Yapılacak çok iş var Çeviri İspanyolca
201 parallel translation
Dışarıda yapılacak çok iş var.
Hay mucho trabajo que hacer.
Tamam, yapılacak çok iş var.
Muy bien, hay trabajo que hacer.
Gece bitmeden daha yapılacak çok iş var. İlgilenen var mı?
Me gustaría un poco más de acción antes de que acabe la noche.
Yapılacak çok iş var.
Tenemos mucho trabajo que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Tiene mucho trabajo que hacer.
Yapılacak çok iş var, elbette.
Necesita mucho que hacerle.
Yapılacak çok iş var.
- Hay mucho por hacer.
Gemide yapılacak çok iş var.
Hay mucho que hacer en un barco.
Saat kaç oldu ama daha yapılacak çok iş var.
El tiempo pasa y hay tantísimo que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Tengo muchas cosas que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Queda mucho por hacer.
Bayan Wagner, soruşturmayla ilgili yapılacak çok iş var.
Sra. Wagner, aún tenemos mucho que investigar.
Hayvanlar gülmezler, sen de bana nasıl yiyecek bulabileceğimi gösterdin yapılacak çok iş var.
Los animales no reirán de mí, tú me enseñaste a conseguir el alimento y hay mucho trabajo por hacer.
Bir kenara oturmak iyi olurdu ama yapılacak çok iş var.
Es fácil encerrarlos, pero hay que mantenerlos ocupados.
Yapılacak çok iş var.
Hay mucho que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Hay mucho trabajo que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Me temo que eso requerirá mucho esfuerzo.
Hâlâ yapılacak çok iş var burada. Özellikle de şapel tarafında cereyan dayanılır gibi değil.
Todavía hay mucho que hacer aquí, especialmente cerca de la capilla que más tarde habrá que separar del resto de la casa.
Yapılacak çok iş var ama zaman yok.
Tanto pot hacer. Tan poco tiempo para hacerlo.
Daha yapılacak çok iş var.
Hay mucho más trabajo que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Necesita muchas reparaciones- -
Tanrım, yapılacak çok iş var.
Tenemos mucho trabajo que hacer.
Daha yapılacak çok iş var.
Hay más trabajo por hacer.
Yapılacak çok iş var, ev satmak gibi.
Hay tantas cosas que hacer al vender una casa.
Görünüşe göre yapılacak çok iş var.
Parece que tenemos trabajo que hacer.
Yapılacak çok iş var.
Es muy duro.
Yapılacak çok iş var.
Hay trabajo por todo el lugar.
Yapılacak çok iş var, hepsi bu.
Sólo tengo mucho trabajo, es todo.
Yapılacak çok iş var.
La casa necesita arreglos.
Daha yapılacak çok iş var.
Hay más. Estaremos en contacto.
Yapılacak çok iş var. Ama her tür aletimiz var.
Nuestro seguro no permite que nos ayuden.
- Yapılacak çok iş var.
- Es mucho trabajo.
Al o kayaları! Daha yapılacak çok iş var!
párate de ahí.
Çünkü tarlada yapılacak çok iş var.
Hay trabajo por hacer en el campo.
Yapılacak çok iş var.
Hay mucho trabajo por delante. Les enseñaré este otro espacio.
Bak, melek gittikten sonra, Aşağı Londra'da yapılacak çok iş var ve bunu yapabilecek yegane kişi de benim.
Escucha, ahora que el ángel se ha ido, hay muchas cosas que poner en orden en el Londres de abajo y soy la única que puede hacerlo.
Yapılacak çok iş var.
Demasiado trabajo.
Yapılacak çok iş var.
Tengo mucho que hacer.
Centauri Başgezegeni'ni kurtarmak için yapılacak çok iş var daha.
Hay mucho trabajo que hacer en casa si queremos salvar Prima Centauri.
- Yapılacak çok iş var gibi görünüyor. Evet.
- Parece mucho trabajo.
Yapılacak çok iş var.
- No voy a decirle qué pienso.
Yapılacak çok iş var burada.
Tengo muchas cosas encima.
Yapılacak çok iş var, millet, ama çok az zamanımız var.
Hay mucho trabajo por hacer y no tenemos mucho tiempo.
Yapılacak çok iş var!
Necesita mucho trabajo.
Yapılacak daha çok iş var.
Hay mucho trabajo que hacer.
Ama çiftlikte yapılacak o kadar çok iş var ki, ben olmadan...
Con todo el trabajo que hay aquí, las obras y demás. Sin mí...
Hayır Pablo, burada yapılacak daha çok iş var.Kasabanın sana ihtiyacı var.
No, Pablo, aún hay mucho por hacer aquí. Tu pueblo te necesita.
Yapılacak çok şey var, çok kısa zamanda. Beni bilirsin. İş, iş.
Desgraciadamente hay mucho que hacer, trabajo, trabajo... y tan poco tiempo...
Keşke yarın burada olsaydı çünkü yapılacak çok can sıkıcı bir iş var.
Quería que él estuviese aquí mañana, porque tengo una ardua tarea.
Hiç uyumayı denedin mi? Yapılacak daha çok iş var.
Y no te duermas, tenemos que ponernos al corriente.
Evet, yapılacak çok iş var ama buna değer.
Es mucho trabajo, pero vale la pena.