Bakmadım Çeviri Fransızca
1,218 parallel translation
Neden bakmadım ki? Camille!
J'aurais dû regarder là-dedans
Çok iyi bakmadım.
J'ai pas bien regardé.
Bilmiyorum bebeğim. hiç bakmadım. Oh, Austin!
J'en sais rien poupée j'ai jamais regardé.
Senin ailen... Onlara bakmadım mı?
Je m'en suis pas occupé de ta famille?
Fakülteden beri doğuma bakmadım.
Je n'ai pas fait d'obstétrique depuis la fac.
- Şimdi geldim. Makineye bakmadım daha.
- Je viens de rentrer.
Gözlerinin içine bakmadım.
Je l'ai pas regardé droit dans les yeux.
Henüz oraya bakmadım.
Je n'ai pas encore regardé.
Nereye bakmadım?
Qu'est-ce qui m'a échappé?
Bilmem. Şecereme hiç bakmadım.
Je ne sais pas, je ne consulte pas mon pedigree.
- Gözümün ucuyla bakmadım bile.
Comment tu sais qu'il était hautement fonctionnel?
Sanırım bakmadım.
J'ai pas dû.
Saatime hiç bakmadım.
Je n'ai pas regardé l'heure.
Ben çok dikkatli bakmadım.
Je ne l'ai pas bien vu.
Senin davana hiç bakmadım.
Je ne vous ai jamais poursuivi.
Gerçekten alıcı gözle bakmadım ona.
- Je ne l'ai pas bien regardée.
Bir daha dünyaya aynı şekilde bakmadım.
Je ne pourrai jamais vraiment voir le monde de la même façon après ça.
Düşünüyorum ama henüz bir yer bakmadım
J'y réfléchis encore. Mais je ne veux pas travailler.
Hiç aldatmadım. 40 yıl asla başka bir kadına bakmadım.
J'ai été fidèle. En 40 ans... je n'ai jamais regardé une femme.
Biraz da bizim bakmamıza izin verirsen.... Hayır, ona öyle bakmadım, ben...
On n'a toujours pas réussi à identifier les sites.
Onlar bakmadığı sırada, sessizce sıvıştım.
- Dès qu'ils ont eu le dos tourné.
Bakmadın mı?
Tu n'as pas vu?
Bence biz, bizle ilgili olan, başkalarıyla ilgili olan veya hayatla ilgili olan gerçeklere bakmadığımız zaman karanlıklar içerisinde yaşıyoruz demektir.
On vit dans les ténèbres quand on ne voit pas ce qu'il y a de vrai en soi, ou dans les autres, ou dans la vie.
Son yazdığım yerlere bakmadın değil mi?
Tu n'as pas lu mon nouveau chapitre.
Telesekretere bakmadım.
Je n'ai pas écouté le répondeur.
Yani, bana bir kez, bile olsun bakmadı.
Il ne m'a même pasjeté un coup d'oeil!
Hiç kimse bana bakmadı, bakmasına da ihtiyacım olmadı.
On ne s'est jamais occupé de moi.
Ona bakmadım.
Je l'ai pas regardé.
Son zamanlarda aynaya bakmadın mı? Tüm imkanlara sahibim.
On ne peut pas tout avoir.
Oh, sayfanın altına bakmadın mı?
T'as pas vu ça à la fin de la page?
Tanrım, neden oraya bakmadık?
Pourquoi on n'a pas commencé par là?
Yarım saattir buradayım, bana bakmadı bile.
Je suis là depuis une demi-heure et ce mec ne m'a même pas regardée.
Onunla ilk karşılaştığımızda, bana bakmadı bile, ama üç yıl sonra...
Au début, elle ne voulait même pas me regarder. Mais elle a cédé au bout de 3 ans.
Bana bakıp bakmadıklarını hiç anlayamadım.
Je suis jamais sûr.
O bakmadım.
Je ne l'ai pas regardée.
Cletus, bana bakmadın bile.
Cletus, tu ne m'as même pas regardée.
Bakmadığın zamanlar bana olanlar.
Ce qui m'arrivait derrière ton dos
Ki bu, kolay olmayacaktır eğer bakmadığım bir anda sen birini almasaydın. - Tebrikler.
Ce qui va être compliqué... à moins que tu n'en ai chipé un pendant que j'avais le dos tourné.
Hiç tadına bakmadın mı?
Tu n'y as jamais goûté?
Çizimlere bakmadın mı?
Tu as regardé les dessins?
Hiç bakmadın mı, Larry? - 20 $ gibi gelmişti.
- Ça ressemblait à un billet.
- O da mı bakmadı?
- ll n'a pas regardé?
Boğazım şişti dedim, ağzımın içine bile bakmadı.
J'y vais, je lui dis que j'ai mal à la gorge, il ne m'examine même pas.
Üçüncüsü : Bana bir kızmışım veya ona benzeyen bir şey gibi hiç bakmadı.
Tertio : il ne m'a jamais regardée comme si j'étais une fille, de près ou de loin.
Sana bakmadı mı?
Elle ne t'a pas regardé?
- Bakmadım.
Je l'ai pas fait.
- Bakmadım.
Tu me traites de tricheur?
Defterin geri kalanına bile bakmadın mı?
Tu as regardé le reste?
Bakmadığımız tek yer.
J'ai pas regardé là.
- Sana hiç bakmadı bile. Kıskanıyorsun Lee. Çünkü kız beni seçti.
T'es jaloux parce qu'elle m'a choisi.
Şöyle bir etrafınıza bakmadınız mı?
Ouvrez les yeux!