Değiş Çeviri Fransızca
1,286 parallel translation
- Değiş tokuş yapalım mı?
- On fait échange?
Sırplar, Slovaklar değiş-tokuşu önerebilecek. Yüz kadar mahkum topladılar.
Les Serbes auraient fait une centaine de prisonniers qu'ils pourraient proposer en échange aux Croates
Alıyorum, satıyorum, ve değiş-tokuş ediyorum.
Achat, vente, négoce, échange.
Değiş tokuş ettik.
On a fait un échange.
Değiş tokuş etmek ister misin?
On échange nos assiettes?
Değiş tokuş yoluyla çok şey yaptım.
J'ai profité du système troc à fond.
Çocukları biraz daha parayla değiş tokuş edebilir miyim?
Je t'échange des enfants contre de l'argent.
Kerry, sen üzerini değiş.
Kerry, va te changer.
Onun istediği değiş tokuş oydu, tamam mı?
Elle est fâchée. Elle voulait le faire, cet échange.
Sadece silahlarının ölümcül olmayacak hale getirmek istiyorum. Topunu bir gölgeleme ağı ile değiş tokuş ederek, düşman gemilerini etkisiz bırakacak olan ağla.
Je veux simplement que son armement soit rendu non-mortel, en échangeant son canon principal contre un Réseau Etouffant, qui peut mettre hors d'état des vaisseaux ennemis.
O halde, Talyn'in ana topunu, şu Plovakyalılarla, bir gölgeleme ağı karşılığında değiş tokuş etmek istiyorsun? Kesinlikle-
Donc, vous voulez marchander le canon principal de Talyn, avec ces Plokaviens, en échange d'un Réseau Etouffant?
Değiş tokuşu göz önünde bulunduracağım, ama ilk olarak adamlarımın zarar görmediğinden emin olmak istiyorum.
Avant d'accepter votre offre, je veux être sûre qu'ils sont en vie.
Eğer bu aygıta tam erişim hakkı verirseniz, teknoloji değiş-tokuşunu düşünecektik.
Nous serions prêts à faire un échange de technologie contre ce dispositif.
Bir değiş tokuş için onlara önerebileceğimiz birşeyler olmalı.
Que convoitent-ils pour proposer de négocier? La technologie du Stargate.
Hrothgar... Bıçakların değiş tokuşu, eski geleneklerimizdendir Wealthea'ya olan sadakat sözünü mühürler.
Hrothgar, le rituel ancien de l'échange de lames scellera ton serment de fidélité à Wealthea.
- Ya değiş tokuşa yanaşmazsa?
- Si elle refuse l'échange? Elle l'acceptera.
- Bir değiş tokuş önerebilir miyim?
- Si on faisait un échange?
- Değiş tokuş?
- Un échange?
Değiş tokuş yok.
Pas d'embrouille :
Onun için bir değiş tokuş yapabilir miyim bir bakalım, tamam mı?
Permettez-moi de voir si je peux le commerce quelque chose pour lui, d'accord?
Hadi değiş tokuş yapalım.
Parlons commerce.
Gündelik hayatta daha önce hiç bilinmeyen bir yoğunluk olacak sevgiyle nefret hayatla ölüm terörle kurtuluş, iğrenmeyle çekim arasındaki değiş tokuşta.
Il y aura une intensité jamais connue auparavant dans la vie quotidienne... pour échanger l'amour et la haine, la vie et la mort... la terreur et la rédemption, la répulsion et l'attraction.
Değiş tokuş yaparız öyleyse.
On échangera.
Biz siyahlar, paramız olmadığı zaman, değiş tokuş yapardık.
Quand les Noirs n'avaient pas d'argent, ils faisaient du troc.
Değiş tokuş yapalım mı?
Je te l'échange.
Hey, Carlos, hadi değiş tokuş yapalım.
Hé, Carlos, on échange.
Ne anlama geldiği yeterince açık değil, Ve değiş tokuş olmaması hakkında fikir
Les moyens sont pas claires. Il faut dire qu'il y a plus d'échange.
Bu hiç âdil değil. Yani kesinlikle değiş tokuş yapmalı ve alıp verme konusunda yükü paylaşmalıyız.
Nous devons partager le travail en termes de donner et recevoir.
Değiş. 27 maviye.
Changement. 27 bleu.
Git ve üstünü değiş.
Va te changer.
Ayakkabısı vurursa, onunla değiş tokuş yap.
Si ces pieds lui font mal, échange tes chaussures avec elle.
Gece ve gündüz, Bir Serbest Birlik Hackerler ve programcılar dünya üzerinde en ufak kodu bile aradılar, bunlar yardımcıdır. bilgisayar kullanıcıları özgür olsun diye açık bilgiler kullanıyorlar ve teknolojiyi özgürce değiş tokuş ediyorlar.
Jour et nuit, une vague confédération de hackers et de programmeurs envoient des bouts de programmes à travers le monde, fabriquant ainsi les outils permettant de libérer les utilisateurs, en utilisant l'information ouverte et l'échange libre de technologie
ve ürkütücü olan şey, baktığımda bu değiş tokuş geleneksel kapalı gelişmenin bütün bilinen yararlarını da kapsıyordu büyük bağımsız p2p eleştirisi işte tek bu avantaj yüzündendi aslında galipmiş gibi göründü iyi sonuçlar alıyorsunuz gibi göründü
La chose alarmante c'est que plus je l'observais, plus il démontait tous les avantages supposés d'un mode de développement classique et fermé à cause que ce simple avantage d'une relecture massive indépendante semble gagner, obtenir de bons résultats.
Korath, değiş tokuşu kabul etti mi? Evet.
- Korath a accepté de faire l'échange?
Binanın garajında değiş tokuş yapacaksınız.
Vous ferez l'échange dans le garage.
Ortağıma görünmeden değiş tokuşu nasıl yapacağım? Orada olacak.
Comment faire l'échange sans que mon équipier le voie?
Berlin'deki değiş tokuşu, bunun için yaptık.
C'est la raison de l'échange à Berlin.
CIA'in Barselona'daki şefine değiş-tokuş için hazır olmasını söyle.
Que le correspondant CIA à Barcelone attende l'information.
- Büyük ihtimalle değiş tokuşa vaktimiz olmayacak.
Pas le temps de faire un échange.
Havaalanı terminalinde, iki değiş tokuş yapacağız.
On procédera à deux échanges à l'aéroport.
Belgeleri senden alıp, kopyasını çıkartıp, havaalanının çıkışında yapılacak ikinci değiş tokuşta sana geri vereceğiz.
On fera un double des documents et on vous les apportera à la sortie de l'aéroport.
Değiş tokuşa hazır ol.
Prépare-toi à faire un échange.
Merak etme, gemilerimizi değiş tokuş etmeyi düşünmüyorum.
Ne t'inquiète pas, je ne suis pas prêt de troquer son vaisseau pour le mien.
Ama kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaksa eğer, eğlenceli parti gecemde, bir robotun Spike'ı pencereden atmasını izledim Yani eğer değiş tokuşa varsan... Hayır, dur.
Mais si ça peut vous consoler, le clou de ma soirée à consisté à voir un robot jeter Spike par la fenêtre, alors si vous voulez qu'on échange...
- Değiş.
- Change.
Bilirsin, üstünü değiş, seni aşağıda bekliyorum.
Oui, alors va te changer. Je t'attends en bas.
Kıyafetlerimizi değiş...
On doit changer de...
Bu senin suçun değis, Lois'le ilgili.
Ecoute, c'est pas toi.
Onunla yer değiş.
Change avec elle.
Üstünü değiş, benimle eve gel.
Je ne veux rien entendre. Va te changer et viens.
Şimdi değiş.
On change.