English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Z ] / Zenginlik

Zenginlik Çeviri İspanyolca

584 parallel translation
Evlilik mi, zenginlik mi?
¿ matrimonio o lujo?
"Zenginlik, yol, güzel giysiler ve yakışıklı esmer bir adamla evlilik görüyorum." "Sizi çok mutlu edecek hanımefendi."
Veo riquezas, viajes, bellos ropajes y... una boda con un apuesto joven, él la hará feliz.
Müthiş bir zenginlik.
Riqueza.
Zenginlik?
¿ Riqueza?
Zenginlik hemen köşede duruyor.
La prosperidad está a la vuelta de la esquina.
Daha sonra zenginlik ve huzur dolu günler bizi bekliyor olacak.
Y durante un tiempo, tendremos la rica recompensa de la paz.
Güzel dostlukları menüye zenginlik katacaktır.
- El placer de su compañía forma parte de mi menú.
Julie, sana Pres'le birlikte mutluluk dolu sağlık dolu... - ve zenginlik dolu bir yaşam dilerim. Sherry, efendim?
Te deseo a ti y a Preston muchas felicidades, mucha salud y la mayor de las prosperidades!
13 yıl sonra, içki yasağı ortadan kalktı ve arkasında zenginlik ve güce alışmış suçluları bıraktı ve bu suçlular, halkın yeniden doğmuş yasa ve adalet olgularına alışamadılar.
Después de 13 años, la Prohibición muere dejando atrás al elemento criminal de riqueza y poder pero que no pudo con la nueva determinación del público de que volvieran a reinar la ley y el orden.
Gençlik, sağlık, zenginlik.
Juventud, salud y riqueza.
Dostumuz Birherari'ye önemli bir ticaret ve zenginlik getirdi.
Nuestro amigo ha traído muchos negocios y prosperidad a Birherari.
Tanrı bana zenginlik ve güzellik bahşetmiş olsaydı... şu an sizden ayrılmak bana ne kadar zor geliyorsa... benden ayrılmanın size de bir o kadar zor gelmesini sağlardım.
Y si Dios me hubiera regalado riqueza y belleza, habría logrado que fuera tan difícil para usted dejarme a mí como... Como es para mí dejarlo a usted.
Sanki karım olabilirmiş gibi davrandım hatta ona zenginlik veremeyecek olsam dahi.
Hice de cuenta que ella se habría casado conmigo... aunque yo no hubiera tenido riquezas.
Seni harap olmuş, itaatkâr, zenginlik ile aptallaşmış bulmayı tercih ederdim.
Habría preferido verla hundida, sumisa, decepcionada, embrutecida por el dinero.
Gördüğün gibi Beragonlar'ın gururu zenginlik içinde yüzmüyor.
Como ves, los Beragon no nadamos en oro.
Bir kıtayı satın alabilecek kadar zenginlik ve bize bir bakın.
Podríamos comprar un continente entero y miren.
Tanrı bizi çağırıyor! - Zenginlik peşinde değiliz!
- ¡ Justicia y libertad!
Bunun sevmeyi öğrendiğin güç ve zenginlik için... ne kadar büyük bir tehdit olduğunu açıkla. Ben de bunları sevmeyi öğrendim.
Eso era una amenaza al poder que tanto amabas.
Ama bu zenginlik benim alın terimle oluyor!
¡ Todo gracias a mi sudor!
Bunu alırdın ama zenginlik birkaç hafta içinde gözünden düşerdi.
Lo habrías aceptado, pero después de burlarte de Ia decadencia de Ios ricos.
Size ömür boyu sağlık mutluluk ve zenginlik dilerim.
Les deseo salud y felicidad.
- Buraklarda zenginlik olmaz.
- Nunca te harás rico aquí.
Hazineleri ne yapacaksınız? Zenginlik mi istiyorsunuz?
¿ Qué hay en tu mente que no sea riquezas?
Zenginlik peşinde değilim.
No es riquezas lo que deseo ardientemente.
- Örümceğin bacakları zenginlik demektir.
- Las patas de la araña : significa suerte.
Her hafta gelip iyi şans ve zenginlik hakkında... hikâyeler anlatan falcıyı da biliyordum.
Y conocía al adivino que venía cada semana... con su relato de buena suerte y riquezas.
Yanlışın üzerine gitmekten hiçbir zaman korkmayacağız. Yapan ister yağmacı zenginlik olsun isterse de yağmacı sefalet.
Nunca temeremos atacar al mal, tanto si lo provoca la riqueza rapaz... como la pobreza rapaz.
- Zenginlik...
¡ Ricos!
şimdi şunu yaz... zenginlik.
Ahora escribe la palabra... salud.
Bir gün zenginlik tanrıçası olacaksınız.
Algún día serás la Diosa de la riqueza.
Zenginlik demek.
Significa riqueza.
Bunun zenginlik ve kanunsuzluk anlamına geldiğini biliyorduk.
Ya hemos conocido esa prosperidad y la anarquía que conlleva.
Zenginlik mezarlığı. - Bak işte onun için hazırım.
- El cementerio de la riqueza.
Hindistan'da böyle yaptıklarını duymuştum. Zenginlik ve asalet alameti.
Dicen que hacen eso los que son muy ricos.
tüm zenginlik senin. Ama eğer bunu israf edersen, herkes gibi zarar edersin!
Ahora eres el señor de la aldea, dueño de todas sus riquezas.
"Hayallerin ötesinde bir zenginlik."
"Riquezas que no puedes ni soñar."
Benden iyi ile kötü arasındaki farkı görebilmeyi istedin, ama bunu kendin için zenginlik için yada düşmanlarını yenmek için değil sadece halkını daha iyi yönetebilmek ve insanların arasındaki huzuru sağlayabilmek için istedin.
Como has venido aquí a rogarme y no has pedido larga vida ni riquezas para ti mismo, ni la vida de tus enemigos, sino que has pedido comprensión para poder distinguir como juez... He escuchado tus palabras.
Eskiden bize gelen zenginlik ve ticaret, şimdi ona gidiyor
Las riquezas y el comercio que antes venían a nosotros, ahora se los lleva él.
Büyük zenginlik.
Qué riquezas.
Onu tutuklayıp şehre götürmenize karşı değilim. Ama Macario kasabaya zenginlik ve sağlık getirdi onu size vermemek için ayaklanacaklardır!
Yo no me opongo a que lo aprehendan y se lo lleven a la capital, advierto nada más que Macario ha traído riqueza y salud al pueblo.
Zenginlik ve Vaatler Diyarı. "
Tierra de abundancia y prosperidad "?
Zenginlik kötü bir kader.
- Yo debería de darte pena, es un hándicap nacer rico.
Hep derim ya, zenginlik taşınması zor bir yük.
Lo ves. Es un hándicap ser rico.
Sana şöhret ve zenginlik getirecek ürün.
El producto que te hubiera hecho rica y famosa.
Bize verilen zenginlik için teşekkür etmenin zamanı geldi.
Sí, es tiempo de prosperidad para todos nosotros y debemos dar las gracias.
Zenginlik bir uyuşturucudur.
La riqueza es una droga.
Okyanusun dibinde ne zenginlik vardır ne de yoksulluk.
ni ricos.
- Bu otel, teras, müzik grubu zenginlik ve sen.
Este hotel, la terraza, esa orquesta... Esta riqueza...
Onlara da zenginlik ve güç!
¡ Para ellos riqueza y poder!
zenginliğine sahip olan sınıfı zenginliğe o kadar güveniyor ki onlar için, doğa ve zenginlik birbirlerini karışıyor.
La clase poseedora de la riqueza, mezclada con la misma riqueza, y que confunde la naturaleza con la riqueza.
Yolumdan yürürsen seni dünyadaki hiçbir Kralın sahip olamayacağı bir zenginlik ve onurla ödüllendireceğim
que pueda jamás compararse a ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]