Ne anahtarı Çeviri Fransızca
1,090 parallel translation
- Ne anahtarı?
Quelle clé?
- Ne anahtarı?
- Quelle clef?
- Ne anahtarı?
- Quelle clé?
Ne anahtarı?
Quelle clé?
Kilerin anahtarını ne yapacaksın?
Pourquoi vas-tu à la cave?
Kasanın anahtarını nereye sakladığımı bile bilmiyor.
Elle ne sait pas... Où l'on cache la clef de notre coffre.
Diyelim anahtar uydu, adres aynıydı mobilyaların farklı olduğunu anlaman gerekirdi.
La clé convenait, l'adresse coincidait, admettons. Mais vous ne pouviez pas ne pas voir que le mobilier n'est pas le même? - La copie exacte, si.
Ne türden bir anahtar, efendim.
Laquelle?
Anahtarı verdiler ama ev ne haldedir hiç bilinmez.
J'ai les clés, mais on ne sait jamais.
- Anahtar!
Tu ne le savais pas?
Anahtar bende değil, kapı da kilitli.
Je ne l'ai pas. C'est fermé à clé.
Peşini bırakmazsan onu mıhlayabilirsin. Bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum, bir anahtar.
Mais il y a quelque chose que j'ai pas trouvé.
Kötü gider ve anahtarı bulamazsam, bana Los Angeles Polis Şubesinde bir iş bulman gerekecek.
Si je ne trouve rien, vous m'embaucherez - à Los Angeles.
Bir anahtar bunca şeye karşı fazla işe yaramaz.
Tu sais, une clé ne sert pas à grand-chose avec tout ça. Il te faut une échelle dépliante.
Bay Trent anahtarını nerede saklıyor bilmiyorum ama dördüncüsü korumam için bana emanet edildiğinden nerede olduğunu biliyorum.
Je ne sais pas où M. Trent garde sa clé mais je sais où est la quatrième, car c'est moi qui suis chargé de la garder.
Lanet olsun, Henry, anahtarı nereye sakladığını bize ne zaman söyleyeceksin?
Bon sang, Henry, quand allez-vous nous dire où vous cachez votre clé?
Dört veya kırk anahtar - hiçbir farkları yok!
Quatre clés ou 40 clés, ça ne fait aucune différence!
Çoğu zaman uygun bir anahtar bulmak zor olabilir. ... ama bu işi yapmak için çok hassas aletler geliştirilmiş bulunuyor.
Si on ne possède pas la clé, ce qui arrive souvent... il existe des instruments qui permettent de la remplacer.
Makinenin geri dönmesi imkansızdı. Anahtarım yok.
Quoique je ne pouvais empêcher le retour de la machine sans la clef.
Anahtar mı? Bende değil.
Je ne l'ai pas sur moi.
Anahtarı hiçbir zaman kilitte bırakma. Yoksa seni soyarlar oğlum.
Ne laissez jamais la clé dans la serrure à l'extérieur... ou on pourrait vous enfermer, mon fils.
Anahtarı yok, bu yüzden beni arayacak ama beni hiçbir yerde bulamayacak.
Elle n'a plus la clé, elle part à ma recherche, et elle ne me trouve nulle part.
- İlgisi ne anlamadım. Dairesinin anahtarının nerede olduğunu biliyorum da.
- Je sais où est la clé de son appart.
Yalnızca bir anahtar var ve onun nereyi açtığını bilmesemde olur.
A quoi sert une clé si on ne sait pas où elle va?
Ne oldu, anahtarını mı unuttun?
Tu as oublié tes clefs?
Büyükannenin evinin anahtarını vermeni bekleyemedim.
Je ne pouvais plus t'attendre... pour me donner la clé de chez ta grand-mère.
Şimdi... Eğer buradan geçiyorduysan, nasıl bu evin anahtarı sende olur?
Premièrement, si vous ne faisiez que passer, comment se fait-il que vous ayez les clés?
Senin anahtarına ne oldu?
- Où est votre clé?
Bu adamlar, anahtarın dönmesinin ne demek olduğunu bilir ve bazıları için bu kadar da değildir.
Ces hommes savent ce qu'ils ont à faire, mais certains n'en sont pas capables!
Watson, eğer anahtar kapının üzerinde değilse ya da Bayan Barclay veya albayın üzerinde de bulunamamışsa o zaman- -
Watson... Si la clé n'était pas sur la porte et que ni Mme Barclay ni le colonel ne l'avaient, alors...
Bu onun için hayati önem taşıyor. Şimdi, bu gece, yatmaya gittiğiniz zaman, kapınızı içeriden kilitleyin ve anahtarı saklayın. Ama Percy?
Watson, je ne vous retiendrai plus loin de votre travail légitime, mais je serais très reconnaissant si vous m'accompagniez à Woking demain.
O halde benim frene basıp, arabayı durdurup, anahtarı çıkarıp, arabadan çıkıp ne olduğuna bakıp sana rapor vermemi mi istiyorsun?
Tu attends peut-être que je descende, que j'aille voir et que je revienne te le dire?
Anahtarım güneşte pırıl pırıl parlarken tüm kızlar arkamdan "gitme, gitme" diye ağlaşıyordu.
Mon diplôme étincelant sous le soleil de l'après-midi... avec toutes les étudiantes qui pleuraient "Ne pars pas".
- Anahtar şifreleri. - Ne?
- Des chariots.
Acil durum güç anahtarına ulaşamazsak...
Si on ne peut pas atteindre le bouton d'énergie de secours...
Senin evin anahtarı bendeydi, soymadım.
J'avais tes clés, mais je ne t'ai rien volé.
- Anahtar olmadan açamam ki!
- Je ne peux pas sans la clé!
Şimdi... dinamit yerleşik bir saate bağlanmış o da akım anahtarına bağlı, onu bulamıyorum anahtarın bağlı olduğu ise pil.
La dynamite est reliée à une machinerie à horloge... elle-même reliée à un commutateur que je ne trouve pas... mais qui est connecté... à la batterie.
Anahtar olmadan asla açamazsın.
Tu ne le dévisseras jamais sans cette clé.
Fabrika kapalı ve anahtarını bulamıyorum.
Elle est fermée, et on ne trouve pas les clés.
Bu ne? Ördek arabanın anahtarı mı?
C'est la cassette pour causer canard?
Anlamıyorum. Anahtarı var. Neden gitmiyor?
S'il a la clé de la porte de service, pourquoi il ne s'en va pas?
He-Man hayatta ve anahtar onda ikisi de elime geçirmeliyim, yoksa hiçbir şeyim olmaz.
''ll''est en vie et possède cette clé. Il me faut les deux clés, ou alors je ne possède rien!
Anahtarı bir an önce bulmalıyız.
Il ne nous reste que 0,84 chromos de temps.
Aramaya devam edelim... ve onlar kaçmadan anahtarı geri alalım.
Ils ne font que surveiller. Trouvons la clé avant leur retour en force.
Anahtarı sordular. Bende olmadığını söyledim.
Lls cherchent la clé et je ne l'ai pas.
Bilmiyorum. Anahtarı kurcalamışlar.
Je ne sais pas, on m'a tout chamboulé.
Anahtarı elimden aldı!
II ne faut pas qu'il l'utilise.
Hangarın sadece bu kısmını kiraladım diğerlerin anahtarı var.
Je ne loue qu'une partie du hangar, d'autres locataires ont les clés.
O zaman neden bir idareci anahtarı istemiyorlar?
Pourquoi ne sont-ils pas dotés d'un code d'accès?
Anahtarınızın bende ne aradığını ona nasıl açıklayacaksınız?
Comment lui expliquer que j'aie votre clé?