English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kapı çalıyor

Kapı çalıyor Çeviri Fransızca

355 parallel translation
Kapı çalıyor hayatım.
On sonne à la porte, chéri.
Kapı çalıyor.
C'est la porte.
Neden bu kadar uzun - Kapı çalıyor.
On frappe à la porte.
Hayatım, biraz bekle, galiba kapı çalıyor.
Attends, on sonne.
Kapı çalıyor.
La porte.
Kapı çalıyor!
On a sonné.
Kapı çalıyor.
Qui frappe à la porte
- Kapı çalıyor.
On sonne!
Yine kapı çalıyor.
On a sonné de nouveau!
Kapı çalıyor.
On sonne.
Kapı çalıyor hayatım.
Il y a quelqu'un à la porte!
Ben televizyon seyrediyorum ve kapı çalıyor.
Je regarde la télé... et la sonnerie retentit.
Samantha! Kapı çalıyor.
Samantha, on sonne.
Bir misafir dedim kapımı çalıyor.
"'C'est quelque visiteur', murmurai-je, " qui frappe à la porte de ma chambre.
Biri yanlış kapıyı çalıyor diyebilirim ya da hayatımın büyük romansı.
Quelqu'un qui se trompe de porte. Ou alors le grand amour de ma vie!
Bu düğme alarmı çalıp kapıların açılmasını sağlıyor.
Ce bouton déclenche l'alarme et ouvre les portes.
Kapımın eşiğinde Nulty adlı bir bohça duruyor ve polis olduğunu çaktırmamaya çalışıyor.
Il y a un petit copain qui attend à ma porte. Il prétend ne pas être flic.
Biri kapıyı çalıyor.
- À la cuisine
Hey, kapı çalıyor.
On a sonné.
Ne pencereler açılıyor, ne kapılar kapanıyor, ve ne de musluklar çalışıyor.
Les fenêtres se coincent, les portes battent, la plomberie hors d'usage.
- Will, birisi kapıyı çalıyor.
Nous allons avoir une visite. Qui?
Sokağın aşağısında stajyer kapıcı olarak çalışıyor.
Il est apprentis gardien.
Kapıyı çalmalısınız. Zil çalışmıyor.
Faut frapper, la sonnette marche pas.
Herkes benim kapımı çalıyor.
Tout le monde y vient.
Kapı zili çalıyor.
On peut y plonger depuis l'entrée et se baigner quand on veut.
Komiser, girmeden önce kapıyı çalın. Kızım hasta yatıyor!
Sergent, frappez à la porte, ma fille est malade.
Kapı çalınıyor.
On frappe à la porte.
Birisi kapıyı çalıyor.
On a sonné à la porte. Que fait-il?
Kapıyı kim çalıyor?
- Qui est ce qui frappe?
Biri kapıyı çalıyor.
- On frappe à la porte.
Ama yine de, onlar sahneyi kurmuşlar çünkü Mösyö de Sade, oyununda, Jean Paul Marat'nın nasıl öldüğünü ve küvetinde geçirdiği, Charlotte Corday kapısını çalmadan önceki, zamanı anlatmaya çalışıyor.
Bien au contraire, le décor est planté, puisque la pièce de Monsieur de Sade, tente de montrer comment Jean-Paul Marat mourut, et le temps qu'il passa dans son bain, avant que Charlotte Corday ne frappe à sa porte.
Kapı çalıyor.
Sonnette. On a sonne.
- Kapı çalıyor!
- -- On a sonne!
# Bu gece, rüzgar kapımı çalıyor #
Ce soir
Onların her biri kapı ve pencereleri açmaya çalışıyor.
Il y a trop de fenetres ici.
Birisi kapıyı çalıyor.
On frappe, Romèo.
Lanet olası baş belası hâlâ kapıyı çalıyor.
Ce fils de garce est encore là!
Kapımın önünde çöp olsa birisi beni zıvanadan çıkarmaya çalışıyor diye düşünürüm.
S'il y a des saletés à ma porte, je crois qu'on veut m'affoler.
Tüm kapılar elektrikle çalışıyor.
Toutes les portes sont électriques.
Bu kadar karlı ve rüzgarlı havada, kim kapımı çalıyor?
Avec cette neige et ce vent, qui frappe au couvent?
Birisi kapıyı çalıyor.
Quelqu'un frappe à la porte.
Sanırım birisi kapıyı çalıyor.
Quelqu'un frappe bien à la porte.
Emin değilim ama bana öyle geliyor ki şu anda birisi kapıyı çalıyor.
Ecoutez, je ne suis pas sûr, mais j'ai bien l'impression qu'il y a quelqu'un qui frappe à la porte.
Evet, evet. Kapıyı çaldım, çalışan kimseyi duymadım, anlıyor musunuz?
Oui, j'ai frappé, mais je ne l'entendais pas travailler.
Koridorlarda yangın kapıları yok, ve su püskürtücüler çalışmıyor.
Des couloirs sans porte coupe feu, des sprinklers qui ne marchent pas.
Eskiden 100 metre arkaya koşup geri geliyorduk... ama şimdi kapıyı açıyoruz ve... genelde çalıştığı gibi çalışmıyor.
Avant, il fallait passer par là, faire tout le tour, Maintenant, il suffit d'ouvrir, et... Ça ne marche pas aussi bien que d'habitude.
Kapılardan, kilitlerden, etrafta dolaşan insanlardan ödüm patlıyor. Ağaçların altında, çalılarda birileri olacak diye.
J'ai peur des portes, des verrous, des rôdeurs dans le jardin.
Birisi kapıyı çalıyor Edie.
Edie, on frappe à la porte!
Winthrop Ulusal Bankasında çalışıyor ve sizi temin ederim ki Binbaşı kapıcı değildir!
Il travaille pour la Winthrop First National Bank... et je vous assure, major, qu'il n'est pas portier!
Elinde, kapısının önünde korkmuş bir kadın var. BYSK için çalışıyor. Bazı belgelerin imha edildiğini söyledi.
Une femme paniquée, travaillant au Comité, parle d'un broyage.
[Uzaktan gelen çocuk sesleri ] [ kapı çalıyor] Açık.
C'est ouvert.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]