Bilemedin Çeviri Fransızca
270 parallel translation
Iova'da. Yazık dokuz dolarlık soruyu bilemedin.
Il prend un bain de soleil sur le toit.
İki, bilemedin üç yıldan uzun sürmez.
Je compte deux ou trois ans.
- Bilemedin 250-260 km kadar.
- Environ 250 kilomètres.
Buraya ilk geldiğimde, 30 bilemedin 60 gün kalırım diye düşünmüştüm.
Quand je suis arrivé ici, je pensais que ce serait pour 30 jours, maximum 60.
İyi deneme. Ama bilemedin.
S'il pouvait en être de même pour moi.
- Bilemedin, onda.
- Non, c'est son tour.
bir, iki hafta bilemedin 1 ay için dert edinirler... sonra her şeyi unuturlar.
Ca les dérangera pendant une semaine ou deux, peut-être même un mois... et puis ça sera fini.
- Bilemedin.
- Non! Sky Masterson.
Sen korktun. Ama hiçbir zaman tam olarak ne istediğini bilemedin.
Vous avez osé, mais sans le savoir.
Gene bilemedin barones.
Vous vous trompez à nouveau, baronne.
Bilemedin!
Tu n'as pas trouvé.
Kovboyculuk oynamak istedin. Zorlu olduğunu bilemedin.
Jouer au cow-boy est trop rude pour vous.
- Yirmi sekiz, bilemedin yirmi dokuz.
Quel âge a-t-elle? 28 ou 29 ans.
Sana ne verirse, hapmış, pudraymış, kullanır ve sonra kendini, yeniden 20 yaşında hissedersin, bilemedin 25!
Il suffit d'avaler les pilules qu'il te donne. Et tu as de nouveau vingt ans... disons vingt-cinq ans.
Drew durumu öğrenince temiz isminin bizimkiyle birlikte anılmasından korkup seni terk edeceğini de bilemedin.
Et tu ne pouvais pas savoir qu'en l'apprenant, Drew te quitterait de peur qu'on associe son nom au nôtre.
İyi güzel de nasıl olacak? 15 bilemedin 20 adam bulabiliriz.
Pourquoi, d'après vous, suis-je devenu chercheur?
Ben aynı papağan gibi 200, bilemedin 300 sene yaşayacağım.
Comme j'aimerais être un perroquet. Je vivrais deux ou trois cents ans.
Dört, bilemedin beş saat.
Quatre, peut-être cinq heures.
Bir, bilemedin, iki yıl yersin.
Vous aurez un an, peut-être deux.
Sanırım japon malı bunlar... 1,000 bilemedin 1,200 liret eder.
Japonais, il me semble. 1000 ou 1200 Lires.
- Bilemedin, cahil.
Tu es vraiment ignorant.
Evet. Bilemedin 8 : 15.
8 h. 8 h 15 peut-être.
Bir gün daha bilemedin iki gün.
Encore un ou deux jours.
Bilemedin mi?
Tu n'en sais rien?
Bilemedin.
- Non, il n'y est plus.
En fazla 17, bilemedin, 18 yaşındaydı belki ve ben onu öldürdüm.
II avait quoi? 17, 18 ans? Et je l'ai tué.
Kıymetimi bilemedin.
Tu iras. Après la moisson.
Çünkü yüreğini alevlendiren o aşk denilen şey bilemedin en fazla iki yıl çiçek göndertir sana.
Parce que l'amour... celui qui fait battre le cour, qui fait envoyer des fleurs... est un sentiment qui dure deux ans.
- Bilemedin.
- Faux.
Dünyada sekiz, bilemedin on kişi o atışı yapabilir.
Seuls peut-être... 8 ou 10 types au monde auraient réussi ce coup.
- Ha-ha, bilemedin!
Perdu!
- Bilemedin hileli soruydu.
- Faux. Il y avait un piège :
Kumsalda mı uzanacaksın? Bilemedin.
- T'allonger sur une plage.
En fazla üç bilemedin dört haftamızı alır.
Ça prendra trois, peut-être quatre semaines au plus.
- İki, bilemedin üç saat.
- Deux ou trois heures.
Üç, bilemedin iki yıl yatarsın.
Tu en feras trois, peut-être deux.
Bu sondayı aldatma amacıyla fırlattığımızda bir on saniye bilemedin daha az olacak.
Une fois la sonde lancée, vous en aurez 1 0, peut-être même moins.
- Bilemedin.
- Perdu!
Ne demek istedin, beni sevmeliydin ama bilemedin?
Qu'entendais-tu par : Je t'ai toujours aimée, mais sans le savoir?
- 10, bilemedin 15 dakika.
10 mn, 15 tout au plus.
Bilemedin. Bu Abrahamo Lincolni Centauri Yerleştirme Bürosu'ndan.
Non, c'est Abrahamo Lincolni du Bureau de Relogement centauri.
Çünkü adını bilemedin.
- Pourquoi? - Tu t'es trompé de prénom.
Dr. Orpax'a göre altı gün bilemedin yedi.
A en croire le Dr Orpax, six jours. Peut-être sept.
Müsaadenle sana bir şey söyleyeyim. Bilemedin 6 aylık ömrüm kaldı ve o zaman da toprağa verecekleri bana benzemeyecek bile.
Et pourtant, il ne me reste peut-être que six mois à vivre, et d'ici là, ce qu'ils enterreront ne me ressemblera plus.
Ama... Yarım saate bilemedin bir saate ihtiyacım var.
Ca ne durera qu'une demi-heure ou une heure.
Bilemedin iki tane olmalı.
Ou deux.
Nasıl yapabildin, Efendinin yokluğunda... yardımcısı ve idare memuru arasında gerçekleşen rüşveti bilemedin.
Il s'est mis â rire :
Sen asla zevk nedir bilemedin, ne de onu verebildin.
Seulement de la souffrance!
Bilemedin.
Faux.
Bilemedin mi? Bilemedin mi?
Tu savais pas?
Reggie tarzını bilemedin.
- Tu connais pas.
bilemem 161
bilemezsin 104
bilemiyorum ki 20
bilemedim 29
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25
bilemezsin 104
bilemiyorum ki 20
bilemedim 29
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25