?
Evet, işlerin eski usülden yapıldığını gördüm.
Sí. He visto cómo se hacían las cosas a la vieja usanza.
İşlerin öyle yapıldığını gördüm ve işe yaramadı.
He hecho las cosas a la vieja usanza, y no funcionan.
Malafatusların nasıl yapıldığını merak etmişimdir hep.
No sabía cómo se hacían los plumbuses.
O oda kötü şeyleri dışarıda tutmak için yapıldı, saklamak için değil.
Esa habitación se construyó para alejar las cosas malas no para encerrarlas en ella.
Savaş hazırlığındaki bölgede değişikliklere veya ekonomik çöküşe yol açabilecek büyük reformlar yapıldı.
Son reformas grandes, que podrían llevar a un cambio rotundo en la región o a un precipitoso colapso económico.
Bence bu iğrenç olay buna engel olmak isteyen birileri tarafından yapıldı.
Creo que esta abominación es el trabajo de alguien que intenta detenerla.
İki sene önce yapıldı.
Lo pintaron hace dos años.
Veliaht Prens'i vuran silahın bizim atölyede yapıldığını düşünüyor olmalılar.
Deben pensar que la pistola con que dispararon al príncipe fue hecha en nuestra tienda.
Suriye'deki mülteci kampındaki bombalı saldırı Düring'e yönelik değil, bana yönelik yapıldı.
Esa bomba en Siria, en el campo de refugiados, no era para During, era para mí.
Bunun nasıl yapıldığını bildiğini söylemiştin.
Dijiste que sabías como hacerlo.
Oradan bir şey çıkmayacağından takma dişin yapıldığı polimere bir daha baktım.
Como era un callejón sin salida, le eché otra mirada al polímero del que estaba hecho el diente falso.
Sipariş ettim. Başka bir yerde yapıldı ve birisi buraya getirdi.
Es... de reparto, hecho en otro sitio y luego alguien te lo trae.
Katibimiz Bay Heep'ten ödemelerin babanızın talep ettiği şekilde yapıldığını kontrol etmesini istedim.
Le he pedido a nuestro secretario el Sr. Heep que vea que los pagos se hacen según lo dispuesto por vuestro padre.
Onu da yanında götürüp nasıl yapıldığını öğreteceksin.
Lo llevarás contigo. y le enseñarás cómo se hace.
- Mecburiyetten yapıldı.
Era necesario.
Bir sorunumuz var. 24 saat içerisinde 13 kayıp ihbarı yapıldı.
Tenemos un problema... 13 personas han desaparecido en 24 horas.
Son 30 yıldır ne yapıyordum, biliyor musun?
¿ Sabes qué he estado haciendo estos últimos 30 años?
Çok gürültü yapıyorsunuz. Açıkçası, onurum kırıldı.
Están haciendo mucho ruido, y francamente, estoy un poco ofendido.
1947'de bugün Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin şartlı teslim olmasından 2 sene sonra Amerika'yı özgürleştirmek için yapılan kanlı mücadele nihayet makul bir şekilde kazanıldı.
En este día en 1947, dos años después de la capitulación del gobierno de los Estados Unidos de América, la sangrienta lucha por la liberación de América fue por fin completamente ganada.
Ayarlanan zamanda açılması için yapılandırıldılar.
Están configuradas para funcionar en el tiempo previsto.
Eski sevgilinizin yıldızı olduğu bir televizyon şovunda baş yapımcılık yapmanım birçok zorluğu vardır.
Hay muchos desafíos en ser el productor ejecutivo de un programa protagonizado por tu ex.
Beş yıldır bunu mu yapıyordun?
¿ Hiciste eso durante cinco años?
- Evet, benim de gözüm ona takıldı çünkü diğer hepsi şatafatlı yapılmış.
- Sí, también estaba mirando ese porque todo lo demás está muy recargado.
Ama yaklaşık bir yıldır aralıklarla onunla iş yapıyorduk.
Pero le hemos tenido entretenido una y otra vez desde hace más de un año.
- Bu hâlde Uzay Kontluğu Yedi için yıldızlararası yapılan bu savaşta bana katılın!
Entonces únete a mí en una cruzada interestelar al Espacio Shire Siete!
Yapıp yapamayacağımı son dört yıldır kendime sorup duruyorum artık cevabını biliyorum.
Me lo he estado preguntando por los últimos cuatro años, y ahora lo sé.
Damon son 150 yıldır o bakışın pratiğini benim üzerimde yapıyor ya.
Damon ha estado practicando esa mirada en mí durante los últimos 150 años.
Bu haklarıma yapılan bir ihlaldir! Bahçeye zincirlenmene ve üstüne hâlâ erkekmiş gibi davranmana bayıldım.
Me gusta como te ves encadenado en un patio y todavía tratas de fingir que eres una persona.
Bu Yıldıztaşı Malikanesinde insanlara ne yapıyorlar?
En ese tal Sunstone Manor...