Çok olmadı Çeviri İspanyolca
4,987 parallel translation
- En son onları ne zaman gördünüz? Çok olmadı.
¿ Cuándo fue la última vez que los vio?
Amerika'dan döneli çok olmadı.
Acabo de regresar de Estados Unidos.
Hee Nam burada çalışmaya başlayalı 3 yıl oldu ama kızı geleli çok olmadı.
La madre ha trabajado aquí por 3 años. La hija se mudó hace poco.
Şekercileri ve çikolata dükkanlarını saymazsak, yaşamak için muhteşem bir yer, değişimin çok olmadığı bir yer.
Ruedas ardientes Cuando pasas los fabricantes de velas y las tiendas de caramelos es un lugar hermoso para vivir el tipo de lugar donde las cosas no cambian mucho.
Çok olmadı.
Y...
Greg Sullivan'ın çok da iyi bir fikir olmadığı ortaya çıktı, değil mi?
Así que resulta que Greg Sullivan no era tan buena idea, ¿ eh?
Ve onlardan çok fazla olmadığından, yarışı kesinlikle sen kazandın.
Y aunque no hubiera mucha, arrasaste en la competición.
Eminim bu durumun çok önemli olmadığını anlayacak hayat tecrübesine sahipsinizdir ve ve muhtemelen annemin de benim yaşımdayken benzer bir şey yaptığı bir hikayeniz vardır.
Estoy seguro que ustedes tienen la perspectiva de la vida para entenderlo, en el sistema de las cosas, en realidad no es para tanto, y probablemente ustedes tienen una historia parecida sobre algo que mi mamá hizo cuando tenía mi edad.
Ama şu lanet gözlüklerle Burt çok daha iyi gösteriyor ve sonunda artık bir-iki ay önceki sağlam hatun olmadığımı fark ettim.
Pero estas malditas gafas hacen que Burt esté incluso mejor, y simplemente sé que en algún momento se va a dar cuenta de que no soy la misma tía buena que era hace uno o dos meses.
"Çok şiddetli ve acı vericiydi ve bazen merak ediyorum nasıl hayatta kalmayı becerdik ya da nasıl bizim ev yangında yok olmadı diye."
"Hacía tanto calor y era tan doloroso que a veces me pregunto " cómo hicimos para sobrevivir o no perder nuestra casa en el fuego.
Koşulların çok iyi olmadığını kabul ediyorum.
Admito que el alojamiento no es el ideal.
Evet ama grip olmadım Felicity, daha çok...
Sí, no es la gripe, Felicity, es más como...
Çok geç olmadığını umuyorum. Dua edelim.
Solo espero que no sea demasiado tarde, cruzo los dedos.
Cenazeden çok çabuk ayrıldın, bir teşekkür etme fırsatım bile olmadı
Dejaste el funeral tan abruptamente que no pude darte las gracias.
Çok karışık olmadığından emin misin?
¿ Segura que no es muy complicada?
Ofisinde pahalı makineler olmadığına çok memnun oldum.
Menos mal que no hay máquinas caras en tu oficina.
Benim "B" olmadığımı söylememen çok tuhaf.
Es interesante que no hayas dicho que no soy una "B".
Bira fabrikamı satmak için çok fırsatım oldu ama hiç niyetim olmadı.
He tenido varias oportunidades vender mi fábrica de cerveza, pero nunca he estado tentado.
Katherine'in annen olmadığını çok iyi biliyorsun.
Sabes perfectamente bien que Katherine no es tu madre.
Sadece hayatında çok fazla kahkaha olmadığı görünüyor.
Simplemente, no parece haber muchas risas en tu vida.
Tabii bu arada içindeki ikizin benim, kontrol edilemez kıskanç öfke şeklinde uçup, Daniel Douglas'ı öldürmemi çok severdi, o öyle olmadı!
Aunque sé que a tu adolescente interior le encantaría que hubiera tenido un ataque de celos incontrolable y matara a Daniel Douglas, ¡ eso no ha sucedido!
Çoğunuzun bu konuya aşina olmadığının farkındayım ama şuan Norveç'teyiz ve burada ; çok olan az olanla paylaşır. Sessizlik!
Silencio, silencio, silencio!
Bugün gelmeyi çok istedi. Ama kilise'den beyin ameliyatlarından fırsatı olmadı. Kız çok yoğun.
Quería estar aquí, pero con la Iglesia y con todo su trabajo en neurocirugía, está muy ocupada.
Uyku lanetini kırmak, krallığı geri almak gibi şeyler arasında yedi tane cücenin nefesi de sürekli ensemizdeyken baş başa geçirecek çok fazla zamanımız olmadı.
Entre romper la maldición del sueño, recuperar el reino y los enanos respirándonos en la nuca, no es que hayamos tenido mucho tiempo para nosotros.
Finansallarınız gözden geçirdim. Çok iyi olmadıklarını üzülerek söylemeliyim.
Revisé... sus finanzas, y, me entristece decir, que no están bien.
Bu yüzden baş parmağımı kırmak çok zor olmadı.
Lo cual ha hecho que romperme el pulgar no sea para tanto.
Suyun olmadığı bir yerde hiç bu kadar çok tekne görmemiştim.
Vaya. Nunca había visto tantos barcos sin ningún cuerpo cerca en el agua.
Geçen geceden sonra benim çevremdeyken seks konusunda rahat olmadığın çok açık.
Después de la otra noche, es claro que estás incómodo alrededor mío cuando se trata de sexo.
Neden bilmiyorum Manchester'da çok arkadaşım olmadığı için, Gelip biraz sosyalleşebileceğimi... düşündüm.
Ya que, por alguna razón, no tengo muchos amigos en Manchester, pensé en venir y...
Çok kişisel bir soru olmadımı? sorcakmısın? Mm...
¿ Qué tipo de pregunta demasiado personal me vas a hacer? ¿ Cómo te está yendo el día?
Ama kişi yada hayata karşı tehdit oluşturan kişileri yakalama amaçlı bir polis operasyonuna katılmak için, iznim olmadığı için, bu çok çok önemli. çünkü, Chief Taylor hakkında şu anda bir rapor açarsam, kendime bakabilirim.
Pero desde el punto de vista de alguien que quiere que se le permita participar en una operación policial destinada a arrestar a la persona o personas que realizan amenazas contra tu vida, importa mucho, porque si le entrego mi informe al jefe Taylor ahora mismo...
Peki, beni memnun etmenin çok da zor olmadığını anlayacaksın.
Bueno, te darás cuenta de que no soy difícil de complacer.
Ama şimdi Leonard var olmadığını kanıtlayınca dünyadaki her şeyden çok istiyorum.
Pero ahora que Leonard probó que no existe lo quiero más que a nada en el mundo.
Bunun hiç de uygun olmadığına eminin, ama senden çok etkilendim.
Estoy segura de que es salvajemente inapropiado, pero estoy muy atraída por ti.
Evet ama çok da güzel olmadı çünkü sürekli bunun intikamını alacağından bahsedip durdu ve beklenildiği gibi, birkaç gün sonra da...
Sí, excepto que no lo es, porque seguía hablando que se iba a vengar, y claro, unos días después...
Belki resim konusunda çok iyi olmadığım içindir.
Quizás sea porque yo misma no soy muy buena pintando.
Anlarsınız ya pistte gerçek sürüşe... ne kadar yakınlaşırsanız, bir sokak arabasının bu iş için... uygun olmadığını o kadar çok farkedersiniz.
Usted sabe, lo que más cerca usted obtiene Para en verdad la conducción En el escenario, Lo más usted se percata Que un carro urbano es
Annene yaptığım şey için de çok özür dilerim. Artık evde olmadığım için de özür dilerim. Her şey için özür dilerim.
Mira, lo siento por lo que le hice a tu mamá, lo siento por no vivir más en casa, lo siento por todo.
Sağlığımın çok iyi olmadığını.
Que mi salud no está para esto.
Çok iyi olmadı. Bir tane daha.
Mi habilidad es un poco... una vez más.
Acelen olmadığı zaman yoluna çıkabilecek hiç bir şey olmaması çok komiktir... Özürü yok.
Es curioso como nada que obtaculiza cuando no vas de prisa... y esto no tiene excusa.
Kendimden emin olmadığım zamanlar çok yardımcı oluyorlar.
Me ayuda en tiempos cuando me siento insegura.
Freddy'nin çok da mübarek bir insan olmadığını hepimiz biliyoruz ama bu Güney Mafyalarıyla takılıyorsa iş sakat.
Sabemos que Freddy no es ningún santo pero si se involucró con la mafia esos sujetos sí son pesados.
çok kısa bir an için de olsa parayı düşünmüş olman, tam olarak kararlı olmadığının bir göstergesidir, ve bu iş doğru düzgün yapmak için, birinci kural olarak, tam bir kararlılık lazımdır.
A pesar de que sólo se considera que durante un cuarto de segundo, todavía representa una mentalidad que no es absoluto, y con el fin de hacerlo bien, requiere, el número uno, mentalidad absoluta.
Çok da kötü olmadı.
No estuvo mal.
Hayattaki tek amacı bir erkekle evlenmek olan bir kızın olmadığı için çok üzgünüm.
Lamento que no tengan una hija cuyo propósito sea encontrar esposo.
Çok zeki biri olmadığımı biliyorum.
Sé que no soy muy inteligente.
Son zamanlarda sana karşı çok dürüst olmadım.
No he sido totalmente sincera contigo últimamente
Cennet Sarayının sonu olmadığını ve çok güzel olduğunu duymuştum.
Oí el Cielo Palacio es ilimitada y muy hermosa.
Buradaki ibneler çok vaktimin olmadığını düşünüyor.
Estos engendros no creen que duraré mucho.
Annem beni, iğrenç babamın yanına bıraktığında başlarda ona ne kadar sinirlendiğimi,... ama sonrasında bunun annemin suçu olmadığını anladığımı,... onun beni çok sevdiğini ve asla beni incitmek istemediğini söyledim.
Le dije cómo al principio estaba muy enojado con mi madre por abandonarme con mi terrible padre pero al final me di cuenta de que no era su culpa. Que ella me quería mucho y que ella no quería hacerme daño.
olmadı 215
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
çok özür dilerim 739
çok oldu 24
çok önemli değil 40
çok özel 43
çok önemli 379
çok özür dileriz 18
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
çok özür dilerim 739
çok oldu 24
çok önemli değil 40
çok özel 43
çok önemli 379
çok özür dileriz 18