Ben ne olduğunu biliyorum Çeviri Fransızca
375 parallel translation
Ben ne olduğunu biliyorum.
Je sais ce que c'est.
Ama ben ne olduğunu biliyorum.
Mais leur raison, je la connais.
- Ben ne olduğunu biliyorum!
Je me connais.
- Ben ne olduğunu biliyorum.
- Je sais comment ça s'est passé.
Ben ne olduğunu biliyorum.
Moi, je le sais.
Ben ne olduğunu biliyorum.
Je comprends.
Ben ne olduğunu biliyorum.
Je sais.
- Fıstık. - Ben ne olduğunu biliyorum.
T'as quoi dans la poche, hein?
Ben ne olduğunu biliyorum. Bunlarla başlayabiliriz.
Moi, je sais, on n'a qu'à essayer.
- Ben ne olduğunu biliyorum.
- Je crois que j'ai compris.
Ben ne olduğunu biliyorum. Raymond ve Elizabeth Garini, lise de birşeyler yaşamıştı.
C'était selon moi très bon signe, ça montrait que le pilote était soutenu par les gens de chez nous.
Ben ne olduğunu biliyorum.
- Je le sais.
Bebek konusunda ne kadar heyecanlı olduğunu biliyorum, ben de öyleyim ama tüm arkadaşlarımız beni genç biri olarak düşünüyor, öyleyim de zaten.
Je sais comme tu es excité au sujet du bébé, et moi aussi... mais nos amis ici pensent tous que je suis jeune, et je le suis.
Sen bir erkeği sevmenin ne olduğunu bilmiyorsun ama ben biliyorum.
Savez-vous même ce que c'est aimer? Et je l'emmènerai... partout où j'irai! Moi, je le sais!
- Ben aşkın ne olduğunu biliyorum.
Je sais ce qu'est l'amour.
Ben onsuz ne kadar yalnız olduğunu biliyorum.
Je sais que tu te sens très seul depuis qu'elle n'est plus là.
Çocuğun nerede olduğunu o bilmiyor, ama ben biliyorum.
- Il ne sait pas où est le petit.
... Ne kadar akıllı olduğunu söyleyeyim ben her şeyi biliyorum, uzaktaki elmaslar.
tu te crois si intelligent... je sais tout, même où les diamants se trouvent
onların şeytan olduğunu biliyorum. ben deli değilim.
Je ne dis pas qu'ils sont diaboliques, je dis qu'ils sont fous.
Ne kadar harika olduğunu biliyorum çünkü inşaatını ben idare ettim.
Je le sais bien car j'en ai supervisé la construction.
Hap olmadan uyuyamayacağına inanıyor, ama ben bunun şeker olduğunu biliyorum.
Il pense qu'il ne peut pas dormir sans médicament, alors je lui en fais.
Ben Saperavi'nin ne olduğunu biliyorum.
Je sais ce qu'est le Saperavi.
Bir tek ben senin ne kadar çürümüş olduğunu biliyorum.
Sauf moi qui sais combien tu es pourrie.
- Ne olduğunu ben biliyorum.
- Je sais ce qui s'est passé. - Tout est dans l'ordinateur.
Bazı insanların sıkıldığını biliyorum ama ben sıkıntının ne demek olduğunu bilmem!
L'ennui, j'en ai entendu parler, je sais qu'il y a des gens qui s'ennuient, mais moi, je ne sais pas ce que c'est que l'ennui.
Altının nerede olduğunu, sadece ben biliyorum,... seninle bir anlaşma yapalım.
Je suis le seul à savoir où il est. Et vous ne l'aurez pas. A moins que vous acceptiez mon offre.
- Hayır, hayır. Ben senin ne mal olduğunu biliyorum.
- Non, je connais ses pareilles!
Birisi bir şeylere burnumu sokmamı istemiyor. Ben de bu şeyin ne olduğunu biliyorum.
Quelqu'un ne veut pas que je mette mon nez dans quelque chose et je pense savoir de quoi il s'agit.
Ben Mukhi'nin ne kadar saf yürekli olduğunu biliyorum.
Je sais que Mukhi était ton loyal et dévoué serviteur.
Ben sorunun ne olduğunu biliyorum.
Je sais exactement ce que j'ai.
Paranın nerde olduğunu biliyorum. Ben olmadan asla bulamazsın.
Vous ne trouverez pas l'argent sans moi.
Bir şey olduğunu biliyorum ve ne olduğunu ben çözeceğim.
Il y a du louche, là-bas. Je peux tirer ça au clair.
gitmeyin peşinden nerede olduğunu biliyorum bununla ben ilgileneceğim
Ne le poursuivez pas. Je sais où il est. Je me charge de régler cette affaire.
Ben sadece... bazen ona neler olduğunu biliyorum, ne... düşünüyor, ne hissediyor.
C'est que... parfois je sais ce qu'il lui arrive, ce qu'il pense... ce qu'il ressent.
Neden olduğunu asla anlayamayacaksın. Aslında kimse anlamayacak. Fakat ben ne yaptığımı biliyorum.
Toi ni personne ne comprendra jamais pourquoi, mais je sais ce que je fais, et j'ai raison.
Ama sadece ben neyin ne olduğunu biliyorum.
Mais je suis celui qui sait quoi est quoi.
Nerede olduğunu bilmiyor. Ben biliyorum.
- Elle ne sait pas où elle est.
Ben tüccar sözünün ne olduğunu biliyorum!
Je Ie sais très bien ce que veut dire donner sa parole de négociant.
Sözün ne olduğunu biliyorum. Ve ben söz vermedim!
Je n'ai rien promis à ce type.
Yakında eve gelir ve ben nerede olduğunu biliyorum.
Il ne va plus tarder. Et je sais où il est.
Hans, bu bok kafa senin ne tür bir adam olduğunu bilmiyor, ama ben biliyorum.
Ce crétin ne sait pas qui vous êtes mais moi, je sais.
Ben neyin ne olduğunu biliyorum.
Et je sais autre chose...
Sanırım "Eğer onu kurarsan, o gelecek" ne demek biliyorum. Ben neden bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum?
Je crois savoir ce que ça veut dire ça commence à m'inquiéter
Çünkü ben, senin ne oldugunu biliyorum.
Je sais qui tu es à l'intérieur.
Ben bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Je sais que ça vous coûte, mais c'est possible.
Ama, ben seni tanıyorum, kim ve gerçekten ne olduğunu biliyorum.
Je sais qui tu es et ce que tu es.
Onlar onun nerde olduğunu bilmiyorlar ama, ben biliyorum.
Ils ne savent pas où il est, moi si.
Ben kaderimin ne olduğunu biliyorum.
Je connais mon destin.
Ama ben zaten ne olduğunu biliyorum.
Mais je sais déjà ce que c'est.
Ne olduğunu ben biliyorum.
J'ai trouvé!
Her zamanki haliniz olduğunu söyledi ama ben seni tanıyorum ve ne kadar üzüldüğünü biliyorum.
Il me répétait que c'était ton état normal. Mais te connaissant, j'imaginais bien comment tu te sentais!
ben ne yapabilirim ki 27
ben neredeyim 43
ben new york 51
ben ne 49
ben ne yapabilirim 58
ben ne bileyim 29
ben ne olacağım 76
ben neysem oyum 16
ben ne yapayım 50
ben nereden bileyim 163
ben neredeyim 43
ben new york 51
ben ne 49
ben ne yapabilirim 58
ben ne bileyim 29
ben ne olacağım 76
ben neysem oyum 16
ben ne yapayım 50
ben nereden bileyim 163