Zafere Çeviri İspanyolca
756 parallel translation
"AsiI Arrius ogIunuza saygiIarini gönderiyor çünkü yarisIarda bu arabayi üç kez zafere sürdü."
"Noble Arrio, César envía este presente a vuestro hijo por haber llevado tres veces su carro a la victoria en las carreras".
Soğuğa karşı zafere doğru
La victoria contra el frío
Açlığa karşı zafere doğru
La victoria contra el hambre
zafere yürüdük.
Y una locomotora quemada
Zafere giden yoldaki il adım...
El primer paso en el camino ala gloria.
Zafere hücum!
"¡ La orden es :'Adelante'! ¡ Hacia la victoria!"
Yıl sona ermeden zafere ulaşmak için güçün her zerresini kullanmak.
Hacer hasta el último esfuerzo... para lograr la victoria antes de que acabe el año.
Keşke sizinle çocukken tanışsaydım. Tekerlekli sandalyemde zafere koşarken.
Si la hubiera conocido cuando era niña... habria estado en mi carro... en camino a la gloria.
Haydi şimdi savaş meydanına çıkın ve adamlarınızı zafere götürün.
Vaya al campo de batalla y guíe a los hombres a la victoria.
Zafere inanarak gururla savaşa gidelim.
Marchemos valientemente a la batalla confiados en la victoria.
Zafere ne ihtiyacım var ne de arzum.
No siento deseo, ni necesidad de triunfo.
Bu muazzam zafere ilişkin ayrıntılı haberleri yarın dinleyebilirsiniz. Aynı zamanda,
Mañana tendrán más noticias sobre tan importante victoria.
Zafere.
Por la victoria.
- Sen bizi yönetmeden asla zafere ulaşamayız.
Sin ti a la cabeza nunca triunfaremos.
Diz çökmüş duasını ederken, azizlerin sesi tekrarlayarak kulaklarında yankılanıyor onun bir askere dönüşerek Fransız ordusunu komuta edeceğini ve zafere ulaşacağını söylüyorlardı.
Desde los 13 años, Juana sentía voces celestiales que le ordenaban tomar el mando de un ejército, expulsara los enemigos de Francia y, coronar rey, al Delfín.
Bir süre sonra savaşta Mick bizzat onlara önderlik edecek ve onları zafere taşıyacak.
En un momento, el propio Mic los guiará en la batalla y los llevará a la v ictoria.
Wellington Dükü'nün onu altetmek ve İngiltere'yi zafere taşımak için bir şansı var, tabi deniz ablukasını sürdürebilirsek.
El duque de Wellington podría derrotarle y brindar la victoria a Inglaterra, si mantenemos el bloqueo naval.
Yaşamalı ve bizi zafere götürmelisin.
Debes vivir y guiarnos a la victoria.
Atilla sizi zafere götürecek.
Atila los llevará a la conquista.
Genç bilim adamı Doktor Serizawa olmasaydı bu zafere erişilemezdi.
No podríamos haber alcanzado esta victoria de no ser por el joven científico, Dr. Serizawa.
Yoldaşlar. İlk beş aylık planımız tüm çiftliği zafere taşıdı.
Camaradas, nuestros primeros cinco meses han sido todo un éxito.
Altı kere yaralandım. Bunlar dışında talih benimle beraberdi. Ya da General Sommer'in bir askeri zafere ulaştıracağını söylediği "o soğuk öfke".
Seis veces me han herido... pero si no la suerte, sí ha estado de mi parte la furia... que, según el general Sommer, crea al soldado vencedor.
İzin ver, memurun olup cezanı biz uygulayalım zafere ulaşıp sana övgüler sunalım.
Haznos los ministros de tu castigo, para que podamos glorificarte en la victoria.
Zafere giden yolda heba ettiğin birliklerin ne kadarı işime yarardı acaba?
¿ Cuántas tropas has perdido que ahora yo no puedo emplear?
Şimdi de... zafere. - Bana!
Y, ahora, a la salud del vencedor.
Ama, bu çekilmeyi bile zafere dönüştürmüştü.
Pero hasta esta retirada convirtió en victoria.
Bu ıssız bölgede yenilgiyi zafere çevirdiniz.
En esta tierra salvaje han convertido la derrota en victoria.
Hiçbir halk daha cesurca savaşmamış, hiçbir ulus yenilgiden zafere daha kahramanca ulaşmamıştır.
Ninguna nación ni nadie ha luchado con más coraje para ir de la derrota a la victoria.
Şey, Lloyd, zafere dostların paylaşabileceği bütün iyi şeylere.
Bueno, Lloyd, aquí está la victoria y todas las cosas buenas que las amigos pueden compartir.
Beş kez atlarımı zafere götürdü.
Condujo cinco veces a mis caballos a la victoria.
Halkım takımını Mesala'ya karşı zafere koşturacak biri için dua ediyor.
Judas Ben Hur mi gente reza por alguien que pueda ganar a Messala.
Planladığım şekilde gitmek istiyorum özellikle dört beyaz at ve bando çalacak yas olmasın gururlu ve yüksek adımlarla zafere gidiyormuşum gibi.
Quiero irme como siempre había pensado. En un coche con cuatro caballos blancos y una banda tocando. Sin luto sino orgullosa y feliz...
Büyük zafere giden yolda ufak tefek hatalar göz ardı edilmelidir.
Para lograr la victoria final, debemos pasar por alto los pequeños errores.
Nihai zafere bizi yüreklendirecek konuşmalara ihtiyacımız var.
Necesitamos una arenga. Necesitamos tener fe en la victoria final.
İsis ve Serapis davanızı zafere ulaştırsınlar.
Que Isis y Serapis den la victoria a su causa.
- Bu Yunanlar'ın zafere döndürüp adamlarının moralini bozduğu saldırıları kes.
- Detén estos ataques sin sentido, que son victorias para los griegos y desmoralizan a tus hombres.
Bu adam sizin kolayca vazgeçtiğiniz zafere götürecek sizi.
Este hombre os conducirá a esa victoria a la que habéis renunciado tan fácilmente.
Bu son kahramanlık mesajı Yunanistan'ı zafere götürdü.
Este último mensaje de los héroes caídos condujo a Grecia a la victoria.
Adı geçen adamlar, gözü pek ve cesur davranışlarıyla, bu birliği pusuya karşı tam zamanında uyarmış ve böylelikle muhtemel bir yok oluşu zafere çevirmişlerdir.
Estos hombres, con su asombrosa y valiente acción fueron capaces de advertir a esta unidad de una emboscada y así convirtieron un posible exterminio en una victoria.
Ölüme karşı kazanılmış zafere, kötünün iyiye karşı zaferine.
Una celebración de la victoria sobre la muerte. Del mal sobre el bien.
Adaleti zafere ulaştırıncaya dek. "
En su nombre, las naciones han depositado su esperanza.
Açıkça belli olan yenilginin ne kadar sıklıkta zafere dönüşebildiği şaşırtıcı.
Es sorprendente cuantas veces una derrota puede convertirse en victoria.
Bizi zafere götüreceksin.
Nos llevará a la victoria.
Zafere ulaşınca ordunun görevi biter.
El ejército habrá cumplido su misión.
Eğer kişi, güce ve zafere giden yolu biliyorsa hayat kolay olabilir dostum.
Y amigo, fácil puede ser si conoces el camino hacia el poder y la gloria en este mundo.
İnsanlar ne kadar acı çekmişlerdi. Zafere giden yol ne kadar da uzundu.
¡ Pero cuánto había que esperar todavía para que llegara este día, cuánto quedaba por hacer, cuánto camino por recorrer!
Zafere kadar savaşmayı istiyor musunuz? "
¿ Quieren la guerra total?
Kanlı yatağına hoş geldin ya da zafere.
"Bienvenido a tu tumba... " o a la victoria. "
ZAFERE GİDEN YOLU KORUYUN ULUSAL TAHVİL SENETLERİ SATIN ALIN
- Gracias, compañero.
- Zafere.
- Por la victoria.
Bizi nihai zafere ulaştıracak adama içelim.
Bebamos a la salud del hombre que nos conducirá a la victoria final.