Bilirsin Çeviri Fransızca
29,049 parallel translation
Bilirsin işte teşekkür edip elini öptüm.
J'ai embrassé la bague.
Elvis'in sikini yalamak için bekleyeceksen sen bilirsin.
Tu veux attendre le prochain numéro de cirque?
Değil mi? Sen zaten bunu bilirsin Hans.
Hein, Hans?
Ben, bilirsin ya kendi özüme dönmek üzereyim.
C'est l'accomplissement qui me branche. Tu vois? L'accomplissement de soi.
Bilirsin isimleri öğreneyim dedim.
- Je veux connaître l'équipe.
- Axe senin işine önem verdiğimi bilirsin. Beklerdim ama hemen geri almalıyız.
Tu sais que ton business compte pour moi, normalement, je le ferais, mais on doit récupérer nos actions.
Bilirsin işte.
- et juste...
Herkesten çok senin anlayacağını düşündüm. Söyleyeceklerimle ne yapılmalı en iyi sen bilirsin.
J'ai senti que de toutes les personnes, toi tu comprendrais... et saurais quoi faire avec ce que je vais te dire.
- Nasıl bilirsin.
- Vous savez comment c'est.
Nasıl olduğunu bilirsin sen de.
Vous savez ce que c'est.
Bu işleri bilirsin dostum.
Tu sais comment ça marche, mec.
Dünyayı neyin döndürdüğünü bilirsin.
Tu sais ce qui fait tourner le monde :
Nasıl derler bilirsin, "İçki içmek istediğin zaman onun yerine telefonu al eline."
"Si tu as envie de prendre un verre, décroche plutôt le téléphone"?
Doktor sen bilirsin.
C'est cette chose en elle.
Bilirsin işte.
Tu sais?
Bilirsin, ilişkimiz fazla gergin oldu.
La relation est devenue trop intense.
Ah bilirsin ya, sikkonun teki çıktı.
En fait, c'était un connard.
Bilirsin, yani hatalar her zaman olur Ben bunun canlı kanıtıyım eğer ifadeni değiştirirsen,
Tu sais, les erreurs arrivent... J'en suis la preuve vivante. Si tu reviens sur ta déclaration,
Bilirsin bana elini verirsen, kolunu kaptırabilirsin.
Tu sais, si tu me donnes ton petit doigt, j'attraperai ta main entière.
Bilirsin, Egil, baban gençken, en ateşli savaşçılarımızdan birisiydi.
Sais-tu, Egil, que quand ton père était jeune, c'était l'un de nos guerriers les plus féroces?
Bilirsin işte.
Tu comprends?
- Evet, bilirsin işte burası pek kucaklayıcı bir şehir değil.
- Oui. Enfin... ce n'est pas la ville la plus accueillante au monde.
Ama nasıl bilirsin, bilemiyorum.
Mais je ne sais pas comment on peut savoir.
Bilirsin, maymunlar da insanları derecelendirir.
Vous savez que les singes notent également les clients.
Veya bilirsin işte sadece çocukları.
Ou, tu sais... peut-être juste les enfants.
Ne derler bilirsin.
Tu sais ce qu'on dit.
Bizi bilirsin.
Tu sais comment on est.
- Evet, oluyorum işte, bilirsin.
Oui, je m'en remets, tu sais.
Ne derler bilirsin, şuç her zaman ödetilir.
Vous savez ce qu'on dit : Le crime paye toujours.
Merakla ilgili ne derler bilirsin.
Tu sais ce qu'on dit de la curiosité.
Bilirsin...?
Essaye de tisser des liens avec eux.
Evet. Olabildiğince çok. Bilirsin...
- Je fais en sorte d'organiser ça assez souvent, oui.
Bak. Teklifin beni onurlandırdı ama bilirsin... Artık bir süredir hareketin içindeyim ve herkes sadece konuşuyor.
- Écoute, je suis flatté que t'aies pensé à moi, mais... depuis que je traîne avec les skinheads, la plupart des gens que j'ai rencontrés avaient que de la gueule.
Öyle ama bir kaç telefonla, bilirsin, herkes açığa çıkarılabilir.
Mais il suffit de passer quelques coups de fil, tu sais. Aucune couverture est infaillible.
Ne derler bilirsin...
Tu sais ce qu'on dit?
Benim mahkememdeki rüzgar yönünü iyi bilirsin.
Vous connaissez bien l'environnement de ma salle d'audience.
Kapım hep açık. Sen de bilirsin.
La porte est toujours ouverte.
Hayır, o yarışlarda hile olduğunu bilirsin.
Non, tu devrais savoir que c'est truqué.
- Elbette bilirsin.
- Je suis sûre que si.
Bunu herkesten iyi bilirsin.
Tu le sais plus que quiconque.
Bilirsin, insanlara hala dünyada biraz iyilik olduğunu göstermiş oluruz.
Pour montrer qu'il y a encore du bon dans ce monde.
- Bilirsin işte, Clary...
C'est juste que Clary est...
Buralıları bilirsin, kısa süreli kalırlar.
Tu sais, les voisins... Des locations à court terme.
Bilirsin, Hindistan'daki, değerler, gelenekler, ilişkiler ve adetler.
L'Inde est un pays de valeurs... Un pays fier qui tient à ses racines.
Dinle, ne derler bilirsin, "Hiç bir zaman kıçına ok saplatma".
Il y a un proverbe qui dit : "Ne te prend pas de flèche dans les fesses"
- Geri dönüşler olsun istemiyorum. - Cole'nin ne olduğunu bilirsin. - Aramızda.
- Je veux pas que ça me retombe dessus.
Yapma Bernie, Larry osursa kahvaltıda kaç yumurta yediğini bile bilirsin.
- Connais pas. - Ne dis pas n'importe quoi.
Beni bilirsin bebeğim.
Tu me connais, bébé, je...
Ama sen hep en doğrusunu bilirsin, değil mi?
Ou qu'elle n'en puisse plus de tout ça?
Bu işler nasıldır bilirsin.
- Ouais.
Cenazelerle ilgili ne derler bilirsin.
- Comme on dit :
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
bilirim 164
bilir misin 110
bilir misiniz 24
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
bilirim 164
bilir misin 110
bilir misiniz 24