Erkenden Çeviri Fransızca
2,644 parallel translation
Git buradan tamam mı? Yarın erkenden işe gideceksin.
Dégage de là, tu te lèves tôt.
Bir günlüğüne gidiyorum. Sabah erkenden gidiyorum, ertesi akşam dönmüş olurum.
Je pars demain matin, je reviens le lendemain.
Erkenden kalkacağız.
On se lève tôt demain.
Bu kadar erkenden ne yapıyorsun?
T'es déjà debout?
Kendisi trajik bir şekilde erkenden öldü.
"... qui s'est éteint de façon tragique... "
Bu gece kızları erkenden yatırabilir misin? Partiden sonra tükenmişler.
Couche-les assez tôt car après cette petite fête...
Kızların voleybol maçından erkenden tüyecek misin?
Tu vas laisser tomber les matchs de volley des filles?
Dövüşün başında Tommy'yi tek yumrukla erkenden nakavt edeceğini söyledi. Bunu söyleyerek de dikkatimi çekmeyi başardı.
Il a prédit un K.O. rapide avec un seul coup de poing et dit qu'il faudrait l'arracher de Tommy.
Hayır, babası erkenden gelip aldı.
Non, son père est passé le prendre.
Hayır, teşekkürler. Sanırım eve gidip erkenden yatacağım.
Je pense que je vais rentrer et me mettre au lit.
Sabah erkenden barış içinde ayrılabilirsiniz.
A l'aube, vous pourrez me quitter en toute tranquillité.
- Evet ama ben erkenden ayrıldım, hatırladın mı?
Toi aussi. Je suis parti avant, rappelle-toi.
Şöyle yapacağız : Kızlara erkenden kalkıp balığa gittiğimizi söyleyeceksin. Ve hala oradayız.
Dis aux filles qu'on s'est levé tôt pour aller pêcher.
Yine erkenden yatak odasındasın.
Tu es venu trop vite, dans notre chambre à coucher.
Ben yiyip içip fahişelerle sürterek kendimi erkenden mezara sokarken krallığımı yönetmeni istiyorum.
Je veux te confier mon royaume pendant que je creuse ma tombe en mangeant, buvant et baisant.
Bu avcılar sabah erkenden bizon vurmaya gidiyor.
Ils chassent le buffle tôt le matin.
Sizi bu kadar erkenden alamayız.
Je ne peux pas vous admettre si tôt.
Erkenden getirebilir onu. Françoise'i.
Il va peut-être la ramener tout à l'heure, Françoise.
- Tamam, erkenden görüşürüz.
- Bien sûr. Fraîche et dispo.
Evet, ama labaratuvardan çıkarken Cam bu gece bir planı olduğuyla ilgili şeyler söyledi- -... bugün Sevgililer Günü olduğu için işte, o yüzden bence bu davayı erkenden halletmek isteyecektir.
C'est qu'avant de quitter le labo, Cam a parlé de plans pour ce soir... comme c'est la Saint-Valentin. Je crois qu'elle voudra probablement régler cela vite.
Ben de erkenden çıkmayı onun istediği kadar istiyorum.
Écoute, je veux sortir d'ici autant qu'elle.
Düşünüyordum da, dava üstünde bir iki saat çalışıp erkenden çıkar, trafiğe yakalanmadan kaçabiliriz.
J'ai pensé qu'on pourrait travailler sur l'affaire une heure ou deux... et partir tôt avant que la circulation dégénère.
Gündüz erkenden uçuşun var, zamanında orda olmalısın, kontroller için.
C'est un vol très matinal, et tu dois être à l'heure pour les contrôles de sécurité.
Yarın sabah erkenden sandalla açılmak istiyorum.
Je prends le bateau tôt dans la matinée.
Yarın erkenden gelip hallederim!
Je viendrai terminer à l'aube!
İş konuşmak için erkenden uğrayayım dedim.
Je suis venu avant pour parler affaires.
Böyle erkenden ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais debout si tôt?
Erkenden orada olmak istiyorum.
Je veux être en avance.
- Caroline okula erkenden gitti.
- Caroline est partie plus tôt.
Bu yüzden seni temin ederim, Phil ile düğününüze erkenden geleceğim.
Donc je t'assure que je serai en avance pour ton mariage avec Phil.
Bu herşeyi açıklığa kavuşturuyor. Oraya yarın sabah erkenden gitmeli ve bunları Avrupa'daki diğer tel cinayetleri ile karşılaştırmalıyım.
Il faut que j'aille au bureau demain matin et que je compare les entailles avec celles d'autres meurtres en Europe.
Sen bilmiyor muydun? Öyleyse sabah erkenden ayrılıyoruz.
Il paraît qu'il a quitté le village très tôt ce matin.
Az önce bugün erkenden eve gönderdiğin Bradley'lerin diğer çocuğuyla konuştum.
Je viens juste d'aller parler à l'autre enfant Bradley que vous avez renvoyé chez lui plus tôt. Ouais.
Erkenden gelenler olabilir diye dün gece onu oraya yerleştirdik.
Lui Planté là la nuit dernière au cas où nous avions des premiers arrivants.
Eşim yani Jill oğullarımı erkenden okula götürdü.
Ma femme, Jill a amené nos fils tôt à l'école.
Hayır. Geri çevirmek zorundayım. Yarın sabah erkenden gitmem gerekiyor.
Je vais me coucher, j'ai l'intention d'y retourner de bonne heure.
Sabah erkenden ayakta olmam lazım.
Je dois me lever tôt demain.
Erkenden ölüp giderdim.
- Je dégagerais vite.
Efendi de erkenden kalkıyor.
Monsieur vous aussi vous vous levez aussi tôt le matin.
İbrahim sabah erkenden kalktı ve iki hizmetçisiyle birlikte oğlu İshak'ı da yanına aldı.
Abraham se leva très tôt le matin et prit avec lui deux serviteurs et son fils, Isaac.
Karımdan uzak dur yoksa ruhunu cennete erkenden gönderirim.
Ne touchez pas ma femme ou j'expédie votre âme au ciel.
Erkenden kutlamamız gerekecek çünkü Aralık ayında burada olmayacaksınız.
Eh bien, nous allons devoir le célébrer plus tot parce que tu ne seras pas la en Decembre
- Erkenden işe gitmesi gerekti.
Il devait aller travailler tôt.
Neden erkenden ayrıldınız?
Pourquoi êtes vous parti plus tôt?
- Sabah erkenden iş var.
- On doit se lever tôt.
- Ben de erkenden yatacağım.
- Je vais me coucher de bonne heure, chérie.
Millet dersler başlamadan erkenden senin için geliyordu.
C'était pour toi que les élèves arrivaient en avance.
Sanki bir vampir ve erkenden içmeye başlayan biriyle birlikte yaşamak benim fikrimmiş gibi.
Je préférerais m'éclater avec un buveur de sang et un buveur de bière
Afrika'dan geldim, bir otele gittim duş alıp biraz yattım. Ve erkenden buraya geldim.
Je rentre juste d'Afrique, je suis allée à un hôtel, me suis douchée, j'ai dormi un peu et je suis revenue très tôt.
Erkenden belirgin olmaya başlamış
Ça se voit déjà bien.
Ben onları erkenden cehenneme yollarım.
Je les enverrai vite en enfer.
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21