Çıkıyor musun Çeviri İspanyolca
776 parallel translation
- Çıkıyor musun?
- ¿ Dónde vas?
Dünyayı görmek için gerçekten yola çıkıyor musun diye öğrenmek istiyor.
Quiere saber si en realidad se marcha Ud. A recorrer el mundo... - Sí, es cierto.
Sullivan, çıkıyor musun yoksa dumanla mı çıkartalım?
Sullivan, ¿ va a salir o tendremos que sacarlo?
Giriyor musun yoksa çıkıyor musun?
¿ Estás entrando o saliendo?
Çıkıyor musun yoksa ben mi gireyim?
¿ Vas a salir o tengo que entrar?
Çıkıyor musun, Larry?
¿ Vas a salir, Larry?
Çıkıyor musun?
¿ Y tú, por qué bajas?
Bu öğleden sonra çıkıyor musun, Alex?
¿ Vas a salir esta tarde, Alex?
Çıkıyor musun? Büyükannemi Noel hediyesi almaya götürüyorum.
Voy a llevar a la abuelita su regalo de Navidad.
Çıkıyor musun, çıkmıyor musun?
- ¿ Vas a salir o no?
Çıkıyor musun?
- A casa. ¿ A casa? ¿ Entonces, te vas?
Çıkıyor musun yoksa ben mi çıkarayım?
- ¿ Se va o tengo que echarlo?
Waco, çıkıyor musun?
Waco, ¿ vas a salir?
Karşı çıkıyor musun, Hoffy?
¿ Alguna objeción Hoffy?
- Çıkıyor musun?
- ¿ Viene?
Ed, çıkıyor musun?
Ed, ¿ te marchas ya?
Çıkıyor musun?
Te retirarás...
Çıkıyor musun yoksa biz mi çıkaralım?
¿ Sales o te busco yo?
Çıkıyor musun yoksa biz mi çıkaralım?
¿ Sales o voy por tí?
- Çıkıyor musun?
- ¿ Ya te vas?
Çıkıyor musun?
- ¿ Qué quieres?
- Çıkıyor musun?
- ¿ Vas a salir?
- Gece çıkıyor musun?
- ¿ Vas a salir? - Evidentemente.
Yukarı çıkıyor musun?
Bueno, ¿ va a ir arriba?
Şimdi çıkıyor musun, yoksa yalvarmam mı gerek?
¿ Sales enseguida o tenemos que rogártelo?
Beni şimdi yalnız bırakamazsın, anlıyor musun? Sahneye çıkıyorsun.
¡ No vas a dejarme colgado en el último momento!
Azıcık olsun utanıyor musun?
¿ No te sientes avergonzado de tu comportamiento?
Bassington'un, yangın çıkışındaki adamın Edgar olduğunu anladığını hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas que Bassington vio a Edgar en la salida de incendios?
Saçmalama, kızım. Her gece yatağa yatmadan önce kıyafetlerini çıkarmıyor musun?
Vamos muchacha. ¿ Acaso no te desnudas cada noche cuando te vas a dormir?
Onları görüyor musun... nasıl da kıvrılıyor, tatlı dillerini çıkarıyorlar?
Observe. ¿ Las ve allí abajo... enroscándose y culebreando, mostrando sus bellas lenguas?
Ama karşılık beklememekten zevk almak kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak çıkar sağlamamaktan, karşılığını almamaktan bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun?
Pero que el placer esté en privarse de ello engañándose a sí mismo, como ha hecho Leo hoy... despreciando lo que se le ofrece... sólo puede obedecer a una siniestra forma de ser.
Okul çıkışında seni sıkıştırdığı zamanı hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas el día que os pegasteis detrás de la escuela?
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'...
Recuerdas los viejos tiempos... cuando jugábamos eeny, meeny, miny, mo?
Anlamıyor musun? Ceket olmadık bir taşın altından çıkarsa mahvoluruz!
¿ Dónde te ocupaste de él?
Azıcık sıcağa dayanamıyor musun?
¿ Puedes aguantar el calor?
- Hemen çıkıyor musun?
- ¿ Tienes que salir ahora?
Çıkıyor musun?
¿ Vas a salir?
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık. Adam o mu?
Antes de que tu hermano se fuera al frente fuimos de excursión con un amigo suyo
Hatırlıyor musun, Saranac'ta herkes evli olmadığımızı düşünmüştü de dışarı çıkıp evlenmiştik.
¿ Recuerdas en Saranac, cuándo notaron que no estábamos casados? - Y fuimos a casarnos.
Biraz altın karşılığı baştan çıkıp özünde cinayet olan gizli bir iş çevirecek birini tanıyor musun?
¿ Conocéis a alguien que, corrompido por el oro, realizara una secreta misión de muerte?
Hiç utanmıyor musun? Çık dışarı! Al bunu da!
Miserable, salga y llévese esto.
Kıyıya çıkmıyor musun?
¿ No bajas a tierra?
Sandra Lee'yi tanıyor musun? Yarım saat içinde hepiniz gideceksiniz. Yoksa kıçınıza tekmeyi basarım!
Dentro de media hora si no os habéis ido os echo a patadas.
Biliyor musun, Otto'nun adını tersten okuyunca da Otto çıkıyor.
¿ Se da cuenta que Otto escrito al revés es Otto?
Çıkıyor musun sen?
¿ Sales si o no?
Club 58'den çıkışımızı... hatırlıyor musun?
- No lo sé. - Cuando salimos del Club 58... ¿ Lo recuerdas?
Geçtiğimiz yaz ellerimde çıkan korkunç kızarıklıkları hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas el verano pasado? Tenía sarpullido en las manos.
Burada kalmanın çılgınlık olduğunu anlamıyor musun?
¿ No comprendes que es una locura que te quedes aquí?
Altı yaşındanken New York'a gitmek istediğini hatırlıyor musun? Seyahatin sıkıcı bir iş olduğu hakkında seni uyarmıştım.
Ya te advertí que eso de viajar resulta algo fastidioso.
Bizi tanımıyor musun, Altın Kırlangıç?
¿ Me reconoces, Golondrina Dorada?
Ateş açmak zorunda kalırdık ve Bolşevikler'in istediği savaş çıkardı. Anlıyor musun?
Al disparar, habríamos hecho estallar la guerra que quieren los bolcheviques.