English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Asıl

Asıl Çeviri Fransızca

142,550 parallel translation
O ketçabı bırakmazsan burayı asıl Guantánamo'ya çeviririm.
Ça va finir comme à Guantánamo si tu ne reposes pas cette bouteille.
Asıl narsistik yaran nedir?
Quelle est ta blessure narcissique originelle?
Onu nasıl çıkardın?
- Comment tu as réussi à l'ôter?
Televizyonda asıl şimdi dikkatli olmamız gerektiğini söylediler, o yüzden bu iş bitene kadar onları daha da dikkatli izleyeceğiz. Yok.
Non.
Asıl sen neden önemsemiyorsun?
- Pourquoi pas toi?
Asıl istediğimizi almadan diğerlerinin hiçbir önemi yok.
Tout ça n'a aucune importance si on n'obtient pas ce qu'on veut.
Asıl mesele bu.
C'est ça, l'important.
Asıl zor olan sayı ise 400.
Ça sera difficile pour 400.
- Ama o askerlere gelince... Asıl onlar önemli.
- Ces soldats, eux comptent.
Hanımlar beyler, alkışlarınız için teşekkür ederim ama sanırım onların asıl sahibi görmeye geldiğiniz hanımdı.
J'apprécie les applaudissements, mais je suppose qu'ils sont adressés à celle que vous venez voir.
Asıl istedikleri Byrde ya da Byrde'ün patronu veya onun da patronu...
C'est Byrde qu'ils veulent, mais... Ou le patron de Byrde, ou le patron de son patron.
Ağzından nasıl geçtin?
Comment tu l'as mis dans ta bouche?
Beni uyandırmadan bunu nasıl... yaptığınızı öğrenebilir miyim?
Ai-je envie de savoir comment tu as réussi à faire ça sans me réveiller?
Asıl soru, koltukların yarısını verdiğini nasıl söyleyeceksin?
La vraie question est comment vas-tu vendre ça à ton peuple?
- Senin dediğin gibi.
- Comme tu l'as dit. - Foutaises.
Dediğin gibi, iç karartıcı.
Tu l'as dit, c'est déprimant.
Bana bak, Audrey Hepburn'ün kevaşe hali gibi giyindin diye cadılık yapmana gerek yok, tamam mı?
C'est pas parce que t'es sapée comme une Audrey Hepburn vulgaire que t'as le droit d'être aussi chieuse!
Ne bok yiyorsunuz Kızıl?
T'as foutu quoi, Red?
- T, yıkılıyorsun ya!
- T, t'as tout déchiré!
Ayrıl o zaman.
Tu n'as qu'à rompre.
Onu nereden aldın?
Où tu l'as dégoté?
Nasıl hatırlamazsın?
T'as vraiment oublié?
Biraz tedirgin gibisin.
Tu as l'air nerveuse.
Onu görmedin, değil mi?
Tu l'as vue?
- Onu içeride gördün mü?
- Tu l'as vu à l'intérieur?
Mesela annem, Kris Kristofferson'ın kendisine aşık olduğundan ve onu güvenlik duvarından uzaklaştıran polislerin deli olduğundan emindi.
Ma mère était sûre que Kris Kristofferson était amoureux d'elle, et que la police était folle de l'arracher du mur de sa propriété.
Arkadaşı duydun.
Tu l'as entendue.
Moralin bozuk gibi.
T'as l'air démoralisé.
Var ya, çok iyi birine benziyorsun.
Je dois dire que tu as l'air sympathique.
- ama gayet normal ve iyi görünüyorsun.
- mais tu as l'air normale et sympa.
Dur, herhâlde şu kısmı kaçırdın gardiyan öldü, dedim.
Mais... tu as oublié l'autre truc... le gardien mort?
Kısacası ablan iyi, onun için endişelenmene gerek yok.
L'important, c'est qu'elle va bien, et que tu n'as pas à t'en faire pour elle.
Bir ara "isyan da isyan" diye dolanıyordun.
Tu as été à fond dans l'émeute à un moment.
Ama sen hepimizi bundan mahrum ettin.
Mais tu as tout foutu en l'air.
- Kızıl'ın vitaminlerinden mi aldın?
- Tu as pris des vitamines de Red?
Sığınağı buldun, değil mi?
Tu l'as trouvé, c'est ça?
Yanılıyorsan, bir cehennem varsa orada görüşürüz herhalde.
Si tu as tort et qu'il y a un enfer, je suppose que je t'y verrai.
- Başardın.
Tu l'as fait.
Ve er ya da geç, bu aptallardan bir tanesi zihin polisini çağıracak, bunu sen de biliyorsun.
Parce que je ne vais pas m'arrêter. Et tôt ou tard, l'un de ces crétins va appeler la police du cerveau et tu as des antécédents.
Kady'yi kovduğunuz biliyorum ve özellikle korunma konusunda sığınma talebinde bulunmaya hevesli olmadığnızı belirtti.
Je sais que tu as renvoyé Kady... et que tu n'aime pas donner l'asile, surtout à des pourris.
Kazandın.
Tu l'as mérité.
- Hayır, asıl sen kötüsün.
- Non, tu es vilaine.
Unutmuş gibisin.
On dirait que tu l'as oublié.
Jasper'ı şoklatıp, tutuklatan... sensin.
C'est toi qui as tazé Jasper, et l'a emprisonné.
Tuttum?
Tu l'as?
Uyardın.
Tu l'as fait.
Abby, Karakan proteinini, Lunanın DNA'sıyla birleştirmeyi denediğinde ne oldu.
Qu'est ce qui s'est passé quand tu as essayé de lier la protéine du Nightblood avec l'ADN de Luna?
Sen bozdun.
Tu l'as brisé.
Onu Polisde görmedin.
Tu ne l'as pas vu à Polis.
Önce Peyton'a ona aşık olduğunu söylüyorsun onu şaşkın bir şekilde konuşmadan ortada bırakıyorsun. Sonra eski patronunla sarhoş sarhoş nefret seksi yapıyorsun.
Tout d'abord, tu avoues à Peyton que tu l'aimes, la laissant confuse et sans voix, puis tu ramènes à la maison ton ancien patron pour une partie de jambes en l'air haineuse.
- Elbette verecektin.
- Bien sûr, tu l'as fait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]