Ne şanslısın Çeviri Fransızca
721 parallel translation
Ne şanslısın ki ben buradayım. Sana yardım etmekten mutluluk duyarım.
Je tombe bien, je peux t'aider?
Ne şanslısın.
Vous avez de la chance.
Ne şanslısın, hiçbir şey yapmıyorsun.
Vous en avez de la chance, de n'avoir rien à faire.
Nathan, ne şanslısın.
Nathan, t'as de la chance.
Ne şanslısın.
- Quelle chance.
Ne şanslısın.
La chance te sourit.
Ne şanslısın canım.
Tu m'en vois ravie.
"Bu yüzden kovulmazsan şanslısın!"
"Ne t'étonnes pas si tu es viré après ça!"
Ölüme sürüklenmediğiniz için şanslısınız.
- KO? Je ne comprends pas.
Geceleri sık sık uyanır ve şöyle derim : "Seth, seni şanslı köpek, tüm bunları hak etmek için ne yaptın?"
Souvent, je me demande... ce que j ´ ai fait pour la mériter.
Seni vurmadığım için şanslısın, o kadar.
Vous avez eu de la chance que je ne tire pas.
Bu durumda sizi ordudan kovamayız. Zaten orduda değilsiniz. Şanslısınız.
Alors vous ne pouvez être renvoyé, n'y étant pas entré.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın acaba canım?
Te rends-tu compte de la chance que tu as?
Göründüğü kadar kötü değilmiş. Şanslısın yine de.
C'est moins grave qu'il ne paraît.
- Düğün ne zaman? - Çok şanslısın, Loxi.
- Vous avez vraiment de la chance.
Ama benim yaşımdayken, o umut nefes bile alıyorsa şanslısın.
Mais à mon âge, on à de la chance quand la veilleuse ne s'éteint pas.
Ne kadar şanslısınız!
Quelle chance!
Gerçekten şanslıyız ki seni bulan Tarzan'dı. O, bizim ülkemizin sırlarını bilir ve bu sırrı iyi korur.
C'est une grande chance que ce soit Tarzan qui t'aie trouvée, car il connaît le secret de notre pays caché et il ne l'a jamais dévoilé.
Ne şanslısın.
Veinard...
Seni yumruklamadığım için şanslısın!
Estimez-vous heureux que je ne vous casse pas la gueule.
- Senin gibi değilim. Sen şanslısın. Akıllısın.
- Je ne suis pas... chanceux et malin comme vous, Guy.
Burada doğduğun için şanslısın.
Vous avez de la chance d'être né ici.
Seni de görevden alınmış bir subayla tartışmaktan mahkeme de yargılatmadığım için şanslısın.
Vous avez de la chance que je ne vous punisse pas pour ça.
Hollis sana vurduğunda yaralanmadığın için şanslısın.
Heureusement qu'Hollis ne t'a pas blessé en te frappant!
Kafanda sadece bir başağrısı bıraktıysa sanslısın.
Ça vaut mieux que de ne plus avoir de crâne.
Düşündüğünden daha şanslısın.
Vous êtes plus verni que vous ne pensez.
Siz avukatlar ne kadar da şanslısınız.
Les avocats ont bien de la chance!
- Kafaderini yüzmezsek şanslısın.
- Heureusement qu'on ne te scaIpe pas.
Ne kadar şanslısın, Beattcher!
Fantastique! Où ça?
Ne şansın varmış, Ally. Şanslı, Ally.
Tu n'as pas eu de chance.
- Çok şanslısın. - Evet, ne demezsin.
- Vous avez de la chance.
Başka insanlar, herhangi bir engel olmaksızın diplomatik sınıfa girmekte daha şanslılardı.
Certains ont pu entrer dans la carrière diplomatique. On ne m'a fait que des promesses.
Ne kadar da şanslısın.
tu as beaucoup de chance!
Doğuştan şanslısın!
T'es né coiffé.
Bazı şeyleri bilmediğin için şanslısın.
T'as de la chance de ne pas comprendre.
Onunla birlikte hapiste olmadığın için çok şanslısın.
Vous avez de la chance de ne pas y être avec lui.
Altın dişini almadığım için şanslısın!
Tu as de la veine que je ne t'arrache pas ta dent en or!
Şanslısın ki, yaran çok ciddi değildi, ve böylesine cömert bir hayırsevere sahipsin.
Vous êtes chanceux de ne pas avoir de blessure très grave. Et aussi d'avoir un généreux bienfaiteur.
Ne kadar da şanslısın?
Quelle chance, en effet.
Özellikle de eve canlı dönecek kadar şanslıyken. Zor olmasına rağmen eve dönmeye değer bir ülke. Yine de bunu yapamayanları düşününce kendini şanslı saymalısın.
Toi, t'es revenu vivant... même si le pays n'en vaut pas la peine... toi au moins, tu es plus verni que ceux qui ne sont pas revenus.
Ama Dr. Mori'yi görmeye gelmediği için şanslısın değil mi?
Mais dis, Osugi... c'est une chance que la demoiselle ne soit pas venue voir le Dr Mori!
Şanslısın ki, onlardan sorumlu değilim.
Heureusement, je ne réponds pas d'eux.
Kızların ona bakışlarını düşününce, çapkınlık etmediği için şanslısın.
Vu la façon dont les autres filles le regardent, tu peux t'estimer heureuse qu'il ne te trompe pas.
Şanslısınız. Kendinizi iyi tanıyorsunuz. Bense ne kim olduğumu, ne de ne istediğimi biliyorum.
Tu as de la chance : tu te connais bien Je ne sais ni qui je suis, ni ce que je suis.
Şanslısın ki, öfke nöbetine girmeyecek kadar iyi yetiştirilmişim.
Tu as de la chance que je ne te fasse pas une scène.
Ne kadar şanslısın.
C'est parfait.
Ne kadar şanslısın, Rael.
Heureusement pour toi, Rael.
Hastanede olduğu için şanslısın. Dougherty'ye ne yaptığını gördüm.
Il s'en tire à bon compte, après ce qu'il a fait à Dougherty.
Seni vurmadığım için şanslısın.
Vous êtes chanceux que je ne vous tire pas dessus.
Siyanür, asit veya bir nitrogliserin şişesi devirmediğiniz için çok şanslısınız.
J'y travaille aussi à mes inventions et vous avez eu beaucoup de chance de ne pas renverser une bouteille d'acide, de cyanure ou de nitroglycérine.
- Seni hedeflemediği için şanslısın.
- Il ne te visait pas.
şanslısın 256
şanslısınız 85
ne sandın 70
ne saçma 46
ne saçmalıyorsun 50
ne şans 59
ne sanıyorsun 83
ne şans ama 31
ne satıyorsun 16
ne saçmalıyorsun sen 23
şanslısınız 85
ne sandın 70
ne saçma 46
ne saçmalıyorsun 50
ne şans 59
ne sanıyorsun 83
ne şans ama 31
ne satıyorsun 16
ne saçmalıyorsun sen 23