Yemek geldi Çeviri İspanyolca
349 parallel translation
- Yemek geldi!
- ¡ La comida!
Yemek geldi zannettim.
¡ Creí que ya me traían el menú!
Yemek geldi!
¡ La comida está aquí!
Geldi. "Yemek geldi." Daha iyi bir çeviri olur.
Llegado. "La cena ha llegado" es una mejor traducción.
- Yemek geldi, düşündüm de burada beraber yeriz, bir şeyler konuşuruz...
Llegó la comida. Pensé que tal vez podríamos comerla aquí y conversar un poco.
Tam yemek hazırlıyordum, kuryeyle bu mesaj geldi.
Tengo su almuerzo listo hace rato, y un mensajero trajo esto.
Ned, Julia. Yemek zamanı geldi, değil mi?
Ned, Julia, ya es casi la hora de comer, ¿ no?
Yemek zamanı geldi, değil mi?
Prepara la cena, ¿ quieres?
İşte, yemek de geldi!
¡ Ah, la comida!
Yemek mi ağır geldi, şarap mı ekşi çıktı?
No van a digerir la comida y el vino se pondrá agrio.
Yemek zamanın geldi.
Ya pasó tu hora de cenar.
Yemek vakti geldi!
Hay que comer!
Düşünüyorum da yemek yemenin vakti geldi.
Estoy pensando... que es hora de que cenes.
- Annemle babam geldi. Babam seni bulmamı istedi, beraber yemek yiyecekmişiz.
Papá me envió a por ti, para que comamos todos juntos.
Hey millet yemek zamanı geldi mi?
- Hora de comer, ¿ eh, amigos?
İşte geldi. En sevdiğin yemek, Herbert.
Aquí la tienes, tu comida favorita, Herbert.
yemek zamanı geldi
Es casi hora de cenar.
Yemek vakti geldi mi?
¿ Es hora de almorzar?
Sanırım iyi bir yemek yemenin zamanı geldi.
Me gustaría mucho comer en tierra.
Yemek vakti geldi.
Es casi la hora de cenar.
Yemek vakitleri geldi.
Es hora de su cena.
Sofrayı kurduk. Yemek yedik. Komşular geldi.
Entonces mi marido volvió a casa y devolvimos los muebles a su sitio.
Sanırım, bana yemek hazırlamanın zamanı geldi.
Creo que ya es hora de que me prepares el almuerzo.
Yemek vakti geldi geçiyor.
Es hora de comer.
Evet, yemek vakti geldi.
Sí, es hora de cenar.
Neredeyse yemek vakti geldi.
- Sí, ahora lávate es hora de comer.
Konuklar geldi. yemek verildi.
Los invitados han llegado.
Gelin, yemek zamanı geldi.
Es hora de cenar.
Yemek vakti geldi.
Hora de cenar.
Bir arabaya atlayıp Waldorf'a gidiyoruz, bize bir oda veriyorlar, ayrıca sıcak banyo ve güzel bir yemek, çünkü artık burama kadar geldi.
Vamos al hotel. allí nos darán una hab ¡ tac ¡ ón, nos daremos un baño y comeremos. Estoy harto de hacer el tonto.
Yemek zamanı geldi.
- Haz su comida.
- Yemek saati geldi, bayım
¿ Es hora de empezar con la comida?
Kapıya geldi. Yemek diye yalvardı.
Llamó a la puerta pidiendo comida.
Kusura bakmayın. Savaşı bitirmemiz lâzım çünkü maalesef yemek vakti geldi.
Hay que parar el combate.
Biliyorum yemek zamanın geldi ama buna bir bakmalısın.
Sé que es su hora de almuerzo, pero yo tenía miedo que alguien lo llevara para arriba.
Yine Norm'un yemek vakti geldi.
Norm en la temporada de nuevo.
Yemek yiyip ilacını içme zamanı geldi.
Es hora que coma y tome sus pildoras.
Yemek neredeyse hazır, baharat zamanı geldi...
Bien, la comida está en su punto, así que es el momento de las especias...
Yemek zamanı geldi.
Es hora de comer.
Meslektaşım yemek esnasında bir kırıntı düşürdü ve kravatının üstüne geldi.
Mi colega ha dejó caer una miga durante la cena y se ha convertido incrustados en la corbata.
Yemek için geldi sanmıştım ama öyle değildi.
Yo creía que venía por el papeo. ¡ Pero qué va!
Ama yemek için kadınım geldi.
Ha llegado mi novia para ir a comer.
Merhaba akbabalar. Yemek kuponunuz geldi.
....... su bono de alimentación llegó.
- Yemek kamyonu geldi.
- Llegó el camión de la comida.
Yemek vakti geldi.
Hora de comer.
Yemek biletiniz geldi.
Ha llegado su vale por comida.
- O zaman biraz yemek yemenin zamanı geldi.
Podremos bañarnos y comer.
Yemek geldi.
Ah, la cena
Luke, yemek vakti geldi.
Luke, es hora de cenar.
Küçük yemek biletimizi izlemenin zamanı geldi.
Tiempo para ver nuestra comida
Yemek arkadaşım geldi.
Mi cita para la comida ya está aquí.
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiniz 33
geldiğinde 28
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiniz 33
geldiğinde 28
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70