Görüyormusun Çeviri Fransızca
190 parallel translation
Benim gördüğümü görüyormusun?
Vous avez vu ça?
Siyah panteri görüyormusun?
La panthère noire?
Şunun üstündeki kutuyu görüyormusun? Orada sağ tarafta?
Tu vois ce coffre, là-bas?
O haklı! Tam burada, görüyormusun?
Ici, vous voyez?
Kimseyi görüyormusun?
Tu vois quelqu'un d'autre, ici?
- Şu parlak çizmeleri görüyormusun?
Vous voyez cette jolie botte?
Sanırım söylediği şeyi yapsan iyi olur.Numarayı görüyormusun?
- Vous voyez ce numéro?
Görüyormusun, şişe diyor da başka bir şey demiyor.
Il y pense toujours, tu vois?
Tam buradaydı, görüyormusun? Eminmisin oraya mı koydun?
- Tu l'as vraiment mise?
Orada görüyormusun?
Là-bas! Tu la vois?
Şunu görüyormusun?
Regarde ça.
Onları görüyormusun?
Tu les vois?
Bu silahı görüyormusun?
T'as vu mon flingue?
Görüyormusun! Lafta her şeye varsın ama uygulamaya gelince pır...
Tu vois, quand il faut passer à l'action, il n'y a plus personne.
Ayağımı görüyormusun sen?
- T'as vu mon pied?
Bizim adayı görüyormusun, Robi?
- Tu vois? Notre île.
Görüyormusun, benim başka türlü zarif olamayacağımı düşünmüş. Ohh!
Elle ne me trouvait pas assez gracieuse...
Oradaki büyük binayı görüyormusun?
Vous voyez le grand batiment là-bas?
Beni görüyormusun?
Vous me voyez?
Şatoyu görüyormusun orada?
Nous l'apercevons d'ici.
- Farkı görüyormusun?
- Tu vois la différence?
Görüyormusun?
Tu vois?
Birşey görüyormusun?
- Tu vois quelque chose?
Etrafta garaj görüyormusun?
- Alf, non! - Non!
Görüyormusun, insanlar birbirleriyle nasıl iyi geçiniyorlar.
- Je pars bientôt. - Vous deviez partir la semaine dernière.
Şimdi... Ocak ve duvar arasındaki şu çatlağı görüyormusun? Ara sıra mesela donuk bir MM buluyorum..
Bon... entre la cuisinière et le mur... là, je trouve de temps en temps un MM poussiéreux.
Oradan ve oradan görüyormusun?
Là. Et là.
Görüyormusun, Bunu anladigini düsünmüstüm.
Je croyais que tu savais. Désolé.
Görüyormusun, korkarim artik dert edecek birseyin kalmadi.
J'ai bien peur que tu n'aies plus de quoi t'inquiéter.
Ve beraber bekliyoruz, Görüyormusun?
Et on l'attend ensemble.
Plastiğin içine yerleştirilmiş şu telleri görüyormusun?
Vous voyez ces filaments incrustés dans le plastique?
Şurada ki iki budala Finli'yi görüyormusun?
Tu vois les deux abrutis finlandais, là-bas?
Bu mektublardaki şehirleri görüyormusun?
Tu vois ces lettres à côté de la ville?
biliyorsun harikadır yumruklarım, nasıl şimşek kadar hızlı oldugunu görüyormusun?
Ma technique vous plaît?
torpillisin nasıl acıdıgımı görüyormusun?
Quand sera mon heure de gloire?
- Bir şey görüyormusun?
- Tu vois quelque chose?
Görüyormusun, dizinin en can alıcı yeri.
C'est ça, le génie de ce feuilleton!
Evet, Gerçekten.. Şu anda bayrağımızı dikiyorlar. Görüyormusun...
Ils ont hissé les couleurs.
Görüyormusun, sana hediye almıştım, ama dün gece... yanlışlıkla yuttum.
Je suis pris au dépourvu : ton cadeau, hier soir, je l'ai avalé.
- Görüyormusun, o tarafa.
Là derrière! - Tu vois, par là.
Görüyormusun, Bu gerçekten seninle konuşmak istediğim şeydi.
En fait, c'est de ça que je voulais te parler.
Şimdi görüyormusun?
Maintenant, vous voyez?
yani Sean, Hiçbir yerde kara görüyormusun? Sadece su.
Alors, Sean, tu vois la terre quelque part?
Sen benimle ilgili bu tarz rüyalar görüyormusun?
Tu as rêvé de moi comme ça?
Pekala şimi görüyormusun?
Tu vois, cette robe veut dire :
Görüyormusun? İşte ukelalık.
Tu vois, là, tu fais le malin.
Görüyormusun, Baltor,?
Tu vois?
Görüyormusun?
Regardez.
Onu görüyormusun?
- Vous l'avez vu? - Non.
Görüyormusun, görmüyormusun?
Tu ne comprends pas?
Görüyormusun? İşte böyle olur.
C'est comme ça que ça marche.
görüyorum 679
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyorsunuz 374
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyoruz 16
görüyorsunuz ya 100
görüyorsun işte 24
görüyorum ki 81
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyorsunuz 374
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyoruz 16
görüyorsunuz ya 100
görüyorsun işte 24
görüyorum ki 81