Ne anlattı Çeviri Fransızca
2,945 parallel translation
FBI'a ne anlattın?
Tu as dit quoi au FBI?
- Kasabada hakkımda ne anlattılar?
Que dit-on de moi en ville?
- Ne anlattı sana?
- Qu'est-ce qu'elle t'a dit?
Sana ne söylediler? Benim hakkımda ne anlattılar?
Ils vous ont dit quoi?
Altılar'a ne anlattın?
Qu'as-tu dit aux sixers?
Tekrar soruyorum, Altılar'a ne anlattın?
Alors, qu'as-tu dit aux sixers?
Hayır, hayır ona ne anlattığını bilmek istiyorum.
- Non, qu'est-ce que tu lui as dit?
Sana ne anlattılar söyle bana.
Dis-moi juste ce qu'ils t'ont dit, bébé.
Bugünü onun için anlamlı bir gün haline getiren Apple şirketine teşekkür etmek istiyorum. Best Buy'ın başkanı olarak, Eric, mağazamızda hiçbir çocuğun bir daha sikilmeyeceğine dair sana söz veriyorum. Dr. Phil, Eric'in hikâyesini bize anlattığında elimizi taşın altına koymamız gerektiğini anladık.
Et je remercie Apple de nous aider à lui faire vivre un jour extraordinaire. je te certifie que plus aucun enfant ne se fera enculer dans nos rayons. on savait qu'il fallait agir. voici ton HumanCentiPad rien qu'à toi!
Hall... Sana bir çok kez, bunun asla yürümeyeceğini anlattım.
je t'ai déjà dit plein de fois que ça ne pourrait pas marcher.
Birşey anlattığımdan değil.
En fait, on ne discute pas.
Toller'ı yakalarsak belki tehdidi ve anlattıklarını ispatlayabiliriz.
Nous serions en mesure de faire corroborer votre histoire. Non, non, vous ne connaissez pas Toller.
Ama onlara ne kadar iyi biri olduğunu anlattım.
Mais je leur ai dis que tu étais un très gentil garçon.
- Asıl sorun, o olaydan sonra bir şeyler görüyorum. - Evet, Elena anlattı. - Ne tür şeyler?
- Depuis, je vois... des trucs.
Peter'ın sürekli olarak ne kadar güzel olduğunu anlattığını dinledim durdum ama ben şahsen hiç görmedim.
Tu sais, j'ai écouté Peter parler de combien tu es belle, et je ne l'ai jamais vu Mais maintenant...
Sana ne kadarını anlattı?
225 ) } Que vous a-t-il dit?
Şirin bir kız sana bir hikâye anlattı diye doğru olduğu anlamına gelmez.
Une jolie fille ne dit pas forcément la vérité.
Anne, anlattığın şeyler 200 yıl önce olmuştu,... ve bunun bir suç unsuru taşıdığını sanmıyorum.
C'était il y a 200 ans. On ne peut pas l'incriminer pour ça.
Sadece görünene kanıtlar fiziki travma ile ilgili anlattıkları hikayeyle uyuşmuyor.
C'est juste que les preuves médico-légales ne collent pas avec leur déclaration.
Birlikte oturduğumuzu ve bana hoşçakal dediğini ve bazı şeyler anlattığını hatırlıyorum.
Je me souviens qu'il m'a assis, dis au revoir et expliqué des trucs sur pourquoi il ne pouvait rester.
Deden, Roy ile beni sigara içerken yakaladığında ne yapmıştı sana anlattım mı? - Evet, birer tane sigara yakalım dedik tam o anda bizi bir gördü...
Walk away things will not change hide your heart
Bana senin ne yaptığını anlattı, Neil.
Elle m'a dit ce que tu as fait.
- Ne yazık ki o başka bir hikâye anlattı.
Il conte hélas une tout autre histoire.
Henry, sana neler anlattığını bilmiyorum...
Henry, je ne sais pas ce qu'elle t'a dit...
O yüzden, bize biraz izin verir misiniz,... Anlattıklarınızı bay Gibson'a soracağım bakalım ne tepki verecek.
Alors, veuillez nous excuser, je vais raconter votre version à M. Gibson, et voir ce qu'il en dit.
Duruşmamda tüm hikâyemi anlattığımda Yönetim Kurulu bakalım ne diyecek.
Je peux comprendre le recentrage.
Bak, oğluma yapmak istemediği bir şeyi, ne zamanlar yapması gerektiğini anlattım.
J'ai demandé à mon fils de faire un truc qu'il ne voulait pas faire. - Tu m'en veux?
Onunla yaptığım ilk toplantıda bana... ne kadar çok para kazanacağımı anlattı. İkinci toplantı kontratı imzalamak için yapıldı.
Je l'ai entendu parler à une réunion me disant combien d'argent j'allais me faire, et une autre pour signer un contrat.
Bize, onu geçmişte ne kadar kötü dövdüğünüzü anlattı.
Elle nous a dit combien vous aviez l'habitude de la battre violemment autrefois.
Üzgünüm. Neden bunları size anlattığımı hiç bilmiyorum.
Je ne sais pas pourquoi je vous dis ça.
Anne, ilişkimizin ne kadarını anlattı bilmiyorum.
Écoutez, je ne sais pas ce qu'Anne Marie vous a dit à propos de notre relation.
Tanrım, sana anlattıklarımın hiç birini anlamadın mı?
Maudit. Ne comprends-tu rien de ce que je te dis?
Cam sana neler anlattı bilmiyorum ama bana yardım edebileceğin bir sorun değil bu.
Je ne sais pas ce que Cam t'a dit, mais je doute que tu puisses aider.
Bakalım babana yaptığını anlattıktan sonra yüzündeki gülümseme ne kadar daha yerinde duracak.
On verra si tu souris toujours quand ton père en entendra parler.
Sonuçlarının ne olacağını da anlattım.
J'ai été clair.
Doktor Joe ile geçirdikleri mutlu günü anlattı bana. Ne kadar eğlenceli olduğunu,
Je dois écouter Jabbar raconter comme c'est super de jouer avec le Dr Joe?
Ona ne gördüğünü, polise anlattıklarını söyle.
Dis-lui ce que tu as vu. Ce que tu as dit à la police.
Benden ne istediysen, onlara da onu anlattım.
Je leur ai dit ce que tu voulais que je leur dise.
Bana hiçbir şey anlattığın yok ki artık.
Tu ne veux pas parler d'autre chose.
Ne zamandan beri seni anlattıklarımla utandırıyorum peki?
Depuis quand je t'embarrasse avec mes histoires?
Bana anlattıklarından çok daha fazlasını biliyorsun ve bu kabul edilemez o yüzden burada oturacak ve beni verdiğin cevaplarla tatmin edene kadar buradan kalkmayacaksın.
Tu en sais plus que tu ne me le dis, et c'est inacceptable, donc tu vas rester assis ici, et tu vas pourrir là, jusqu'à ce que tu sois prêt à commencer à répondre aux questions.
- Taylor ne olduğunu anlattı mı?
Taylor a dit ce qui s'était passé?
Claudia'nın anlattıklarını açıklayamayacağımı biliyorsun.
Tu sais que je ne peux rien dire.
Sana ne anlattı?
Que t'a-t-il dit?
Okulların artık bize öğretmediği Noel'in ne demek olduğunu anlattın.
Tu nous a appris la signification de Noël, ce que les écoles sont interdites de nous dire désormais.
Bana hiçbir şey anlattığın yok.
Tu le sais. Tu ne me dis pas tout.
Onun senin bana anlattıklarından daha fazlasını hatırladığı için böyle oluyor.
C'est parce qu'il s'en souvient plus que tu ne le pensais.
Eşcinsel çocuk kel züppeye, Noel'in önemini anlattığı kısımda, Duygulanmadığını mı söylüyorsun?
Ton coeur ne se serre pas quand le petit gay parle à l'enfoiré chauve du vrai sens de Noël?
- Ona evlilik teklif etmeyince her şeyi anlattı.
Comme je ne lui ai pas fait ma demande, elle m'a tout dit.
İşte bu, bana kalan 33 günün ne kadar kıymetli olduğunu anlattı.
Je sais enfin à quel point les 34 jours qui me restent sont précieux.
Sana o hikâyeleri anlattığımı hiç hatırlamıyorum.
Je ne t'en ai jamais raconté.