English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ G ] / Görüyorsun ya

Görüyorsun ya Çeviri Fransızca

511 parallel translation
Görüyorsun ya, bu sayede ben de üzerimdeki çekingenliği atabildim.
tu sais.
Sahteyse epey iyi yapılmış çünkü okun ucunu görüyorsun ya kavisli.
Eh bien, si c'est un accessoire, c'est vraiment bien fait parce que vous voyez les barbes. Ils sont courbés.
" Görüyorsun ya... babam ve ağabeylerim beni pek saymazlar.
Vous voyez, mon père et mes frères ne compte pas beaucoup sur moi...
Tertemizim. Sen de görüyorsun ya?
"Vous voyez, je suis toute propre."
" Görüyorsun ya canım arkadaşım karının aşık olduğu benim.
Vous voyez, c'est moi... que votre femme aime.
Görüyorsun ya Mimi, yasalar önünde sen hiç evlenmedin.
Donc légalement, Mimi, vous n'êtes pas remariée.
Görüyorsun ya, Effie? Adam imkansız vaka.
Vous voyez, il est impossible.
Görüyorsun ya dostum, kesinlikle yanlış kişiye çattın.
Vous voyez mon cher, il y a méprise.
Görüyorsun ya Madeleine bir daha düşünsen iyi olur.
Tu vois, Madeleine, tu dois y réfléchir.
Görüyorsun ya, bu bizim dost olmamıza engel değil.
Eh ben! Ça nous empêche pas d'être copains, tu vois...
Görüyorsun ya, Ann, kendini gülünç bir hale sokmakla kaldın.
Vous voyez? Vous vous êtes ridiculisée.
Görüyorsun ya, gaga, burun delikleri,
Vous voyez? Le bec, les narines?
Görüyorsun ya, sevgilim, öyle bir şey düşünmüyorlarmış.
Vous voyez, chérie. Ils ne me reprochent rien de tel.
Görüyorsun ya, sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi davranıyoruz.
Nous faisons comme s'il n'allait rien arriver.
- Görüyorsun ya, burası benim yuvam.
Je me sens chez moi ici.
Güzel. Görüyorsun ya, Max, kendimi ben de oldukça münasebetsiz buluyorum.
Voyez-vous, Max, je suis dans une drôle de position.
Görüyorsun ya, tek yapman gereken sütunlar arasından geçmek. Işık kırılır ve kapılar açılmaya başlar.
Vous voyez... vous passez entre les poteaux... la cellule est coupée, les portes s'ouvrent.
Görüyorsun ya, hikayene hiçbir zaman inanmadım.
Voyez-vous, je n'ai jamais cru à votre histoire.
Görüyorsun ya Craig, ne yararı var?
Tu vois, Craig, à quoi bon?
Görüyorsun ya, senin gerçek annen değilim.
Je ne suis pas ta vraie mère.
Neden? Bir sürü insan görüyorsun ya.
Vous voyez des gens, non?
Görüyorsun ya, benim vicdanım yok.
Parce que je n'ai pas de conscience, tu vois.
Ama görüyorsun ya, inanıyorlar işte.
Mais tu vois que si.
- Görüyorsun ya artık değiştim.
- J'ai changé.
- Görüyorsun ya, Nikolas.
Le Grand Grégorius?
- Görüyorsun ya, zenginim.
- Je suis riche.
Görüyorsun ya...
Voyez-vous,...
Görüyorsun ya, gayet iyiyim.
Regarde, je suis bien ici.
Görüyorsun ya?
Vous voyez...
Bu adamlar tam bir beladır görüyorsun ya, sende gördün işte.
L'ennui avec ce genre de types, c'est que les paroles ne sont qu'un début.
Görüyorsun ya, normalin dışında radyasyon belirtisi yok.
- Non, docteur, rien. Il n'y a aucun signe de radioactivité excessive... nulle part dans les environs.
Şimdi görüyorsun ya.
Vous me voyez maintenant.
Görüyorsun ya, ısırmıyor. Tokat da atmıyor.
Une voix, ça mord pas, ça flanque pas de gifles.
Görüyorsun ya, hatırlıyorum.
Tu vois, je me rappelle.
Görüyorsun ya, sen de bunun bir parçasısın Maurice.
Tu as donc eu un rôle à jouer, Maurice.
Evet, görüyorsun ya, Bayan Leydi bütün insanların hayatında bir an gelir...
Voyez-vous, Mlle Lady, un jour, dans la vie des humains...
Görüyorsun ya, güvercin başıboş ve tasmasız olduğunda en iyisinden başkasını almazsın.
Tu vois, ma colombe, quand on est libre et sans collier, on se réserve le meilleur!
Görüyorsun ya, genç bayan ikimiz de eskisi kadar genç değiliz.
Tu vois, trésor... Nous ne sommes plus très jeunes...
Görüyorsun ya, bir şeyden korkmuş olsam da, uzun sürmedi.
Quand j'avais peur, ça ne durait pas longtemps.
Görüyorsun ya Dan, herkes yaşamak istiyor.
Tout homme tient à la vie.
Görüyorsun ya Peg, aslında her şeyi Bay Smithers'ın kaynanası başlattı.
Tout avait commencé par la belle-mère de M. Smithers.
Görüyorsun ya JJ, Washington'da istihbarat böyle işliyor işte.
Vous voyez d'où je tire ma réputation d'homme bien informé.
Görüyorsun ya, Teğmen Kello senin insanlarını ne çok seviyor.
Le lieutenant Kello aime les Italiens.
Görüyorsun ya, bu tam da... düşündüğün gibi bir kız olsaydım yapacağım bir şey.
Je l'aurais fait... si j'avais été celle que vous croyez que je suis.
Görüyorsun ya, böyle şeyler oluyor. Sizi komite toplantımızda ilk karşılaştığımızda bu konuda uyarmıştım.
Je vous avais prévenue, à la première réunion :
Görüyorsun ya, mideyi konsantre besinlerle besleyebilir okuma ve boş zaman etkinlikleri için mikrofilmler hatta filmler temin edebiliriz.
Nous pouvons alimenter votre estomac, vous faire lire des microfilms, vous divertir, avec des films.
Görüyorsun ya, ben hep oyuncak bebek istemiştim ama, bizim böyle şeylere ayıracak paramız yoktu.
J'ai toujours voulu une poupée, mais nous n'avions pas assez d'argent.
Görüyorsun ya Nick!
Tu vois, Nick?
Görüyorsun ya Tom.
- Tu vois, Tom?
Ya sen kendini nasıl biri olarak görüyorsun?
- Et toi, Tracy, comment te vois-tu?
hiçbir koşulda o kapıya yaklaşmamalısın. ne kadar önemli olduğunu görüyorsun.
Vous comprenez pourquoi, en aucune circonstance vous ne devez vous approcher de cette porte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]