English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ F ] / Frank

Frank Çeviri Fransızca

21,831 parallel translation
Doug Frank ve Krissy Kowalick, öldürülmüş ve parçalanmış.
Doug Frank et Krissy Kowalick, tous deux tués et démembrés près de la voiture.
Evet Frank? İç işleri bürosunun soruşturmasının kararıyla görevden alınıyorsun.
Vous êtes suspendu, en attente d'une enquête des affaires internes.
Evet, her türlü iyi olacağım ben Frank.
Oui, ça ira dans tous les cas. Vraiment.
- Tam da durumlar daha kötü olamaz diye düşünürken.
Le tout récemment nommé Commissaire Frank Pike demande... Juste quand les choses ne peuvent pas être pires.
Frank iyi bir adam.
c'est un gars bien.
- Frank, ne oluyor orada?
Frank, il se passe quoi là?
Frank, bizim bahçemizde ne yapıyorlar diyorum.
Pourquoi ils sont dans notre jardin?
- Frank, benimle okula gel.
Frank, accompagne-moi à l'école.
Dur Frank.
Attends, Frank.
Yok artık Frank.
Seigneur, Frank.
Hatta bana biraz Frank'i andırıyor. Sadece ondan farklı olarak...
En fait, il me rappelle Frank, mais lui il est...
Frank, bir kelime daha edersen arkadaki arkadaşlarının yanına gidersin.
Frank, encore un mot, et tu partageras un matelas avec tes amis dehors.
Ne ailem ne komşularımız ne okulum. Sadece Frank. O da Frank işte.
Ni notre famille, ni nos voisins, ni mon école, juste Frank, et c'est Frank.
Bu hamileliği bir tek Frank iyi bir fikir olarak görüyor.
Frank est le seul à penser que cette grossesse est une bonne idée.
Frank senin tarafında. Ve bu seni rahatsız etmeli.
Tu as Frank de ton côté, et ça devrait t'embêter.
Her biri 150 milyon dolar değerindeler. Fakat tasarlayanın Frank Mansfield olması ve sizin resimlerinizle kuleleri tanıtmanız dolayısıyla alıcı bulmakta çok zorlanacağımızı sanmıyorum.
Elles sont à 150 millions de dollars chacune, mais avec Frank Mansfield les ayant conçu, et votre photographe les représentant, je ne pense pas qu'on aura du mal à trouver des investisseurs qui...
Frank.
Frank.
Ne yapıyorsun burada, Frank?
Que fais-tu là, Frank?
Peki ya sen, Frank?
Et toi, Frank?
- Kendinden hiç şüpheye düştün mü Frank?
- Tu ne doutes jamais de toi?
Belki biraz dövüş Frank ama en azından bir şey.
Un tout petit peu, Frank, quelque chose.
- Bu saçmalık Frank, sen de biliyorsun!
- Tu dis n'importe quoi!
- Hadi ama Frank... - Noel Baba'dan mı bahsetmek istiyorsun?
- Allez, Frank...
- Kefaret, Frank.
- La rédemption.
Hayır Frank.
Non, Frank.
Tekrar deneme, Frank.
D'essayer à nouveau.
Sen kafayı yemişsin Frank.
Tu es... Tu es désaxé, Frank.
- Kes şunu Frank.
- Arrête, Frank.
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun Frank?
Que veux-tu prouver, Frank?
Frank, seni vurmayacağım Frank.
Je ne vais pas te tirer dessus, Frank.
Yaptığı şeylerin cezasını çekmesini sağlayacağım, Frank.
Je ferai en sorte qu'il paie pour ce qu'il a fait.
Hemen yavşamaya başlama, Frank.
Tu ne vas pas t'attendrir, Frank.
Frank Castle Metro-General çatışmasıyla olan bağlantısı yüzünden aranan ve yakın zamanda Cehennem Mutfağı'nda işlenen onlarca çete cinayetleriyle bağlantısı olan tetikçi, yalnızca saatler önce Aziz Michael Mezarlığı dışında yakalandı.
Frank Castle, le tireur recherché pour la tuerie du Metro-General et lié aux récents règlements de compte entre gangs dans Hell's Kitchen, vient d'être arrêté près du cimetière St. Michael.
- Frank konusu, korkutucu bir durum.
Ce qui arrive à Frank, ça fait peur.
Ben... Farkında bile değilim. Hem Frank hem de annen bu durumda.
C'est vrai, il y a aussi votre mère.
Eğer Dunbar'a Frank'ten, kara para aklama işinden nasıl haberi olduğundan bahsetseydim, başkan olamazdı ve şu an burada durmuyor olurduk.
Si j'avais dit à Dunbar que Frank savait pour le blanchiment d'argent, il ne serait pas devenu président.
Söylemediğin şey Frank'le çalıştığındı.
Et vous avez omis de dire que vous travailliez avec Frank.
- Frank için üzgünüm.
- Je suis désolé pour Frank.
Yardım etmeye çalıştığını biliyorum. Frank'in durumu da seni çok korkutuyordur eminim...
Vous voulez aider, et l'état de Frank doit sûrement
Frank'i düşünmen gerek.
Vous devriez penser à Frank.
Başkan Blythe şu anda Demokratların bir arada kalmasının önemini vurgulamamı istedi. Hele de Francis'in...
Le président Blythe tenait à souligner l'importance de l'union des Démocrates, avec Frank qui...
- Frank nasıl?
- Comment va Frank?
Çabaladın, Frank.
Tu as essayé.
Frank Underwood'u soruşturduğum dönemde masum görünüyordu ama değildi.
Frank Underwood paraissait innocent, mais il ne l'était pas.
Büyük şeyler dönüyor, çocuklar. Ve hepsi Frank Castle'a gidiyor.
Il se passe un gros truc autour de Frank Castle.
Frank Castle'ın makalesi hakkında konuşmak istiyorum.
L'article sur Frank Castle.
Pekala, Teğmen Frank Castle'ın iki yıl önce Afganistan'daki hizmeti için donanma haçı ile ödüllendirildiğini biliyor muydunuz?
Saviez-vous qu'il y a deux ans, le lieutenant Castle a reçu la Navy Cross pour avoir servi en Afghanistan.
Karısı, Maria Elizabeth, kızı, Lisa Barbara ve bir de oğlu, Frank Junior.
Il avait une femme, Maria Elizabeth, une fille, Lisa Barbara, et un fils, Frank Junior.
Bu hedefini de Frank Castle'ın mahkumiyeti üzerinden ulaşmaya çalışıyor.
Et elle compte y parvenir... en ralliant des voix sur la condamnation de Frank Castle.
- Frank için üzgünüm.
Je suis désolé pour Frank.
- Frank ne olacak?
- Et Frank?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]